Allah-u teala’yı sevdiğini mi sanıyorsun?

islamýyaþamak

New member
Bizim bütün problemimiz arkadaşlar, biz İslamiyet’ten iyice uzaklaştık, dedemizin, ninelerimizin dini üzerine bir dine girdik gibi görülüyor. Adam bazen saçma sapan bir davranışta bulunuyor, namazlarda garip garip hallere bürünüyor, niçin yapıyorsun diye sorduğumuzda ise ‘’ Benim dedem öyle söyledi, yok benim amcamdan daha mı iyi bilecek hocalar, o
Yasin-i Şerifi her gün okuyor, o yüzden o söyledi, dedi ki şöyleymiş dinde, böyle yapılırmış İslam’da.’’ gibi bir sürü uydurmasyon şeylerle karşılaşmıyor değiliz. Ne bir araştırma var, ne bir açıp kitaba bakma var ne de gidip bu işin uzmanı birilerine danışma var. Hiçbir şey yok. Tek dayanak noktası, anneannesi veya dedesi. İşte böyle bir şekilde İslamiyet’i yaşamaya çalışıyoruz. Allah Teala’nın Resûl’ü ile bizim neredeyse bütün bağlarımız kopmuş, yani sadece öyle bir ismi var. Bizim peygamberimiz kim diye sorsak herkes hemen söyler: ‘’Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem).’’ Ya da Efendimiz’in ismi söylendiğinde çoğumuz naparız hemen? ‘’Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’’ deriz. Hatta elini de kalbimizin üzerine koyarız. Peki ‘’aleyhisselatü vesselam’’ ne demek diye sorsak bir çoğumuz anlamını bile bilmiyoruzdur.

İyi ama neden kaynaklanıyor bu anlattıklarım. Çünkü etraftan böyle görmüşüz, herkes yapıyor diye çoğumuz da bu şekilde yapıyoruz. Yani hep taklit, hep taklit, hep taklit. İşte böyle acayip bir durum içerisindeyiz. Bu yazı çok ağır eleştirilerin olduğu bir yazı olacak, kendi nefsimde buna müstehak. Aslında nefsime söyleyeceklerimi yazıya dökmüş olacağım. Birçoğumuzun da nefsinin müstehak olduğunu düşünüyorum açıkçası. Yani okuyanlar da ben de belli problemleri olan kişileriz ama ben suçumu itiraf ediyorum ve düzeltmeye çalışacağım umarım sizler için de yeni bir başlangıç olur. Hakkınızı şimdiden helal etmeniz ümidiyle.

Kur’an-ı Kerim’de bir ayeti kerime de Cenab-ı Hak bize, bizi tarif ediyor. Mesela burada sorsam başlıkta da belirttiğim gibi ‘’Allah Teala’yı seviyor muyuz? ‘’ diye. Herkes içinden bir cevap versin buna. Samimi olarak bir cevap versin ama. Çok basit bir cevabı olacaktır sizin için. Ya evet, ya da hayır. Belki de ben inanmıyorum diyen bile vardır. Neyse bakalım Rabbimiz ne buyuruyor:

Rahman ve rahim olan Allah Teala’nın ismiyle başlarım. Ey Resulüm, de ki: Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir! (çok affedicidir, engin merhamet ve ihsan sahibidir). (Ali İmran 31.Ayet)

Yani biraz daha sadeleştiriyorum ‘’Eğer Allah’a sevginiz varsa Allah’ın sevgilisine itaat edilecek, O’na uyulacak. İttiba edilmezse Resul gibi bir hayat yaşanmazsa netice veriyor ki Allah’a sevginiz yoktur.’’

Bu ayeti kerimeyi cenabı hak Kuran’ı Kerim’e koymuş. Ne diyor, ne anlatıyor? Biz böyle kahramanızya ‘’Her türlü kardeşim, Peygambere hakaret içerikli film yapacaklar, biz her türlü yürürüz.’’ İşte öyle acayip bir durum arkadaşlar. Hatta bulduğumuz Amerikan’ı görünce döveriz, konsolosluk binası basar, havaya uçurur, elçiyi de öldürürüz. Peki Efendimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) hiçbir elçi öldürttüğünü ya da onlara karşı kötü davrandığını okuyup duydunuz mu? İşte bunu söyleyen kardeşlerim ‘’Her türlü yürürüz!’’ derken bile Allah Resûl’ü gibi mi yürüyor sizce. Maalesef ki Polat Alemdar, Memati vb. gibi yürüyorlar. O Resûl’ûnü koruduğunu sanıyorsun, o dinini muhafaza ettiğini sanıyorsun ama ne yazık ki, O şanlı peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) gibi değil.

Bir hadisi şerifte var, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) ne de güzel buyuruyor. ‘’İnsanların en hayırlısı, göründüğü zaman Cenabı Hak’kı hatırlatandır.’’ diye. Simasına, yürüyüşüne, giyimine, oturuşuna, konuşmasına baktığınız zaman Yüce Yaratan’ı (Celle Celalûhü) hatırlatır. Maalesef ki şu an bazı arkadaşları görüyoruz, bizlere at yarışını, futbolu, ya da bilgisayar oyunlarını hatırlatıyor. Direkt olarak aklımıza getiriyor.

Size sorsam, arkadaşlarınız, aileniz, akrabalarınız sizi gördüğü zaman neyi hatırlıyorlar? İlk olarak akıllarına ne geliyordur? Ne halde olduğumuza oturup bir bakmalıyız. Ne hatırlıyorlar? Bir abimiz nakletmişti, bizlere Risale-i Nur’dan iman hakikatleri ile ilgili ders yapardı. Ben çok etkilenmiştim o örnekten ve size de aktarayım kısaca. Çok samimi bir şekilde demişti ki: ‘’Mahmut Efendi Hazretleri’nin talebeleri vardır hepimiz görüyoruz ve ben onlarla iftihar ediyorum, gurur duyuyorum, ben kendim öyle dolaşamadığım için onların dolaşmasını kendim dolaşmış gibi sayıyorum. Yolda görsem sarılasım geliyor onlara, Allah Resûl’ü (Celle Celalûhü) gibi yürüyorlar, ben ise normal sıradan biri gibiyim yürürken.’’ derdi. Tabi kisve olarak, İslam’a hizmet metodu olarak, o kardeşlerimiz sünnet ve takva üzerinde duruyorlar ve bunu da gerçekten hakkını vererek yapıyorlar. Nasıl daha iyi bir Müslüman olunur onun üzerinde uğraş veriyorlar. Bizler yani Nur Talebesi olmaya çalışan arkadaşlar dualarımıza onları da, Süleyman Hilmi Tunahan Hocamız’ın talebelerini de, Abdülbaki Hazretleri’mizin talebeleri de katıyoruz. İnşallah Cenab’ı Hak (Celle Celalûhü) hepsinden razı olur. Onlarında dualarında bizleri hatırlamasını temenni ediyoruz.

Şimdi soruyorum kardeşim, hatalı isek hatamızı bileceğiz, buna kılıf uydurmayacağız. Sünnetin önemli bir kısmını yapmış o talebeler bir şekilde, biz o sünneti yapamamışız. Tamam, yapmamanın bir günahı yok. Ben kendi adıma tebrik ediyorum, sizler etmez misiniz? Takkesini takmış, sakalını bırakmış, cübbesini giymiş, birçoğunun yüzünden nur saçılıyor etrafa. Ben kendi adıma iftihar ederim. Allah Teala (Celle Celalûhü) inşallah bizlere de nasip eder bir gün. Hee biz bunları yapamıyoruz belli görevlerimizden dolayı ama yapandan da gurur duyarız kardeşim. Bu asırda böyle şeyler olmaz diyemeyiz. Çok net bir şekilde de, Risale-i Nur talebesi olmaya çalışan biri olarak söylüyorum ki bunu Allah Teala (Celle Celalûhü) Cennette derecelerini yüceltsin de yüceltsin.

Konumuza dönelim bakalım Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu konuda ne söylüyor:

‘’ …….. âyet-i azîmesi, ittibâ-ı sünnet ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat’î bir surette ilân ediyor. âyet-i azîmesi, ittibâ-ı sünnet ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat’î bir surette ilân ediyor. Evet, şu âyet-i kerime, kıyâsât-ı mantıkıye içinde, kıyas-ı istisnâî kısmının en kuvvetli ve kat’î bir kıyasıdır. ‘’

Bu ayette Allah Teala (Celle Celalûhü), o göndermiş olduğu Peygamberin yapmış ve yaşamış olduğu sünnetin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Bizler mantık çerçevesi içinde bazı şeyleri kıyaslarız hemen. İnsanlar birçok konuda sonucu kıyaslayarak bulur. Bir şeyi bir diğer şeyle kıyaslarız ve ortaya neticesi çıkar. Şimdi yapacağımız kıyasla bizim duygularımızda samimi olup olmadığımız ortaya çıkacak. İyice anlamaya çalışalım lütfen.

‘’ Nasıl mantıkça kıyas-ı istisnâî misali olarak deniliyor: “Eğer güneş çıksa gündüz olacak.” Müsbet netice için denilir: “Güneş çıktı. Öyleyse netice veriyor ki, şimdi gündüzdür.” Menfi netice için deniliyor: “Gündüz yok. Öyleyse netice veriyor ki, güneş çıkmamış.” Mantıkça, bu müsbet ve menfi iki netice kesindirler.’’

Evet, yukarıdaki kıyaslamanın başka bir sonucu var mıdır arkadaşlar? Yoktur. Çünkü ya güneş var, öyleyse gündüzdür. Ya da güneş yok öyleyse gecedir. Aynen böylede, çok dikkat edin şu ayeti kerime der ki, Allah Teala (Celle Celalûhü)buyuruyor, eğer Bana muhabbetiniz, sevginiz varsa Allah’ın Resûlü’ne (sallallahu aleyhi vesellem) ittiba edilecek O’na uyulacak. İttiba edilmezse Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) gibi bir hayat yaşanmazsa netice veriyor ki Allah’a muhabbetiniz yoktur.

Şimdi biraz da acı gerçeklerle yüzleşelim. Allah Teala bilir bu yazıyı okuyanlar içinde 5 vakit namaz kılmayanlar bile vardır. Peki, yukarıda o kadar yazdık, ayeti kerimede de belirttik. Hangi sevgiden bahsediyorsunuz kardeşim? Kim kandırdı sizi? Bak Kuran’da ne yazıyor? ‘’Allah’a sevgin varsa O’na inanıyor ve iman etmiş isen göndermiş olduğu o resule ittiba edilecek.’’ diyor.Peki Peygamberimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) imandan sonra ilk uyulmasını istediği şey neydi? Namazdı. Çünkü kâinatta en büyük hakikat imandır, imandan sonra namazdır ve namaz kılmayan İslam kurallarında haindir. Hainin hükmü ise merduddur. Yani dinden kovulmuştur. Dinden kovulanın hakkı da ölümdür.

Hala namaz kılmayanlar, Allah’a kalbinde bir sevgi taşıdığını iddia ediyorlar mı? Aman kardeşim, sakın şeytan aldatmasın sizi. Allah Teala’ya olan sevginin kelime ile ifade edilecek bir ifade olmadığını bu Ayet-i Kerime çok net bir şekilde ifade ediyor. Amelimizle ispatlanacak bir hadisedir Yüce Yaratana olan sevgimiz. Peki, soruyorum namazı kılmayan müslümanın Yüce Allah’a karşı ne sevgisi olacak.

Peki, biz Allah Resûlü’nü tanıyor muyuz, biliyor muyuz? Nasıl oturur, nasıl yemek yer, nasıl ibadet eder, nasıl ticaret yapar, ailesine karşı tutumu davranışları nasıldır, nasıl arkadaşları ile sohbet eder, biliyor muyuz? Yaşayışımıza bakıldığı zaman: ‘’Bak görüyor musun aynı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) gibi yürüyor.’’ diyorlar mı bizim için? ‘’Bak şuna aynı hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) gibi namaz kılıyor.’’ diyorlar mı bizim için? Demiyorlar değil mi kardeşlerim. Çünkü bizim örflerimiz, geleneklerimiz Allah Resûlu’nun (sallallahu aleyhi vesellem) önüne geçmiş maalesef ki.

Ya da birilerine olan özentiliğimiz maalesef ki Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) gibi yaşamayı bize engel olduruyor. Yürüyüşümüz, konuşmamız aynı kabadayılar gibi. Soruyorum size Allah Resûlu’nun böyle bir yürüyüş tarzı olabilir mi? Kasıla kasıla, omuzlar gergin, herkese yan bakmalar, racon kesmeler, gelene gider geçene gider yapmalar. Ama ne yaparsınız ki gençliğe bunları pompalıyorlar hem de saçma sapan dizilerle. Ne diyorlar?

‘’ Nasıl biri olacağına sen karar veremezsin, biz karar veririz. Annen, baban seni terbiye edemez. Biz istediğimiz gibi sizi yönlendiririz, yetiştiririz. Bu karakterler gibi olacaksın, daha ötesine geçmek yok. Sünnet, namaz, İslam bu kavramlar olmayacak hayatında. Sadece bilmen kadarını bileceksin, fazlası yok. Futbolla, erotizmle kafanı dolduracaksın. Müslüman kardeşlerin senn çok da umurunda olmayacak. ’’

Biz de hiç sorgulamadan hemen kabul ediyoruz. Adamlar dizilerde çatır çatır adam öldürüyor. Oysa adam öldürmek dinimizde yedi büyük günah içerisindedir. Ama bunu günah olarak görmüyoruz aksine bu adamların öldürmesine de taraftar oluyoruz. Tamam haal ürünü olabilir ama ortada bir günah hem de müthiş bir günah olan eylemi günah olarak görmüyoruz. Allah Teala korusun insanı dinden çıkarır.

Böyle bir şey İslam’da yok arkadaşlar. Mafya, adam öldürmek, posta koymak İslam’da yok. Maalesef ki paltoyu giyince kişiliğimizi kaybediyoruz. Kim olduğumuz belli olmuyor ve taklit etmeye geçiyoruz. Yürüyorsan Allah Teala’nın
Resûl’u (sallallahu aleyhi vesellem) gibi yürü. O nasıl yürüyordu? Başı eğik, kimseye kibir yapmıyor, mütevâzi. Ama Polat Alemdarlar dizi de bir yürüyor sanki ‘’Dünyayı ben yarattım’’ diyor. Allah böylelerini cehenneme atacağım diyor. Sen de cehenneme girenlerin arkasından gidiyorsun değerli kardeşim.

Kimse seni zorlamıyor ateşe girmen için. Kendi isteğinle giriyorsun. Öyle kibir, tavır, ağzını bükerek konuşmalar, posta koymalar, kimseye eyvallah etmemeler… Allah böylelerini cehenneme sokacağım diyor. Çünkü ‘’Kâinatta büyüklük ve azamet sahibi benim. Benim sıfatlarımdan bir tanesini sahipleneni cehenneme atarım.’’ diyor. Sanki kimsin peki insanoğlu. Adi, basit, daha küçücük bir mikrop damarlarına girdiğinde elinden hiçbir şey gelmeyen, yataklara düşen, baş ağrıları çeken muhtaç, aciz bir varlıksın. Kime büyükleniyorsun. Kime kibir ediyorsun. Kime karşı yolda yürüyorsunda kimi beğenmiyorsun. İnsan mı seçiyorsun davranışların mı değişiyor farklı insanlara karşı. Zengine, güçlüye ayrı fakire ya da zayıfa farklı mı davranıyorsun?

Peki, soruyorum arkadaşlar kimi taklit ediyorsunuz? Kimin peşinden gidiyorsunuz? Kıyafetleriniz kimin kıyafetleri. Ağzınızdan çıkan cümleler kimin cümleleri? Bakın Ayet-i Kerime de ne buyuruyor Cenabı Hak?
‘’Habibime (sallallahu aleyhi vesellem) uyun başkasına uymayın.’’ diyor. Sonuç olarak kendimizi kandırmayalım dostlar. Belki şeytan size hemen vesveseyi veriyordur. ‘’Bu kim ki, sanki bu dediklerini yapıyormuş gibi konuşuyor ters ters. Öyle artist artist konuşuyor kendini bir halt sanıyormuş gibi.’’ Beni boş ver kardeş. Çünkü bana veya başkasına göre kendini kıyas edersen yanarsın. Bana takılma bak burada Ayeti Kerime var, burada bir hakikat var, burada bir ayetin meali var, burada Cenab-ı Hakkın konuşması var. İşte buna takıl. Düşün ve anla.

‘’Eğer Allah’a sevginiz varsa Allah’ın sevgilisine itaat edilecek, O’na uyulacak. İttiba edilmezse Resul gibi bir hayat yaşanmazsa netice veriyor ki Allah’a sevginiz yoktur.’’

Bakın aynı ayeti kerime başka bir manayı da nasıl veriyor.

‘’ Allah’a imanınız varsa, elbette Allah’ı seveceksiniz. Madem Allah’ı seversiniz öyleyse Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız.’’

Bakın burada da imanı ele alıyor. Hiç iman etmeden Allah Teala sevilir mi? Madem seviyorsunuz o zaman onun istediği gibi yaşayacaksınız. Zaten onun istediği yaşamayarak ona sevgimizin olmadığını ilan ediyoruz. Ne anlama geliyor biliyor musun kardeşim? ‘’ Benim sana sevgim yokk i Allah’ım. Ben Polat Alemdar’ı, Ronaldoları senden daha fazla seviyorum, ben üç beş kuruşluk mafya babalarına senden daha fazla itibar ediyorum. Sen kimsin ki?‘’ Sakın haşa filan demeyin kardeşim. Sözleriniz değil fiiliniz haşa demeli. Ama maalesef tam tersini ifade ediyor.

Kendimizi kandırmayalım. Tavırlarımıza, hareketlerimize bakalım. Ezan okunuyor, peki ezan nedir? Bir davettir. Peki kılmayarak ne diyorsun? ‘’Gelmiyorum, sen kimsin ki beni kim getirtebilir ki. Ben 3 kuruşa giderim. Ver bana 1000 TL akşama kadar namaz kılayım. Ben adiyim, ben böyle paraya tapan biriyim Allah’ım. Ben öyle sen beni rızıklandırdın, nimetlendirdin, yarattın diye namaz mı kılacağım.’’ Bu anlama gelmiyor mu kardeşim? Aynen bu anlama geliyor. İstediğin kadar söyle ben çok seviyorum diye. Sadece yalan söylüyorsun derim.

Allah Teala neyi seviyor? Allah’ın sevdiği, hem de en çok sevdiği Zat’a (sallallahu aleyhi vesellem) benzememizi seviyor. Ona benzemek ise, tekrar söylüyorum onun yaşayışına, tavsiyelerine ve sünnetlerine uymaktır. ‘’Ne vakit Peygambere uysanız işte o zaman Allah’ta sizi sevecek. Zaten siz Allah’ı severseniz ta ki Allah’ta sizi sevsin.’’

Bir hadisi şerifte Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor: ‘’Allah’ın bir kulunu sevmediğinin alameti belirtisi o kulun boş işlerle meşgul olmasıdır.’’ Nedir bu boş işler? Film izlemek, saatlerce bilgisayar oyunları ile oynamak, televizyon, futbol muhabbetleri, siyaset… Çoğalt çoğaltabildiğin kadar.

Allah rızası için cevap verin kendi içinizden. Kaçımız günlük Kur’an-ı Kerim okuyoruz, Efendiler Efendisine
(sallallahu aleyhi vesellem) salavatlar getiriyoruz, tövbe-istiğfar ediyoruz. Ama günde 4 saat, 5 saat televizyon izleyenler var. Abartmıyorum saatlerce boş futbol muhabbetleri edenler tanıyorum. Politika, siyaset, ülke sorunları saatlerce konuşuluyor. Ama iki dakika Allah Teala’yı anlatsan hemen orada sıkılıp gidiyor. Güzel bir söz vardır. Konuşacaksan ya hayırlı konuş ya da suküt et diye.

Çocuk Fenerbahçe’nin 10 sene önceki kadrosunu ezbere sayıyor ama 10 tane sahabe söyle desen sesi çıkmıyor. Peki soruyorum çok mu hafife alıyoruz? Yoksa şeytan bizim perçemlerimizden tutmuşta istediği gibi oynatıyor mu? Niye bu özentilik? İlla Polat Alemdar’a mı benzemeliyiz. İlla elimizde tesbihi sallayıp racon mu kesmeliyiz? Tesbih zikir çekmek içindir. Peygamber Efendimiz’den (sallallahu aleyhi vesellem) daha mı büyük görüyoruz bazı insanları? Mevlana’nın çok güzel bir sözü var. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. Ne kadar anlamlı değil mi? İnsan bunun ortasında kalıyor maalesef. Haline herkes gülüyor. Emin olun o kadar itici geliyor ki, çok yazık hem de çok çok yazık. Ne olduğu belirsiz.

Evet kardeşim tekrar soruyorum kaçımız Kuran okuyoruz hatta daha acı bir şekilde söyleyeyim. Kaçımız Kur’an okumayı biliyoruz? Kaçımız Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) hayatını okuduk. Onu anlatan Çağrı filmini izledik. Çektiği çileleri kaçımız biliyoruz. Kaçımız Onun sünnetlerini biliyoruz. Hikâye. Allah Teala ve O’nun Resul’ünden
(sallallahu aleyhi vesellem) gerisi hikaye. Başkalarının hayatını bilsen ne bilmesen ne? Sana şekil veren nasıl bir Allah? Onu biliyor muyuz? Hangi isimleri vardır, nasıl sıfatlara sahiptir? Kurtuluşun onun elinde ama hafif geliyor belli ki bizlere cehennem, ölüm, mezar…

2 gün sonra unutulur gider bu anlattıklarımda. Acı ama gerçek. Kaçımız Allah korkusundan yolda yürürken gözlerini haramlardan sakınıyor ya da bunun mücadelesini veriyor. Sırf Allah Teala zinaya yaklaşma dedi diye nefsi ile mücadele içinde. Acı ama gerçek. Bir daha düşünün arkadaşlar acaba Allah Teala’yı seviyor muyuz diye bir daha düşünün!

Duanıza şiddetle ihtiyacı olan bir kardeşiniz. Yorum kısmına en azından bir Allah Razı Olsun diye yazmanız temennisi ile.

Es-Selamû Aleykûm ve Rahmetullahi ve Berakatûhü…
 
Üst