[Şimdilik o hâdisat-ı gaybiyenin yüzer misallerinden -mülhidler tarafından avamın akidelerini bozmak fikriyle işaa edilen- yirmiüç mes'eleleri, tevfik-i Rabbanî ile gayet muhtasar bir surette beyan edilecek. Ve o mes'eleler mülhidlerin tahmini gibi zarar vermemekle beraber, her biri bir lem'a-i i'caz-ı Nebevî olduğu görünmekle ve hakikî tevilleri isbat ve izhar edilmekle akide-i avamı kuvvetlendirmeğe mühim bir sebeb olmasını rahmet-i Rabbaniyeden rica edip hatiatımı ve galatatımı afv u mağfiret altına almasını Rabb-ı Rahîmimden niyaz ederim.]
Hâdisat-ı gaybiye: Gelecekle ilgili olaylar.
Mülhidler: Dinsizler, imansızlar.
Avam: Halktan olan. Fakirler sınıfından olan. Cahil tabakadan olan.
Akide: İnanılan ve bağlanan esas. benimsenen inanç kuralı.
İşaa: Yayma duyurma.
Tevfik-i Rabbanî: Herşeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah'ın(cc) yardımı.
Muhtasar: Kısa, öz.
Surette: Biçimde.
Lem'a-i i'caz-ı Nebevî: Peygamberin mucizelik parıltısı.
Tevil: Bir sözden gaye edinmiş olması mümkün olan mana, bundan kasdedilen mana bu olabilir diyerek yapılan açıklama.
İzhar: Açığa vurma, meydana çıkarma, gösterme, ortaya koyma.
Akide-i avam: Halkın imanı, halkın inancı.
Mühim: Önemli.
Rahmet-i Rabbaniyeden: Herşeyin sahibi ve terbiyecisi olan Allah'ın(cc) merhameti.
Hatiat: Hatalar, yanlışlar.
Rabb-ı Rahîm: Çok merhametli ve şefkatli olan Rab (sahip ve terbiyeci).
Niyaz: Yalvarma, yalvarış, yakarma, yakarış.
Beşinci Şua'ın İkinci Makamı ve Mes'eleleri
ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ
BİRİNCİ MES'ELE:
Rivayette var ki: "Âhirzamanın eşhas-ı mühimmesinden olan Süfyan'ın eli delinecek."
Allahu a'lem, bunun bir tevili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. Darb-ı meselde deniliyor ki, "Filan adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir.
İşte, Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tama'ı uyandırarak insanların o zaîf damarlarını tutup kendine müsahhar eder diye bu hadîs ihtar ediyor. İsraf eden ona esir olur, onun dâmına düşer diye haber verir.
Eşhas-ı mühimmesinden: Luzumlu kişilerden.
Süfyan: Âhir zamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebeb olacağı sahih hadislerde bildirilen dehşetli, dinsiz ve münâfık şahıs.
Allahu a’lem: Allah(cc) en iyisini bilir.
Tevil: Bir sözden gaye edinmiş olması mümkün olan mana, bundan kasdedilen mana bu olabilir diyerek yapılan açıklama.
Sefahet: Zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkünlük.
Lehviyat: Eğlenceler, oyunlar, faydasız işler. *Nefsi azdıran oyun ve eğlenceler.
İsrafat: Lüzumsuz yere harcamalar.
Darb-ı mesel: Atasözü.
Tama': Hırsla isteme, şiddetle isteme. *Aç gözlülük.
Müsahhar: Teshir olunmuş, elde edilmiş, ele geçirilmiş. *Tutkun, itâat etmiş, boyun eğmiş.
İKİNCİ MES'ELE:
Rivayette var ki: "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı, sabah kalkar; alnında "Hâzâ kâfir" yazılmış bulunur."
Allahu a'lem bissavab.. bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına firenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanun ile tamim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için inşâallah ihtida eder, daha herkes -yalnız istemeyerek- onu giymekle kâfir olmaz.
Âhirzaman: Dünyanın son zamanı, kıyamete yakın son devre.
Hâzâ kâfir: Bu kafirdir.
Allahu a'lem bissavab: Allah(cc) doğrusunu en iyi bilendir.
Tevil: Bir sözden gaye edilmiş olması mümkün olan mana, bundan kasdedilen mana bu olabilir diyerek yapılan açıklama.
Süfyan: Âhir zamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebeb olacağı sahih hadislerde bildirilen dehşetli, dinsiz ve münâfık şahıs.
Firenk: Avrupalı, batılı.
Serpuş: Başlık.
Cebir: Zor, Zorlama.
Tamim: Genelleştirme, umumîleştirme.
İhtida: Hidayete erme, Kur'anın gösterdiği iman ve islâm yoluna girmek.
ÜÇÜNCÜ MES'ELE:
Rivayette var ki: "Âhirzamanın müstebid hâkimleri, hususan Deccal'ın yalancı cennet ve cehennemleri bulunur."
ﺍﻟْﻌِﻠْﻢُ ﻋِﻨْﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ Gerçek Allah katındadır. Ancak O bilir.)
bunun bir tevili şudur ki: Hükûmet dairesinde karşı karşıya kurulan ve birbirine bakan vaziyette bulunan hapishane ile lise mektebi, biri huri ve gılmanın çirkin bir taklidi, diğeri azab ve zindan suretine girecek diye bir işarettir.
Müstebid: Baskıcı, zorba, despot, diktatör.
Hususan: Bilhassa, özellikle, ayrıca.
Tevil: Bir sözden gaye edilmiş olması mümkün olan mana, bundan kasdedilen mana bu olabilir diyerek yapılan açıklama.
Huri: Cennet kızı.
Gılman: Cennet'te hizmet eden genç delikanlılar.
Şualar