Konuya cevap cer

Ve 28 Şubat süreci

 

Ne yazık ki, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlar, bu ara dönemi sona erdirdi ve bir çok konuda olduğu gibi başörtüsü konusunda da "Topyekün savaş"ın başlamasına neden oldu. MGK'nın "Kıyafet Kanunu'na aykırı olarak ortaya çıkan uygulamalara kesinlikle mani olunmalı" şeklindeki "tavsiyesi"ni dönemin hükümetinden önce üzerine vazife edinen YÖK, ANASOL-D Hükümetinin kurulmasıyla birlikte de yasakçı tavrını genelgeler aracılığıyla tüm üniversite rektörlerine ileterek başörtüsü yasağının tavizsiz uygulanacağını vurguladı.

YÖK’ün kronikleşen baskıcı tutumu hiçbir dönemde bugünkü kadar ağırlaşmamıştır. Bunun temel nedeninin, 28 Şubat muhtırası ile yeniden içine girdiğimiz ara rejim süreci olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Ancak şimdiki başkanının, yaşanan acıları daha da şiddetlendirmek için özel bir çaba içinde olduğu, hatta kendisinden istenenin ötesinde bir şevkle "çalıştığı" da gerçeğin diğer bir boyutu... 24 Aralık 1995 seçimlerine milletvekili adayı olarak katılma kararı alan Sağlam, veda amacıyla ziyaret ettiği Demirel'e, rivayete göre, Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün dışındaki herhangi bir rektörü (o tarihte Gürüz, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü idi) YÖK başkanlığına atayabileceği yönünde tavsiyede bulunmuş, ancak Demirel Gürüz'de karar kılmıştır. İçinde bulunduğumuz dönemin ve Gürüz'ün KTÜ'deki baskıcı uygulamalarının, Demirel’in bu seçiminde önemli bir kriter olmuş olabilir.

 

Politibüro yetkisi

28 Şubat süreciyle birlikte YÖK'e yükseköğretim camiasında "politbüro" yetkisi kazandıran Kemal Gürüz, işe başörtüsü yasağıyla başladı. Şubat 98'de toplanan YÖK Genel Kurulu, "kılık kıyafet genelgesi"ne göre başörtülü öğrencilerin üniversitelere sokulmaması konusunda tüm rektörleri uyardı. YÖK'ün bu kararına en hızlı destek İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Alemdaroğlu'ndan geldi. Önceleri başörtüsü, saç, sakal, küpe ve kot pantolonluları boğmaya çalışan Alemdaroğlu, Mart 98'de hedef tahtasına sadece başörtülüleri koydu. Üniversite dekanlarını toplayan Alemdaroğlu, "Başörtü yasağını uygulamak için gerekirse bilime ara verin" şeklindeki tarihi olmakla birlikte utanç verici talimatını verdi. Alemdaroğlu'nun bu "çıkışı"nın, 13 Mart 1998 tarihli Rektörler Komitesi toplantısından önce verilen "irtica birifingi"nin hemen akabine denk gelmesi hayli anlamlıdır. MGK'nın sivil giyimli üç uzmanından brifing alan rektörlerin, toplantı sonrasında yayınladıkları bildiride üniversitelere başörtülü olarak gelmenin suç olduğunu vurgulamaları, "irtica birifingi"ni hayli içselleştirdiklerinin işaretidir.

 

Her şeyi söyledik

Alemdaroğlu'nun talimatından sonra yaşanan olayları değerlendiren YÖK Başkanı Kemal Gürüz "kılık kıyafet konusunda biz söyleyeceğimiz her şeyi söyledik." dedikten sonra mütekebbir bir komutan edasıyla "Bu söylediklerimiz uygulanacak" demekten de geri durmadı. Bunun üzerine rektörler tarafından fakülte dekanlıklarına gönderilen bir yazı ile başörtülü ve sakallı öğrencilerin fişlenmesi ve ilgili yazıda öğrencilerin kılık-kıyafetlerini içeren bilgilerin en geç Mayıs ayı ortasına kadar rektörlüklere bildirilmesi istendi.

 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst