Atatürk filmlerine karşı Said Nursi filmi geliyor 03 Kasım 2010 / 12:45 Hab

harp

Well-known member
Atatürk filmlerine karşı Said Nursi filmi geliyor
03 Kasım 2010 / 12:45
Haber Türk'te ulusalcıların Atatürk filmlerine karşılık muhafazkar kesimin Said Nursi filmi çektikleri ifade edildi

Risale Haber-Haber Merkezi
Önümüzdeki dönem vizyona girecek filmler sık sık medyada yer alıyor. Haber Türk'te yayınlanan haberde ulusalcıların Atatürk filmlerine karşılık muhafazkar kesimin Said Nursi filmi çektikleri ifade edildi.
Türkiye’deki siyasi ayrımın sinemaya da yansıdığını vurgulandığı haberde, "“Ulusalcı” hassasiyetli filmlerle İslami kesime seslenen yapıtlar aynı anda vizyona giriyor... Yapay ya da gerçek, bir şekilde ortada duran; kimi zaman “laik – antilaik,” kimi zaman “ulusalcı - muhafazakâr,” kimi zaman da “beyaz-siyah” olarak adlandırılan; belki de referandumda “evet” ve “hayır” şeklinde kendini gösteren ayrım, sonunda vizyona da girdi! Bu ayrımın tezahürü olan farklı ideolojileri yansıtan, farklı hassasiyetlere seslenen filmler birer birer seyircisiyle buluşmaya başladı" ifadelerine yer verildi.
Söz konusu filmlerin “Vurun Kahpeye” ve "Minyeli Abdullah" olduğunu belirtildiği haberde 2008’de M. Kemal ile ilgili filmlerin vizyona girdiği ancak Can Dündar'ın belgeseli Mustafa filminin “ulusalcı” kesimi memnun etmediği açıklandı.
ATATÜRK FİLMLERİNE KARŞI SAİD NURSİ FİLMİ GELİYOR
2010’un sonuna iki farklı kesime hitap eden ideolojik filmlerde patlama yaşandığının görüldüğüne işaret edilen haberde, Said Nursi'yi anlatan film ve begeseller değerlendirildi. "En önemli silah" olarak adlandırılan yapıtlar için şu ifadeler kullanıldı:
"Muhafazakâr kesimin bu dönemki en önemli silahı ise 'karşı cephe' tarafından bir 'Atatürk düşmanı, hain' olarak nitelendirilen Said-i Nursi.
Tabii bu yıl Kalan Müzik (yapımcı) tarafından DVD’si yayımlanan “Yolcu” belgeselinde Said-i Nursi böyle anlatılmıyor, bir “fikir adamı” olarak gösteriliyor. Zaten Yusuf Kenan Beysülen’in yönettiği belgeselin diğer yapımcısı da “Karşı Film!”
Yönetmen belgeseli için, “Said Nursi’nin hayatını ve fikriyatını; rivayetlerden, menkıbelerden, efsanelerden arındırıp, onu hem taraftarlarına hem muhaliflerine doğru anlatmayı amaçladık” diyor.
Bir başka Said-i Nursi filmi ise “Hür Adam.” Çekimleri geçtiğimiz günlerde tamamlanan filmin yönetmeni Mehmet Tanrısever, “Said-i Nursi’nin doğudaki aydınlanma mücadelesini anlatarak, Türk-Kürt sorununa çözüm olacak bir film ortaya koyacaklarını” söylüyor. Daha çekim aşamasında büyük ilgi gören ve tartışmalara neden olan filmin 7 Ocak'ta vizyona girmesi planlanıyor.
Haberde, Mahsun Kırmızıgül’ün senaryosunu yazıp yönettiği “New York'ta Beş Minare” filmi de hatırlatıldı: "Şimdilik verilen bilgilere göre film, kabaca 11 Eylül saldırıları sonrasında Amerika’nın ve dünyanın İslam ve terörizme bakışını anlatıyor. Ama tabii en dikkat çekici nokta, filmdeki “Hocaefendi” karakteri.
“Amerika’da yaşayan Hocaefendi” karakterinin Gülen hareketinin lideri Fethullah Gülen’i anlattığı yönünde yorumlar yoğun. En azından “hiç anlatmadığını” söylemek biraz saflık olur. Şimdiden belli görünse de, bizim ayrımımızda filmin nereye oturacağını söylemek için bekleyip görmekte fayda var."
 

harp

Well-known member
Cevap: Atatürk filmlerine karşı Said Nursi filmi geliyor 03 Kasım 2010 / 12

Kainat eczanesinde kanser önleyen nimetler
03 Kasım 2010 / 11:45
Bazı meyve ve sebzelerin kabuğu kanser ilacı gibi, denizanaları kanseri teşhis edebiliyor

Bazı meyve ve sebzelerin kabuğu kanser ilacı gibi
İngiliz Gıda ve Sağlık Forumu, insanların meyve ve sebzelerin kabuklarını yiyerek kansere yakalanma oranlarını düşürebileceklerini açıkladı. İşte o sebze ve meyveler:
-Kivi: Kabuğunda ve içinde bulunan bol antioksidan kansere karşı mücadele eder.
-Ananas: Kabuğunda bromelain enzimi bulunuyor.
-Sarmısak: Kabuğu, kalbi koruyan ve yaşlanmayı engelleyen antioksidanlar içeriyor.
-Turunçgiller: Portakal ve mandalina kabukları antioksidanlar açısından çok zengin.
-Patates: Kabuğundaki potasyum, demir ve çinko sağlık için bir altın anahtar.
Denizanaları kanseri teşhis edebiliyor
İngiliz bilim adamları denizanalarında bulunan ve ışıldayan hücrelerin, kanser hastalığının ilk evrelerinde teşhis edilmesine yardımcı olabileceğini açıkladı.
Bilim adamlarına göre, bu yöntem başarılı tedavi için ilk aşamalarında teşhis edilmesi tayin edici önemde olan kanser hastalığının teşhisinde çığır açabilecek önemde.
York Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, denizanalarının karanlıkta ışık saçabilmelerine imkân tanıyan aydınlık hücrelerin, özel bir kamera ile birlikte, vücudun iç bölgelerinde yuvalanmış olan kanserli hücrelerin görüntülenmesini sağlayabileceğini belirtiyorlar.
Araştırmanın başındaki Profesör Norman Maitland, denizanalarındaki ışınır hücreleri insanda kanserli hücrelerin bulunduğu yerlere enjekte için bir yöntem geliştirdiklerini söyledi.
Maitland fosforlu hücrelerin aydınlatması sayesinde özel kameraların tümörün nerede olduğunu ortaya çıkarabildiğini de belirtti.
York Üniversitesi araştırmacılarının geliştirdikleri yöntem, denizanalarından floresanlı hücreleri alabilen bir metot geliştirdiği için 2008 yılında Nobel Ödülü alan Dr Roger Y. Tsien'in çalışmalarının bir devamı niteliğinde.
Profesör Maitland, Y Tsien'in çalışmalarından haberdar olduklarında, bu yöntemi kanserli hücrelerin teşhisinde kullanmayı düşündüklerini söyledi.
Vücudun farklı yerlerine çok küçük miktarlarda yayılmış olan kanserli hücreler, geleneksel tarama yöntemleriyle erken aşamalarda çoğunlukla fark edilemediğinden teşhiste geç kalınabiliyor.
HaberTürk-BBC
 

harp

Well-known member
Cevap: Atatürk filmlerine karşı Said Nursi filmi geliyor 03 Kasım 2010 / 12

Almanya Bediüzzaman Sempozyumuna hazır
03 Kasım 2010 / 10:31
8-9 Kasım 2010 tarihlerinde Almanya'nın Osnabrück Üniversitesinde “50. Ölüm Yıldönümüne Özel Bediüzzaman Said Nursi Sempozyumu" düzenlenecek

Cemil Şahinöz'ün haberi
8-9 Kasım 2010 tarihlerinde Almanya´nın Osnabrück Üniversitesinde “50. Ölüm Yıldönümüne Özel Bediüzzaman Said Nursi Sempozyumu" düzenlenecek. "Modernitede geleneksel bir alim" başlıklı konferansta bir çok ilim adamı sunum yapacak.
İki gün sürecek olan konferansın özel misafirleri ve konuşmacıları şunlar:
Misafirler:
Mehmet Fırıncı
Abdullah Yeğin
Abdulkadir Badıllı
Refet Kavukcu
Hüsnü Bayram
Konuşmacılar:
Martina Blasberg-Kuhnke
Avni Altıner (Hannover)
Prof. Dr. Bülent Uçar (Osnabrück)
Ali Bulaç (Istanbul)
Prof. Dr. Egon Spiegel (Vechta)
Prof. Dr. Bekim Agai (Halle)
Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç (Istanbul)
Prof. Dr. Recep Şentürk (Istanbul)
Prof. Dr. Stefan Conermann (Bonn)
Prof. Dr. Dr. Ina Wunn (Bielefeld)
Dr. İsmail Yavuzcan (Köln)
Prof. Dr. Frederek Musall(Heidelberg)
Dr. Ute Hempelmann (Hamburg)
Dr. Ali Özgür Özdil (Hamburg)
Cemil Şahinöz (Gütersloh)
Prof. Dr. Arnulf von Scheliha (Osnabrück)
PD Dr. Martin Riexinger (Göttingen)
Esnaf Begic (Osnabrück)
Prof. Dr. Christoph Elsaß (Marburg)
Prof. Dr. Erna Zonne (Osnabrück)
Prof. Dr. Thomas Michel (Washington)
Prof. Dr. Lutz Berger (Kiel)
Dr. Andreas Renz (München)
Prof. Dr. Servet Armağan (Istanbul)
Dr. Colin Turner (Durham)
PD Dr. Dr. Bertram Schmitz (Hannover)
Ahmad Milad Karimi

Sempoyzumda Said Nursi ve Risale-i Nur´lar farklı bakış açılarından ele alınacak. Bediüzzamanın “Din ilimleri ve fen ilimleri ilişkisi”, “İnsan hakları ve felsefe”, “Din Eğitimi”, “Hürriyet Anlayışı“, “Dinler Arası Diyalog“ ve “Adalet ve Vahiy“ konularındaki düşünceleri ele alınacak.
www.RisaleHaber.com
 

harp

Well-known member
Cevap: Atatürk filmlerine karşı Said Nursi filmi geliyor 03 Kasım 2010 / 12

Sizden biri hapşırınca Elhamdülillah desin
03 Kasım 2010 / 05:30
Günün Hadis-i Şerif'i...

Bismillahirrahmanirrahim
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden biri hapşırınca "Elhamdülillah ala külli hal" (Her hal için elhamdülillah) desin. Kardeşi de -yahut arkadaşı da- ona "Yerhamükallah" diye cevap versin. (Kardeşi bunu) kendisi için söyleyince, hapşıran da Yehdina ve Yehdikümullah ve yuslih baleküm (Allah bize de size de hidayet versin ve işinizi düzeltsin) desin."
Ravi: Ebu Hüreyre, Hadis No: 1723-Buhari
 

harp

Well-known member
Cevap: Atatürk filmlerine karşı Said Nursi filmi geliyor 03 Kasım 2010 / 12

Aile içinde "Akla kapı aç, iradeyi elden alma!" dikkati
02 Kasım 2010 Salı 07:31
Aile içinde "Akla kapı aç, iradeyi elden alma!" dikkati
Kocasının bazı olumsuz tavırlarından rahatsızlık duyan hanımefendi diyor ki:
-Baştan böyle rahatsız edici alışkanlıkları yoktu, son devrelerde olmaması gereken alışkanlıklar ediniyor, tasvip etmeyeceğimiz yanlışları söz konusu oluyor. Bu yanlışlarına tepki gösteriyorum, 'Bunlar sana yakışmıyor' diyorum, tepkime tepki ile karşılık veriyor, daha da uzaklaşıyor; susuyorum vicdanım rahat etmiyor, yanlışlarını sürdürüyor. Doğrusu, nasıl bir tutum içinde olacağımı bilemez oldum. Beyin bu rahatsız edici hallerine karşı nasıl bir tavır takınayım? Susayım mı, konuşayım mı? Tavrım nasıl olmalı diyorum?
Hanımefendinin şikâyetçi olduğu bu tür haller, aile bireyleri arasında zaman zaman yaşanan gerilimlerden biridir. Konunun cevabı da elbette tek değildir. Ancak en başta gelen cevabımı arz etmek istiyorum. Böyle hallerde yanlış yapana karşı takınılacak ilk tavır, "yara yapmadan tedavi etmek, tahribe sebep olmadan tamirde bulunmak" diyebileceğimiz düşündürmeye yönelik yumuşak üsluplu tavır olmalıdır, diye düşünüyorum.
Aile bireyleri arasında bazen hanım, bazen de beyde başlayan böyle rahatsız edici hallere karşı tümüyle susmak fayda getirmeyeceği gibi, tümüyle sert sözlerle tepki göstermek de fayda getirmiyor.
Bu durumda öyle bir tavır takınılmalıdır ki, ne fayda getirmeyen susmak olsun ne de zarar getiren tahrip söz konusu olsun.
Bediüzzaman Hazretleri'nin ifadesiyle:
'Akla kapı aç, iradeyi elden alma!' üslubu tercih edilsin. Yani, rahatsızlık duyduğunuz yanlışları yumuşak bir dille muhatabın aklına, mantığına, vicdanına duyurmakla yetinin, ama kabul ettirmek için ısrara gitmeyin, tepkiye sebep olacak tahribe yönelmeyin. 'Senin bu halin bende üzülme, kırılmalar meydana getiriyor, durumunu bir gözden geçir' gibi sözlerle vicdan muhasebesiyle baş başa kalmasını sağlayın. Bundan sonrasında da içinizden dua ederek deyin ki:
-Rabb'im, bu benim eşim ise Senin de kulundur. Ben bana düşeni sakin bir sesle vicdanına aksettirip düşünmesini sağlamaya çalıştım. Bundan sonrası Sana aittir. Kapıldığı bu yanlışlarından kurtulma duygusu nasip eyle!..
İşte bu tavra biz "Akla kapı aç, iradeyi elden alma!" tavrı diyoruz. Buna "Yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olamadan tamirde bulunma tavrı" da diyebilirsiniz.
Bu müspet tavrı siz daha da ileriye götürerek diyebilirsiniz ki: Ayağı kayıp da yanlışa düşen kimseye herkes bir tekme atıyor, bir tekme de ben atmayayım, ben bir vefa ve şefkat örneği göstererek kucaklayıp düştüğü yerden kaldırma kahramanlığını tercih edeyim.
Böylece aile içinde farklı bir vefa ve sabır örneği vermiş, düşene tekme atma değil, kucaklayıp kaldırma kahramanlığı göstermiş olursunuz. Bu da sizin aileyi ayakta tutan sabır ve sadakat kahramanlığınızdan kaynaklanan bir olgunluğunuz olur.
Kolay tavır mı bunlar? Elbette değil. Ancak unutulmamalı ki, Cennet hanımlarının ablası makamına yükselten olgunluk ve fazilet de böylesi kahramanlıklarla kazanılır.
Aile içinde yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olmadan tamirde bulunma kahramanlığı diyebileceğimiz bu koruyucu ve kurtarıcı tavırlar, basit bir fedakârlık olsaydı, karşılığında Cennet hanımlarının ablalığı makamı vaat edilmezdi.
Müslüman'ın aile içinde göstereceği bu tür yapıcı tavrın değeri çok yüksektir. Neden çok yüksektir? Çünkü o yuvada imanlı hayat yaşanacak, inanmış bir de nesil yetişecektir. Bunun için örnek tavır göze alınabilir, bunun için tahribe sebep olmayan tamir üslubuna önem verilir, bunun için "Akla kapı aç, iradeyi elden alma!" yumuşaklığına bağlı kalınır. Sonunda yaşanacak imanlı bir hayatın korunması söz konusudur çünkü...
Zaman
 
Üst