Bersisa, Beni İsrail arasında bir âbid ve zahitti; züht ve takvasının
şöhreti, doğuya batıya yayılmıştı. Her nerede bir hasta olsa, hastanın içerek sağlık ve afiyet bulması amacıyla
Bersisa'ya üflemesi için su gönderirlerdi. Fakat kıskanç kör şeytan, pusuda kederinden demir çiğniyor ve bir türlü
çare bulamıyordu.
(36)Allah sizin suretlerinize ve amellerinize bakmaz, lâkin kalplerinize bakar (H.)
Bir gün yüzünü oğullarına çevirdi ve: "İçinizden biri, beni bu gamdan kurtarabilir!" dedi. Çocukların
arasından biri, kalkarak: "Bunu bana bırak ve benden bekle. Ben senin gönlünü, ondan intikam alarak memnun ve
mesut ederim" dedi. Şeytan da: "benim en sevgili oğlum ve kör gözümün ışığı olursun." cevabını verdi. O şeytan
yavrusu, melun hatırında bir dolaştı ve kendi kendine şöyle söyledi: İnsanlar için genç kadınların yüzünden daha
müessir bir tuzak olamaz. Çünkü altın ve yemek arzusu, tek taraflıdır. Sen altına âşık olsan bile, altının canı
olmadığından sana âşık olamaz. Lokmanın da canı yoktur; seni arıyamaz ve seninle konuşamaz. Ama genç
kadınların yüzünün âşkı iki taraflıdır. Sen onun âşığı ve talibi olursun, o da senin âşığın ve talibin olur. Sen onu çalmak
için hile yaparsın ve o metada kendisine yol bulup girmen onu çalman için hilene ortak olur. Bir tarafından kazılan
bir duvar, her iki yanına oturup kazılandan daha çabuk delinmez. Gece yarısı, kapıyı açmak için dışarıda çareler
düşünen ve evin içinde de kapıyı açacak bir arkadaşı bulunmayan hırsıza nazaran daha çabuk maksadına erişir. O
şeytan yavrusu, dünyayı dolaşıp zahit için güzelliği, aklı ve soyu sopu ile tanınmış güzel bir kadın aradı. Arayan
bulur. Aranılmaya değer bir şeyi arayan kimse ne mutludur! domuz avı gibi değersiz olmaz. Domuz avcısı hem atı
yorar, hem kendini; vakit boşa gider ve diğer güzel avları elden kaçırır. Nihayet domuza atar, tesir etmez. Domuzun
ne eti, ne de postu bir işe yarar, avcı pişman olur ve: "Böyle bir şey için vaktimi boşa geçirdim ve okları ziyan
ettim." der.
Beyit:
Sen bu domuz avını, insanların avlanması bil;
çekilen sonsuz zahmetler, buna karşılık ondan bir lokma yemek de haramdır.
Şiir:
Yükün, eşeğin kirasına değmesi gibi;
yâr da bazan gönlümün kederine değer.
Akıllı olan öyle şey arar ki eğer bulamazsa, bulamadığı için utanmaz; bulunca kendisiyle mücadele etmez. O
anda gözü her gün daha çok aydınlanır. O güzelden zevki her gün daha çok artar. Ayrılık ve ölüm korkusu
olmaz.37
(37) Bir kimse, kendileri için, istediklerinin karşılığı olarak göz aydınlığı olmak üzere saklanmış olan nimetleri bilemez ( Sûre: 32, Âyet: 17.)
Bu zevkin sıfatına nasıl son olabilir? Fakat bunu işitecek kulak ve bundan zevk alabilecek bir akıl nerede? Dağ
bu sözün dehşetinden parça parça olur. Diline veya kulağına böyle bir söz gelen bir adam, nasıl bir kararla kalabilir?
Parça parça olmaya mâni olan şey, aradaki şüphe perdesidir.
O şeytan yavrusu pek çok aradıktan sonra son derece güzel bir padişah kızı buldu. Şeytan yavrusu, kızın
beynine girip onu delirtti ve hasta etti. Padişah bütün doktorlarını ve filozoflarını topladı. Hepsi de onu tedavi
etmekten âciz kaldılar. Şeytan, bir zahit elbisesi içinde geldi ve: "Bu kızın bu dertten kurtulmasını isteriz, bunu
Bersisa'ya götürünüz," dedi. Onlar da başka çare görmeyip şeytanın sözünü dinlediler ve kızı Bersisa'ya
götürdüler. Bersisa dua etti. Şeytan, kızı bıraktı, kız sağlık bulunca kilisede bir müddet zahitle yalnız kaldı. Eğer zahit
âlim-i Rabbanî olsaydı kızı halvate asla yalnız olarak kabul etmezdi. Meselâ, Zeliha'nın dünyada güzellikte eşi
yoktu. Yusuf'a da âşıktı ve daima onunla bir arada bulunurlardı. Zalihâ, Yusuf'u elde etmek için ne kadar çalıştıysa
başaramadı. Çünkü Yusuf'da öyle bir nur vardı ki bir türlü aldanmadı ve Allah tarafını muhafaza etti. Peyfamber
şöyle buyurur: Eğer bir erkek, bir kadınla bir yerde yalnız kalırsa, orada üçüncü olarak bulunan şeytandır (H.) nihayet,
Bersisa kıza meyletti, kızla ......; kız ...... Şeytan, insan şeklinde Bersisa'nın yanına geldi. Bersisa'yı
düşünceli görüp: "Düşüncenin sebebi nedir?" diye sordu. Bersisa olup biteni ona anlattı. Şeytan: "Kızı öldürür ve
sonra da: Öldü, ben de gömdüm, dersin." dedi. Bersisa başka çare bulamayıp öyle yaptı. Şeytan başka bir adam
şekline geldi ve "Kız iyileşti, Gelip alınız" dedi. Padişahın uşakları ve hâcibleri gelip kızı istediler. Bersisa: "Kız öldü ve
onu gömdüm" dedi. Geri dönüp yas tuttular. Şeytan bu defa da başka bir kılıkta padişahın yanına gitti ve: "Kız
nerededir?" diye sodu. Padişah: "Bersisa'nın yanına göndermiştim orada ölmüş." cevabını verdi. Şeytan: "Kim
diyor?" dedi. Padişah: "Bersisa" dedi. Şeytan: "Yalan söylüyor; o, kızla ..., kız ....... ve sonra da kızı
öldürmüştür. Falan yere gömmüştür, eğer inanmazsanız orayı kazınca çıktığını görürsünüz." dedi. Padişah kızgınlığının
dehşetinden yedi defa yerinden kalkıp başka yere oturdu ve tekrar perişan bir halde, başı ateşler içinde yanarak
yerine oturdu. Bir müddet sonra sükûnet bulup bir toplulukla Bersisa'nın kilisesine doğru gitti. İçeri girdi ve ona:
"Kız nerede?" diye sordu. Bersisa: "Öldü ve onu gömdüm." cevabını verdi. Padişah: "Bana niçin haber vermedin?"
dedi. Bersisa: "Evradla meşguldüm, vakit bulamadım." dedi. Padişah: "Eğer bunun aksi çıkarsa nasıl olur." dedi. Zahit
önce gitmek hususunda sertlik gösterdi. Padişah, kızının gömülü olduğu yeri buldu ve açmalarını emretti. Kızı ölü
olarak dışarı çıkardılar. Bersisa'nın ellerini bağladılar, boynuna bir ip geçirdiler, birçok insanlar etrafına toplandılar.
Bersisa kendi kendine şöyle demişti: "Ey uğursuz nefis! dualarının kabul edilmiş olmasından, halkın gözünde ve
gönlünde aziz ve büyük olmaktan memnundun. İnsanların takdiriyle mutluydun ve sözlerinin insanlar tarafından
kabul edilmemesinden korkuyordun. Halbuki hakikatte onlar, bütün yılan ve akrep ve insanların kabulü zehirli bir
yılandır. Çaresiz onu asacaklardı. Ah! çekti; büyük bir dar ağacını kurdular ve ipi aşağı sarkıttılar. Tam boynuna
attıkları zaman şeytan hemen kendi kılığında göründü ve: "Seninle bütün bunları ben yaptım ve hâlâ, çaren
elimdedir, bana secde et seni kurtarayım," dedi. Bersisa burada secde edilir mi? dedi. Şeytan: "Secde niyetiyle
başınla bir işaret yap, çünkü akıllı bir kimseye bir işaret kâfidir" dedi. Bersisa, tatlı canına kıyılmaması için, şeytanın
dediğini yapınca ip boğazına yerleşti. Şeytan: "Ben, senden uzağım ( Sûre: 59, Âyet: 16) dedi. Bersisa sonunda
imânını da verip, imansız öldü.
şöhreti, doğuya batıya yayılmıştı. Her nerede bir hasta olsa, hastanın içerek sağlık ve afiyet bulması amacıyla
Bersisa'ya üflemesi için su gönderirlerdi. Fakat kıskanç kör şeytan, pusuda kederinden demir çiğniyor ve bir türlü
çare bulamıyordu.
(36)Allah sizin suretlerinize ve amellerinize bakmaz, lâkin kalplerinize bakar (H.)
Bir gün yüzünü oğullarına çevirdi ve: "İçinizden biri, beni bu gamdan kurtarabilir!" dedi. Çocukların
arasından biri, kalkarak: "Bunu bana bırak ve benden bekle. Ben senin gönlünü, ondan intikam alarak memnun ve
mesut ederim" dedi. Şeytan da: "benim en sevgili oğlum ve kör gözümün ışığı olursun." cevabını verdi. O şeytan
yavrusu, melun hatırında bir dolaştı ve kendi kendine şöyle söyledi: İnsanlar için genç kadınların yüzünden daha
müessir bir tuzak olamaz. Çünkü altın ve yemek arzusu, tek taraflıdır. Sen altına âşık olsan bile, altının canı
olmadığından sana âşık olamaz. Lokmanın da canı yoktur; seni arıyamaz ve seninle konuşamaz. Ama genç
kadınların yüzünün âşkı iki taraflıdır. Sen onun âşığı ve talibi olursun, o da senin âşığın ve talibin olur. Sen onu çalmak
için hile yaparsın ve o metada kendisine yol bulup girmen onu çalman için hilene ortak olur. Bir tarafından kazılan
bir duvar, her iki yanına oturup kazılandan daha çabuk delinmez. Gece yarısı, kapıyı açmak için dışarıda çareler
düşünen ve evin içinde de kapıyı açacak bir arkadaşı bulunmayan hırsıza nazaran daha çabuk maksadına erişir. O
şeytan yavrusu, dünyayı dolaşıp zahit için güzelliği, aklı ve soyu sopu ile tanınmış güzel bir kadın aradı. Arayan
bulur. Aranılmaya değer bir şeyi arayan kimse ne mutludur! domuz avı gibi değersiz olmaz. Domuz avcısı hem atı
yorar, hem kendini; vakit boşa gider ve diğer güzel avları elden kaçırır. Nihayet domuza atar, tesir etmez. Domuzun
ne eti, ne de postu bir işe yarar, avcı pişman olur ve: "Böyle bir şey için vaktimi boşa geçirdim ve okları ziyan
ettim." der.
Beyit:
Sen bu domuz avını, insanların avlanması bil;
çekilen sonsuz zahmetler, buna karşılık ondan bir lokma yemek de haramdır.
Şiir:
Yükün, eşeğin kirasına değmesi gibi;
yâr da bazan gönlümün kederine değer.
Akıllı olan öyle şey arar ki eğer bulamazsa, bulamadığı için utanmaz; bulunca kendisiyle mücadele etmez. O
anda gözü her gün daha çok aydınlanır. O güzelden zevki her gün daha çok artar. Ayrılık ve ölüm korkusu
olmaz.37
(37) Bir kimse, kendileri için, istediklerinin karşılığı olarak göz aydınlığı olmak üzere saklanmış olan nimetleri bilemez ( Sûre: 32, Âyet: 17.)
Bu zevkin sıfatına nasıl son olabilir? Fakat bunu işitecek kulak ve bundan zevk alabilecek bir akıl nerede? Dağ
bu sözün dehşetinden parça parça olur. Diline veya kulağına böyle bir söz gelen bir adam, nasıl bir kararla kalabilir?
Parça parça olmaya mâni olan şey, aradaki şüphe perdesidir.
O şeytan yavrusu pek çok aradıktan sonra son derece güzel bir padişah kızı buldu. Şeytan yavrusu, kızın
beynine girip onu delirtti ve hasta etti. Padişah bütün doktorlarını ve filozoflarını topladı. Hepsi de onu tedavi
etmekten âciz kaldılar. Şeytan, bir zahit elbisesi içinde geldi ve: "Bu kızın bu dertten kurtulmasını isteriz, bunu
Bersisa'ya götürünüz," dedi. Onlar da başka çare görmeyip şeytanın sözünü dinlediler ve kızı Bersisa'ya
götürdüler. Bersisa dua etti. Şeytan, kızı bıraktı, kız sağlık bulunca kilisede bir müddet zahitle yalnız kaldı. Eğer zahit
âlim-i Rabbanî olsaydı kızı halvate asla yalnız olarak kabul etmezdi. Meselâ, Zeliha'nın dünyada güzellikte eşi
yoktu. Yusuf'a da âşıktı ve daima onunla bir arada bulunurlardı. Zalihâ, Yusuf'u elde etmek için ne kadar çalıştıysa
başaramadı. Çünkü Yusuf'da öyle bir nur vardı ki bir türlü aldanmadı ve Allah tarafını muhafaza etti. Peyfamber
şöyle buyurur: Eğer bir erkek, bir kadınla bir yerde yalnız kalırsa, orada üçüncü olarak bulunan şeytandır (H.) nihayet,
Bersisa kıza meyletti, kızla ......; kız ...... Şeytan, insan şeklinde Bersisa'nın yanına geldi. Bersisa'yı
düşünceli görüp: "Düşüncenin sebebi nedir?" diye sordu. Bersisa olup biteni ona anlattı. Şeytan: "Kızı öldürür ve
sonra da: Öldü, ben de gömdüm, dersin." dedi. Bersisa başka çare bulamayıp öyle yaptı. Şeytan başka bir adam
şekline geldi ve "Kız iyileşti, Gelip alınız" dedi. Padişahın uşakları ve hâcibleri gelip kızı istediler. Bersisa: "Kız öldü ve
onu gömdüm" dedi. Geri dönüp yas tuttular. Şeytan bu defa da başka bir kılıkta padişahın yanına gitti ve: "Kız
nerededir?" diye sodu. Padişah: "Bersisa'nın yanına göndermiştim orada ölmüş." cevabını verdi. Şeytan: "Kim
diyor?" dedi. Padişah: "Bersisa" dedi. Şeytan: "Yalan söylüyor; o, kızla ..., kız ....... ve sonra da kızı
öldürmüştür. Falan yere gömmüştür, eğer inanmazsanız orayı kazınca çıktığını görürsünüz." dedi. Padişah kızgınlığının
dehşetinden yedi defa yerinden kalkıp başka yere oturdu ve tekrar perişan bir halde, başı ateşler içinde yanarak
yerine oturdu. Bir müddet sonra sükûnet bulup bir toplulukla Bersisa'nın kilisesine doğru gitti. İçeri girdi ve ona:
"Kız nerede?" diye sordu. Bersisa: "Öldü ve onu gömdüm." cevabını verdi. Padişah: "Bana niçin haber vermedin?"
dedi. Bersisa: "Evradla meşguldüm, vakit bulamadım." dedi. Padişah: "Eğer bunun aksi çıkarsa nasıl olur." dedi. Zahit
önce gitmek hususunda sertlik gösterdi. Padişah, kızının gömülü olduğu yeri buldu ve açmalarını emretti. Kızı ölü
olarak dışarı çıkardılar. Bersisa'nın ellerini bağladılar, boynuna bir ip geçirdiler, birçok insanlar etrafına toplandılar.
Bersisa kendi kendine şöyle demişti: "Ey uğursuz nefis! dualarının kabul edilmiş olmasından, halkın gözünde ve
gönlünde aziz ve büyük olmaktan memnundun. İnsanların takdiriyle mutluydun ve sözlerinin insanlar tarafından
kabul edilmemesinden korkuyordun. Halbuki hakikatte onlar, bütün yılan ve akrep ve insanların kabulü zehirli bir
yılandır. Çaresiz onu asacaklardı. Ah! çekti; büyük bir dar ağacını kurdular ve ipi aşağı sarkıttılar. Tam boynuna
attıkları zaman şeytan hemen kendi kılığında göründü ve: "Seninle bütün bunları ben yaptım ve hâlâ, çaren
elimdedir, bana secde et seni kurtarayım," dedi. Bersisa burada secde edilir mi? dedi. Şeytan: "Secde niyetiyle
başınla bir işaret yap, çünkü akıllı bir kimseye bir işaret kâfidir" dedi. Bersisa, tatlı canına kıyılmaması için, şeytanın
dediğini yapınca ip boğazına yerleşti. Şeytan: "Ben, senden uzağım ( Sûre: 59, Âyet: 16) dedi. Bersisa sonunda
imânını da verip, imansız öldü.