İlim-irfan
Well-known member
1-"Lokman İbn Ebi İdris el'Havlânî'den rivayet edilmiştir; o şöyle diyordu:
İnsanlar ne zaman dinlerinde bir bid'at ihdas ederlerse, onunla birlikte mutlaka kendilerindeki bir sünneti rafa kaldırmış olurlar.
2- Genel olarak, akıllar vahiy olmaksızın kendi maslahatlarını tek başlarına kavrayamazlar. Bid'at çıkarmak bu esasa aykırıdır. Çünkü varsayımlar şer'î bir dayanak olamazlar. Bid’atçilerin akla dayanarak iddia ettikleri şeylerden başka ortaya koydukları bir şey yoktur.
Bid'atçi bid'atle amel etmesi sebebiyle bunun karşılığında arzuladığı sevabı elde edeceğinden emin değildir. Bu sebeple bid'at abesle iştigaldir/boş ve faydasız bir amel gibidir.
3- Bid'atçi kendisini Şâri’e benzer bir konumda görmektedir. Çünkü şeriatleri koyan ve halkı o şeriatlerin yolundan gitmekle yükümlü tutan Şâri'dir/Allah'tır. O'ndan başka bu işi yapacak kimse yoktur. Çünkü anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında o hüküm verecektir. Eğer şeriat koyma işi insanların yapabileceği şeylerden olsaydı, şeriatlar indirilmezdi, insanlar arasında ihtilaf kalmazdı ve peygamberlerin gönderilmesine de ihtiyaç olmazdı.
4- İşte Allah'ın dininde bid'at çıkaran kişi, kendisini Allah'a ortak ve benzer yapan kişidir. Çünkü Şâri ile beraber şeriat koyuyor, ihtilafa kapı açıyor, Şâri’in yegâne şeriat koyucu olduğunu reddediyor. Hâlbuki O, buna kâfidir.
5- Bid'at çıkarmak, hevâ ve hevese uymak demektir. Çünkü akıl, şeriate tâbi olmadığı zaman geride hevâ ve şehvetten başka bir şey kalmaz. Sen de bilirsin ki heva ve hevese tâbi olmak apaçık bir sapıklıktır.
6- Bid'atçi nefsinin hevasını Allah'ın hidayetinin önüne geçirendir. Bu sebeple o, kendisinin hidayet üzere olduğunu zannettiği halde insanların en sapığı olmuştur.
Burada dikkat çekilmesi gereken bir mana ortaya çıkmıştır. O da söz konusu ayetin şer'i hükümlerde tâbi olmak için iki tane yol belirlemiş olmasıdır:
Birincisi şeriattır. Şüphesiz şeriatta ilim, hak ve hidayet vardır.
İkincisi hevâ ve hevestir. Bu ikinci yol kötülenmiştir. Çünkü Allah Teâlâ Kur'an'da heva ve hevese uymayı sadece kötüleme bağlamında zikretmiştir. Ondan başka bir üçüncü yol zikretmemiştir. Kim ayetleri araştırırsa bunun böyle olduğunu anlar
7- "Heva ve hevesine uyanlar (ehl-i heva) dalalet ehlidirler/sapıktırlar. Onların akıbetlerinin cehennemden başka bir şey olacağını zannetmiyorum."
8- Hasan-ı Basri'den nakledilmiştir:
Bid'at sahibiyle beraber bulunma. Çünkü o, senin kalbini hastalandırır. Eyyub es-Sahtiyanı'den rivayet edilmiştir: O şöyle diyordu:
Bid'at sahibinin gayret ve çabası arttıkça Allah'dan uzaklaşması da artar.
9- İnsanlar Ebu Bekir İbn Ayyaş'a dediler ki:
Ya Ebâ Bekir Sünni kimdir? Dedi ki:
Heva ve hevesine uyanlara kızdığı kadar başka bir şeye kızmayandır.
10- Fudayl ibn 'Iyaz der ki:
Kim bid'at sahibi ile birlikte oturursa hikmetten mahrum kalır. İbrahim ibn Edhem'e denildi ki:
Allah Teâlâ yüce Kitabında:
"Bana dua edin, kabul edeyim."
Buyuruyor. Hâlbuki biz senelerdir dua ediyoruz, kabul edilmiyor! O şöyle cevap verdi:
On şeyde sizin kalbiniz ölmüştür de ondan- Birincisi Allah'ı tanıdınız fakat hakkını eda etmediniz. İkincisi Allah'ın Kitabını okudunuz, fakat onunla amel etmediniz. Üçüncüsü Rasulullah'ı (s.a) sevdiğinizi iddia ettiniz, fakat onun sünnetini terk ettiniz. Dördüncüsü şeytana düşman olduğunuzu iddia ettiniz fakat ona uydunuz. Beşincisi cenneti seviyoruz, dediniz, fakat onun için çalışmadınız
.
Zünnûn el-Mısri der ki:
Allah sevgisinin alâmeti, ahlâkında, fiillerinde, emrinde ve sünnetinde Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed'e (s.a) uymaktır. O şöyle dedi:
Halk, sadece şu altı şeyden dolayı bozuldu:
1- Ahiret ameline niyet zayıfladı.
2- Bedenleri şehevi arzularına uymaya hazır hale geldi.
3- Ömürleri kısa olmasına rağmen uzun emeller peşinde koştular.
4- Yaratıkları memnun etmeyi, Allah'ı memnun etmeye tercih ettiler.
5- Hevâ ve heveslerine uydular ve peygamberlerinin sünnetini terk ettiler.
6- Kendilerinden öncekilerin yanlışlarını kendilerine hüccet/delil edindiler ve onların pek çok menkıbesini göz ardı ettiler.
( Endülüslü imam Şatıbi’nin El-i’tisam isimli kitabından alıntıdır… Kitap dünyası yayınları)
Not: her Salı günü okuduğum kitaplardan beğendiğim yazıları okuyucularımla paylaşıyorum. Cuma günü aynı adreste buluşmamız duasıyla… Bu Arada kurban bayramınız mübarek olsun
Feyzullah Birışık
24/11/2009
İnsanlar ne zaman dinlerinde bir bid'at ihdas ederlerse, onunla birlikte mutlaka kendilerindeki bir sünneti rafa kaldırmış olurlar.
2- Genel olarak, akıllar vahiy olmaksızın kendi maslahatlarını tek başlarına kavrayamazlar. Bid'at çıkarmak bu esasa aykırıdır. Çünkü varsayımlar şer'î bir dayanak olamazlar. Bid’atçilerin akla dayanarak iddia ettikleri şeylerden başka ortaya koydukları bir şey yoktur.
Bid'atçi bid'atle amel etmesi sebebiyle bunun karşılığında arzuladığı sevabı elde edeceğinden emin değildir. Bu sebeple bid'at abesle iştigaldir/boş ve faydasız bir amel gibidir.
3- Bid'atçi kendisini Şâri’e benzer bir konumda görmektedir. Çünkü şeriatleri koyan ve halkı o şeriatlerin yolundan gitmekle yükümlü tutan Şâri'dir/Allah'tır. O'ndan başka bu işi yapacak kimse yoktur. Çünkü anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında o hüküm verecektir. Eğer şeriat koyma işi insanların yapabileceği şeylerden olsaydı, şeriatlar indirilmezdi, insanlar arasında ihtilaf kalmazdı ve peygamberlerin gönderilmesine de ihtiyaç olmazdı.
4- İşte Allah'ın dininde bid'at çıkaran kişi, kendisini Allah'a ortak ve benzer yapan kişidir. Çünkü Şâri ile beraber şeriat koyuyor, ihtilafa kapı açıyor, Şâri’in yegâne şeriat koyucu olduğunu reddediyor. Hâlbuki O, buna kâfidir.
5- Bid'at çıkarmak, hevâ ve hevese uymak demektir. Çünkü akıl, şeriate tâbi olmadığı zaman geride hevâ ve şehvetten başka bir şey kalmaz. Sen de bilirsin ki heva ve hevese tâbi olmak apaçık bir sapıklıktır.
6- Bid'atçi nefsinin hevasını Allah'ın hidayetinin önüne geçirendir. Bu sebeple o, kendisinin hidayet üzere olduğunu zannettiği halde insanların en sapığı olmuştur.
Burada dikkat çekilmesi gereken bir mana ortaya çıkmıştır. O da söz konusu ayetin şer'i hükümlerde tâbi olmak için iki tane yol belirlemiş olmasıdır:
Birincisi şeriattır. Şüphesiz şeriatta ilim, hak ve hidayet vardır.
İkincisi hevâ ve hevestir. Bu ikinci yol kötülenmiştir. Çünkü Allah Teâlâ Kur'an'da heva ve hevese uymayı sadece kötüleme bağlamında zikretmiştir. Ondan başka bir üçüncü yol zikretmemiştir. Kim ayetleri araştırırsa bunun böyle olduğunu anlar
7- "Heva ve hevesine uyanlar (ehl-i heva) dalalet ehlidirler/sapıktırlar. Onların akıbetlerinin cehennemden başka bir şey olacağını zannetmiyorum."
8- Hasan-ı Basri'den nakledilmiştir:
Bid'at sahibiyle beraber bulunma. Çünkü o, senin kalbini hastalandırır. Eyyub es-Sahtiyanı'den rivayet edilmiştir: O şöyle diyordu:
Bid'at sahibinin gayret ve çabası arttıkça Allah'dan uzaklaşması da artar.
9- İnsanlar Ebu Bekir İbn Ayyaş'a dediler ki:
Ya Ebâ Bekir Sünni kimdir? Dedi ki:
Heva ve hevesine uyanlara kızdığı kadar başka bir şeye kızmayandır.
10- Fudayl ibn 'Iyaz der ki:
Kim bid'at sahibi ile birlikte oturursa hikmetten mahrum kalır. İbrahim ibn Edhem'e denildi ki:
Allah Teâlâ yüce Kitabında:
"Bana dua edin, kabul edeyim."
Buyuruyor. Hâlbuki biz senelerdir dua ediyoruz, kabul edilmiyor! O şöyle cevap verdi:
On şeyde sizin kalbiniz ölmüştür de ondan- Birincisi Allah'ı tanıdınız fakat hakkını eda etmediniz. İkincisi Allah'ın Kitabını okudunuz, fakat onunla amel etmediniz. Üçüncüsü Rasulullah'ı (s.a) sevdiğinizi iddia ettiniz, fakat onun sünnetini terk ettiniz. Dördüncüsü şeytana düşman olduğunuzu iddia ettiniz fakat ona uydunuz. Beşincisi cenneti seviyoruz, dediniz, fakat onun için çalışmadınız
Zünnûn el-Mısri der ki:
Allah sevgisinin alâmeti, ahlâkında, fiillerinde, emrinde ve sünnetinde Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed'e (s.a) uymaktır. O şöyle dedi:
Halk, sadece şu altı şeyden dolayı bozuldu:
1- Ahiret ameline niyet zayıfladı.
2- Bedenleri şehevi arzularına uymaya hazır hale geldi.
3- Ömürleri kısa olmasına rağmen uzun emeller peşinde koştular.
4- Yaratıkları memnun etmeyi, Allah'ı memnun etmeye tercih ettiler.
5- Hevâ ve heveslerine uydular ve peygamberlerinin sünnetini terk ettiler.
6- Kendilerinden öncekilerin yanlışlarını kendilerine hüccet/delil edindiler ve onların pek çok menkıbesini göz ardı ettiler.
( Endülüslü imam Şatıbi’nin El-i’tisam isimli kitabından alıntıdır… Kitap dünyası yayınları)
Not: her Salı günü okuduğum kitaplardan beğendiğim yazıları okuyucularımla paylaşıyorum. Cuma günü aynı adreste buluşmamız duasıyla… Bu Arada kurban bayramınız mübarek olsun
Feyzullah Birışık
24/11/2009