Konuya cevap cer

         Başını örtenler:


Eğer inanmadan örtünüyorsanız, başörtüsünü çıkarınız.


Eğer siyasi simge olarak örtüyorsanız, çıkarınız.


Eğer mahalle baskısı ile örtüyorsanız çıkarınız.


Eğer babanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.


Eğer kocanızın baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.


Eğer ağabeyinizin baskısı ile örtüyorsanız, çıkarınız.


Eğer yaşadığınız ortamda prim yaptığı için örtüyorsanız, başörtünüzü çıkarınız.


Eğer gelenek olduğu için örtüyorsanız, çıkarınız.


Eğer sizi güzelleştirdiği için başınızı örtüyorsanız, çıkarınız.


Eğer Allah için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.


Eğer inandığınız için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz.


Eğer dini gereklilik için örtüyorsanız, sizi tebrik ederiz devam ediniz.  Ancak artık özgür olmadığınızı unutmayın. Başörtüsü ile sakız  çiğneyerek dolaşamazsınız. Karşı cinsle sarmaş dolaş olamazsınız. Artık  temsil ettiğiniz bazı değerlerin var olduğunu unutmayınız.


            Eğer inandığınız için örtünüyorsanız içini doldurunuz.  Dürüstlüğünüz, çalışkanlığınız, hoşgörünüzle örnek olurken; ahlakî  anlayışınız, oturup kalkışınızda da daha dikkatli olmalısınız.


            Çünkü başörtüsü sizin için hem bir hak hem bir değerdir.


            Haktır; çünkü sonradan çıkarılmış bir kavram değildir. 1400  yıllık bir geçmişi vardır. O halde örtündüğünüz gibi yaşayın.  Yaşadığınız gibi örtünün.


            Karşı çıkanlar:


            Başörtüsüne size ölümü hatırlattığı için karşıysanız, vazgeçiniz. Ölüm vardır ve gerçektir.




            Başörtüsüne din karşıtlığınız sebebiyle muhalifseniz,  vazgeçiniz. Dinin teselli etme ve hayata anlam katma gücünü yok  edemezsiniz.  


            Başörtüsüne korktuğunuz için karşıysanız, korkunuzu analiz ediniz.


            Korkunuz dini bir veriden kaynaklanıyorsa, o veriyi tartışınız.


            Korkunuz dinin yanlış yorumlarından kaynaklanıyorsa, doğru yorum bulmak ya da oluşturmak için mücadele ediniz.


            Korkunuz küçük kentler ve Anadolu'daki mahalle baskısı ile  insanlarla diyologa giriniz. Birlikte yaşama bilincini oluşturmak gibi  bir misyon üstleniniz. Yasağı yasakla gidermek çözüm olamaz.


            Korkunuz İran gibi olmaktan kaynaklanıyorsa, başörtüsüne karşı çıkmak yerine radikalliğe karşı çıkınız.


            Korkunuz Atatürkçülüğün tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa hangi Atatürk'ü savunduğunuzu sorgulayınız.


            Korkunuz Cumhuriyetin tehlikede olmasından kaynaklanıyorsa  “Tek Parti Cumhuriyeti”ni mi, “Çok Partili Cumhuriyeti” mi savunduğunuzu  sorgulayınız. Kaynakwh webhatti.com:


            Korkunuzun sebebi özgürlüklerin kaybolması ise, ise herkese özgür yaşayacağı ortam sağlayacak çözümler üretiniz.


            Korkunuz laikliğin tehlikede olmasından ileri geliyorsa,  laiklikle din karşıtlığını karıştırıp karıştırmadığınızı sorgulayınız.


            Korkunuz sahip olduklarınızı yitirmekse, elde ettiğiniz  varlıklara “düşünceye karşı düşünce” yöntemiyle mi mücadele ediyorsunuz,  bunu sorgulayınız.


            Başörtülü birini gördüğünüzde size ‘dinsiz' denildiğini  hissediyorsanız, vazgeçiniz. Çünkü bu sizin algınız olabilir. Niyet  okuyarak hükme varmak, insanı realite körlüğüne götürür.


            Başörtülü bir kadını gördüğünüzde, ‘dinde böyle bir uygulama  yok'  diye düşünüyorsanız, bırakınız onu konunun uzmanları söylesin.  Bilimsel cahillik yapmayınız.


            Başörtüsünü ‘gericilik' olarak değerlendiriyorsanız, asıl  gericiliğin öğrenme hakkını engelleme olduğunu görünüz. Gericilikle  mücadele cehaletle mücadeledir; dinle mücadele değildir.


            Başörtülüleri ‘kendilerini kısıtlayan insanlar' olarak  görüyorsanız, inandığı değerler için zevklerinden vazgeçenlere saygı  duyunuz.


            Başörtülüler size ‘Usame Bin Ladin'i hatırlatıyorsa, zihin  haritanızı değiştiriniz. Radikal din anlayışının, İslam dininin ilk  doğuşunda üç halifeyi öldürdüğünü unutmayınız.


            Başörtüsünü görünce ‘dinî faşizm'den korkuyorsanız,  Hitler'den hareketle ‘bütün Almanlar faşisttir' deme adaletsizliğini  yapmayınız.


            Başörtülüler, size ‘tehdit altında olduğunuz' izlenimini  veriyorlarsa, kendinize konuyu kişiselleştirip kişiselleştirmediğinizi  sorunuz. Başörtülülerle konuşmayı deneyiniz. Önyargıları, diyaloglar  aydınlatır.


            Bir insanın başının zorla kapatılmasından yana iseniz,  ceberutsunuz. İslam tarihinde selefi, harici radikalizm yorumu bunu  öngörmüştür.


            Bir insanın başını zorla açtırıyorsanız yine ceberutsunuz.  Bu durum, din karşıtlığını dogma haline getirdiğinizin ispatıdır:  Kendinizle yüzleşiniz. Belki de ‘Modern Tiran'lığı savunuyorsunuz.


            Güç kullanarak kendi dogmalarınızı kabul ettirmek  istiyorsanız, siz Ortaçağ'a aitsiniz. Dinî görünümlü ya da modern  görünümlü olmanız fark etmez.


            Siyasî talebi olmayan bir genç kızın inançlarının gereğine  göre yaşamasına karşı çıkıyorsanız, laikliğe de karşı çıkıyorsunuz  demektir.


            Siyasî talebi olmayan bir ailelerin çocuklarına dinin  öngördüğü ahlakî normları öğretmeyi, din dersi vermelerini laikliğe  aykırı görüyorsanız; bu davranış bilimsel, çağdaş, ilerleme ve  aydınlanmaya uygun değildir. Alternatif üretiniz.


            Siyasî talebi olmayan ama dinini yaşamak isteyen doktora,  mühendise, subaya karışmayınız. Aydınlanmanın Descartes döneminde  takılıp kalmışsınız demektir. Allah'a hesap verme duygusu yaşayan bir  subay ya da doktor ülke için şanstır.


            Siyasî talebi olmayan ama dinin teselli gücünü, yaşama anlam  katma özelliğini ve ölümden sonraki hayatı öngörme fikrini bilimle  birleştirenlere karşıysanız, bilimsel gelişmeye ve düşüncenin  ilerlemesine de karşısınız demektir.


            Başörtüsüne ‘bazı siyasîler sahip çıkıyor' diye karşıysanız, demokratlığınızı sorgulayınız.


            ‘Başörtüsü istismar ediliyor' diye düşünerek muhalefet  ediyorsanız, istismar edenle etmeyeni anlamanın en iyi yolunu deneyiniz.


            Bu konuyu istismar edeni etmeyenden, önyargılı olanı  olmayandan ayıran laboratuar, sosyal alanlardır. Üniversitelerde serbest  bırakın. Üç, beş sene gözlemleyin. Eğer kamu düzeni bozulursa ve başı  açıkların hakları ellerinden alınırsa, aptallık yapmayın; mücadelenizi  verin.


            Eğer askerseniz ve sezgileriniz, Türkiye'nin geleceğini  tehdit edecek bir tehlikeyi haber veriyorsa; üniversiteler sizin için  birer sosyal psikoloji laboratuarı olacak. Böylece siz de deneyecek ve  göreceksiniz: Kamu düzeni, provokasyonlara rağmen bozuluyor mu  bozulmuyor mu?


            İnsan davranışlarının dilini, yalan söylenip söylenmediğini,  niyetleri anlamayı ve korkuları yenmeyi gösterecek en iyi yol, deneme  sınamadır. 


            Deneme-sınama yöntemi her zaman risklidir, ancak radikalliği önlemek için bu riski göze almak gerekir.


            Adalet, cesaret istediği gibi doğruları bulmakta, risk almayı gerektirir.


            Özgürlük ve barış tarihte hiç kolay elde edilmemiştir.


            Bazıları başının dışını örtüyor, bazıları içini örtüyor.  Bunun için sosyal psikoloji laboratuarı en etkili bilimsel deney ve  gözlem yeridir.




            Türkiye kendi modernizmini geliştirmek dünyaya model olma şansını yakalayabilir.  


            Bu konuda da rehberimiz akıl ve bilim olmalıdır.


            Bilim inancı taklit etmez ama tehdit de etmez. İnceler,  rapor eder ve tarih sahnesine sunar. Özellikle üniversiteler hiçbir  fikre kapısını kapamazlar. Analiz ederler, yorumlarlar. Evrensel  yaklaşım bu olmalıdır.


            İnanç bilimsel kategoridir. Üniversitelerin sosyal  psikolojik laboratuvar olması fırsatını kaçırmayalım. Türkiyemiz bu  sınavı dünyaya örnek olacak şekilde aşması dileğiyle…


Nevzat Tarhan


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst