Ağlayabilsem

NİSANUR

Well-known member
Yalnız, garib gecelerde yıldızlar hep beni gözlerdi pencereden. Ay, nurunu göndermeye hasret, beklerdi mehtapta. Ben, maşukuyla vuslatı anlattığını, göz kırptığını sanırdım. Heyhât... Geceler Ötelere açılan pencereler mi? Yoksa perdeler mi? Gece... Yalnızlık... Yalnızlık... Fanilik ve ötesinde beka hissi.

Her geçen gün kaybolurken dünya meyvalarından yediğim tokat. Bir tarafta ümid, diğer tarafta dünya. .Arıyorum: Nerde Epiktetos'un aradığı atlet, "Rüyalarında bile mağlup olmayan yiğit." Ben mezar-i müteharrik miyim? Hayır.. Hayır.. Mezar bile birşey anlatır insana "Her nefis ölümü tadacaktır."

Taşlar; madenlerin, rahmetin hazineleridir. Bu cihetle keşke, kalbim tas olabilseydi. Gözyaşı damlalarını barındırdığımı ümid ederdim. Heyhat. Hep gülen, oynayan kalbin karasını "gönül yanıldığı" sanmayın. O, günah ateşinin bıraktığı istir.

Gözyaşı, zemzem kadar pak. hem, gözpınarından cennetlere uzanan ırmak. Izdırap, kafes gibi sarmış ruhumu. Günah boyumu aşmış, dertler yollarımı kesmiş, ecel ağzını açmış bir canavar. Âh, keşke kuşlar kadar hür uçabilsem, benliğimi aşabilsem. Batıp giden insanlığa, kaybolan gençliğime, yok olan varlığıma bir "dur" diyebilsem. Âh!.. Bir ağlayabilsem!..
 
Üst