Bediüzzaman, nefis terbiyesine, en etkili metottan başlar: Önce nefsini terbiye eder. Risâle-i Nur için, “Evvela tercümanını iknaa çalışır!” ifadelerini kullanır. Ve kendisi bir eserini yüzlerce kez okur. Prof. Dr. İbrahim Ebu Rabi’in de belirttiği gibi, “Bediüzzaman başkaları için değil, Risâle-i Nur’ları kendisi için yazdı!” der.
Dolayısıyla onun terbiye metodunun formulünün birinci maddesi kendi nefsine hitap ile nefsini ıslâh etmektir. Ona göre nefsini ıslâh etmeyen başkasını ıslâh edemez. Öyle ise nefsimizden başlamalıyız. 1
Kendisi de öyle yapar. Risâle-i Nur’un birinci kitabı Sözler’e Birinci Söz’e, Bismillah diye başlarken, giriş kısmında dört kere nefsine hitap eder: Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin… Birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü, ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim “Sekiz Söz”ü, biraz uzunca, nefsime demiştim. Şimdi, kısaca ve avâm lisânıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin…2
“Ey insan!” dediğim vakit, nefsimi murad ediyorum. Bu ders kendi nefsime has iken, ruhen benimle münâsebettar ve nefsi nefsimden daha hüşyâr zâtlara, belki medâr-ı istifade olur. 3
“Yazdığım hakaik-i imaniyeyi doğrudan doğruya nefsime hitap etmişim. Herkesi dâvet etmiyorum. Belki ruhları muhtaç ve kalbleri yaralı olanlar, o edviye-i Kur’âniyeyi arayıp buluyorlar.4
Nefsini tebrie etmediğini, onun her fenalığı istediğini, nefsiyle musalaha (anlaşma, sulh) yapmadığını söyleyen Bediüzzaman, Risâle-i Nur’da, yüzlerce yerde kendisine şöyle hitap eder:
Ey methe düşkün, hodbînlikte bîhemtâ sersem nefsim!
Ey nefis! Cehl-i mürekkeb içinde, tembellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil “Beş İkaz”ı benden işit. Ey bedbaht nefsim! 5
Ve ey nefsimle beraber bu hikâyeyi dinleyen adam!
Ey nâdan nefsim, bil ki!
Ey bîçare nefsim!
Ey şikemperver nefsim!
Ey sabırsız nefsim!
Ey dünyaperest nefsim!
Ey nefisperest nefsim, ey dünyaperest arkadaşım!
Sen, ey mağrur nefsim!
Sen ey riyâkâr nefsim!
Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim! Ey tenbel nefsim!
Gençliğinde gülmüş, şimdi güldüğüne ağlayan nefsim!
Ey kör nefsim!
Ey ayıplı ve kusurlu nefsim!
Ey sû-i vesveseden meyus nefsim!
Ey feryat eden nefsim!
Ya Rab! Hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle!
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 243.;
2- Sözler, s. 11.;
3-Sözler, s. 14.;
4- Şuâlar, 405.;
5- Sözler, s. 243.
Dolayısıyla onun terbiye metodunun formulünün birinci maddesi kendi nefsine hitap ile nefsini ıslâh etmektir. Ona göre nefsini ıslâh etmeyen başkasını ıslâh edemez. Öyle ise nefsimizden başlamalıyız. 1
Kendisi de öyle yapar. Risâle-i Nur’un birinci kitabı Sözler’e Birinci Söz’e, Bismillah diye başlarken, giriş kısmında dört kere nefsine hitap eder: Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin… Birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü, ben nefsimi herkesten ziyâde nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim “Sekiz Söz”ü, biraz uzunca, nefsime demiştim. Şimdi, kısaca ve avâm lisânıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin…2
“Ey insan!” dediğim vakit, nefsimi murad ediyorum. Bu ders kendi nefsime has iken, ruhen benimle münâsebettar ve nefsi nefsimden daha hüşyâr zâtlara, belki medâr-ı istifade olur. 3
“Yazdığım hakaik-i imaniyeyi doğrudan doğruya nefsime hitap etmişim. Herkesi dâvet etmiyorum. Belki ruhları muhtaç ve kalbleri yaralı olanlar, o edviye-i Kur’âniyeyi arayıp buluyorlar.4
Nefsini tebrie etmediğini, onun her fenalığı istediğini, nefsiyle musalaha (anlaşma, sulh) yapmadığını söyleyen Bediüzzaman, Risâle-i Nur’da, yüzlerce yerde kendisine şöyle hitap eder:
Ey methe düşkün, hodbînlikte bîhemtâ sersem nefsim!
Ey nefis! Cehl-i mürekkeb içinde, tembellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil “Beş İkaz”ı benden işit. Ey bedbaht nefsim! 5
Ve ey nefsimle beraber bu hikâyeyi dinleyen adam!
Ey nâdan nefsim, bil ki!
Ey bîçare nefsim!
Ey şikemperver nefsim!
Ey sabırsız nefsim!
Ey dünyaperest nefsim!
Ey nefisperest nefsim, ey dünyaperest arkadaşım!
Sen, ey mağrur nefsim!
Sen ey riyâkâr nefsim!
Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim! Ey tenbel nefsim!
Gençliğinde gülmüş, şimdi güldüğüne ağlayan nefsim!
Ey kör nefsim!
Ey ayıplı ve kusurlu nefsim!
Ey sû-i vesveseden meyus nefsim!
Ey feryat eden nefsim!
Ya Rab! Hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için, nefsimi bana musahhar eyle!
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 243.;
2- Sözler, s. 11.;
3-Sözler, s. 14.;
4- Şuâlar, 405.;
5- Sözler, s. 243.