Konuya cevap cer

“Âdem (as) zamânından beri, beşeriyette iki cereyân-ı azîm birbiriyle çarpışarak gelmiş. Biri, istikāmet yolunu ta‘kīb ile ni‘met ve saâdet-i dâreyne mazhar olan ehl-i nübüvvet ve salâhat ve îmandır . Bunlar kâinâttaki, kâinâtın hakīkī güzelliğine ve intizam ve kemâline mutâbık olarak istikāmette hareket ettiklerinden, hem kâinât sâhibinin lütuflarına, hem iki cihânın saâdetine mazhar olup, beşeri melekler derecelerine, belki fevkine terakkī ettirmeğe vesîle olarak, dünyada îman hakīkatleriyle ma‘nevî bir Cennet, âhirette bir saâdet kazanmışlar ve kazandırmışlar.


İkinci cereyan, istikāmeti bırakıp ifrât ve tefrît ileaklı, bir vesîle-i azaba ve elemler toplayıcı bir âlete çevirdiklerinden, insâniyeti en bedbaht bir hayvâniyetten aşağı düşürüp, dünyada zulümlerine mukābil gazab-ı İlâhîyi ve musîbet tokatlarını yemekle berâber, dalâletleri cihetinde, akıl alâkadarlığıyla kâinâtı bir hüzüngâh ve mâtemhâne-i umûmiye ve zevâlde yuvarlanan zîhayatlar için bir mezbaha ve bir selhhâne ve gāyet çirkin ve karışık görür, rûhu ve vicdânı dünyada bir ma‘nevî Cehennemde olur, âhirette dâimî bir azab çekmeğe kendini müstehak eder. 


İşte Fâtiha-i Şerîfe’nin âhirinde اَلَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ [Kendilerine ni‘met verdiğin kimselerin yoluna; gazab edilmiş olanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) değil!] âyeti, bu iki cereyân-ı azîmi ders veriyor.” 



(Şuâ‘lar, 15. Şuâ‘)


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst