BÜŞRA DURU
Saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen öğrenciler var. Öğretmenler sınıflara, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını “normalleştirip”; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar.
Kızlar yanlarında eteklerini kısaltabilmek için iğne taşıyor
Hayatın ya tamam ya devam kısmı lise sıralarından geçiyor. İyi bir gelecek hedefliyorsanız, iyi bir lisede olmalı ve iyi bir eğitimden geçmelisiniz. Liseye kadar okuyup gelebilmek için sadece çaba sarf etmek gerekiyor. Kimileri için hayata yönelik önemli bir geçiş noktası ve atlama taşı olan lise çağı bazı gençler için hayatın kararmaya başladığı dönem olabiliyor. Çünkü, günümüzdeki lise ortamı çok farklı ve bambaşka.
Aslında çocuklar aynı çocuklar, öğretmenler de aynı öğretmenler; ama zihinler, beklentiler, umutlar, hayaller ve o hayallere ulaşma tercihleri o kadar karışık ki. Ya çalışıp çok başarılı okuyup hayatta bir yere geleceksiniz ya da çevrenize bakıp “bazı ödünler” vererek “bir anda” o yere gelmeye çalışacaksınız.
Öğrenci bir yandan dersi kırıp arkadaşlarıyla “ortam yapma” merakında, diğer yandan da devamsızlık yaptıkları gün sayısı arttıkça stresi artıyor. Bir de öğretmenlerin sürekli hatırlattığı o büyük sınav, yani ÖSS sıkıntısı var. Eğer o gence otokontrol ve hedef duygusu verilmemişse maalesef devam da ÖSS de ikinci planda kalıyor. Kendilerine o kadar çok “ortam” yapıyorlar ki; ama yine de şu zihinlerini kurcalayan sorulardan kurtulamıyorlar. “Onunki...” olmak, “bırakılmak”, “terk edilmek”, “ex” olmak anlam dünyalarını darmadağın ediyor. Mesela, daha bu yıl başında bir liseli arkadaşımız intihara teşebbüs etti. Eğer babası yakalayamamış olsaydı şu anda aramızda değildi belki de. “Neden?” diye sorduğumuzda ise cevap gayet kendinden emin ve net: “Beni kimse anlamıyor!”. Ama senin konuştuğun “dil”i zaten kimse anlamıyor ki, seni birileri anlayabilsin! İntihardan sonra ise alkol ve sigaraya yöneliyor. Bunları henüz lise birinci sınıftaki bir kız yapıyor.
Okula girişte saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen o kadar çok kız ve erkek öğrenci var ki. Öğretmenler, yukarıya, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını “normalleştirip”; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar. Fakat öğrenciler makyaj eşyalarını da, saçlarını yapabilmek için gerekli toka ve malzemeleri de, eteklerini kısaltabilmek için gerekli iğneleri de yanlarında taşıyorlar. Abartmadan söylüyorum çantasında elektrikli saç kıvırma aleti olan bile var!
Erkeklerde ise saçlardan kıyafetten daha önemli şeyler var onlar için. Mesela okula arabayla gelmek gibi. Eğer bir erkek öğrenci, kravatını düzgün bağlamışsa, birkaç düğmesini açmamışsa diğer arkadaşları tarafından aşağılanıyor. “Batak” kavramına son zamanlarda alkol, sigara ve uyuşturucu ile birlikte evli erkeklerle beraber olmak da katılmış durumda. Bunun için okuldan atılmış bir arkadaşımız bile var! Alkol ve sigara başta olmak üzere “arkadaş tavsiyesiyle”, özentiyle alınan zararlı maddeler de giderek yayılıyor.
***
Magazin programları gençlerin kafasını karıştırıyor
* Tabii ki sadece okumak isteyen, yanlış yollara sapmamaya çalışan öğrenciler de var. Fakat onların normal kıyafetleriyle dalga geçiliyor. Hatta bazıları dışlanmamak için kendine söylenenleri yapıyor.
* Artık kız-erkek ilişkileri saklanmıyor. Hatta olmayanlara “eş” aranıyor. Zaten kafalarımızı karıştıran yeteri kadar şey varken bir de bunlara diziler, magazinler, dergiler ekleniyor. Sanki bütün bunlar lise gençliği hedeflenerek çıkarılıyor.
* TV dizileri çok etkiliyor. Şu aralar moda olan töre dizileri sonucu kendine “ağa” arayan kız arkadaşlarımız var mesela.
* O kadar çok insan var ki bu koridorlarda yürüyen. Birinin hikâyesi şöyle mesela: Küçükken abisi ve kendinin gözü önünde babası, annesini öldürmüş. Bu kız gerçekten insanın gözünün içine farklı bakıyor. Bir arkadaşı var. Onun babası ise onları bırakıp Almanya’ya gitmiş. Bir daha da görmemiş babasını. Birbirlerini anladıklarını sanıyorlar. İkisi de hayata kaşları çatık bakıyor ve aralarına kimse giremiyor.
* Bir arkadaşımız var. Babası kanserden vefat etmiş. Ama o onlar gibi değil. Onu tanıdım tanıyalı doktor olmak istiyor. Kanser hastaları için. * Kızlar burunlarını, dudaklarını, kaşlarını deldirme hevesine girmişler. Erkekler de kızlar gibi okul dışına çıktıklarında küpelerini takıveriyorlar.
Saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen öğrenciler var. Öğretmenler sınıflara, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını “normalleştirip”; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar.
Kızlar yanlarında eteklerini kısaltabilmek için iğne taşıyor
Hayatın ya tamam ya devam kısmı lise sıralarından geçiyor. İyi bir gelecek hedefliyorsanız, iyi bir lisede olmalı ve iyi bir eğitimden geçmelisiniz. Liseye kadar okuyup gelebilmek için sadece çaba sarf etmek gerekiyor. Kimileri için hayata yönelik önemli bir geçiş noktası ve atlama taşı olan lise çağı bazı gençler için hayatın kararmaya başladığı dönem olabiliyor. Çünkü, günümüzdeki lise ortamı çok farklı ve bambaşka.
Aslında çocuklar aynı çocuklar, öğretmenler de aynı öğretmenler; ama zihinler, beklentiler, umutlar, hayaller ve o hayallere ulaşma tercihleri o kadar karışık ki. Ya çalışıp çok başarılı okuyup hayatta bir yere geleceksiniz ya da çevrenize bakıp “bazı ödünler” vererek “bir anda” o yere gelmeye çalışacaksınız.
Öğrenci bir yandan dersi kırıp arkadaşlarıyla “ortam yapma” merakında, diğer yandan da devamsızlık yaptıkları gün sayısı arttıkça stresi artıyor. Bir de öğretmenlerin sürekli hatırlattığı o büyük sınav, yani ÖSS sıkıntısı var. Eğer o gence otokontrol ve hedef duygusu verilmemişse maalesef devam da ÖSS de ikinci planda kalıyor. Kendilerine o kadar çok “ortam” yapıyorlar ki; ama yine de şu zihinlerini kurcalayan sorulardan kurtulamıyorlar. “Onunki...” olmak, “bırakılmak”, “terk edilmek”, “ex” olmak anlam dünyalarını darmadağın ediyor. Mesela, daha bu yıl başında bir liseli arkadaşımız intihara teşebbüs etti. Eğer babası yakalayamamış olsaydı şu anda aramızda değildi belki de. “Neden?” diye sorduğumuzda ise cevap gayet kendinden emin ve net: “Beni kimse anlamıyor!”. Ama senin konuştuğun “dil”i zaten kimse anlamıyor ki, seni birileri anlayabilsin! İntihardan sonra ise alkol ve sigaraya yöneliyor. Bunları henüz lise birinci sınıftaki bir kız yapıyor.
Okula girişte saçı, makyajı ve garip kıyafeti yüzünden kenara çekilen o kadar çok kız ve erkek öğrenci var ki. Öğretmenler, yukarıya, yüzlerini yıkattırıp; saçlarını “normalleştirip”; eteklerini eski boylarına getirip yolluyorlar. Fakat öğrenciler makyaj eşyalarını da, saçlarını yapabilmek için gerekli toka ve malzemeleri de, eteklerini kısaltabilmek için gerekli iğneleri de yanlarında taşıyorlar. Abartmadan söylüyorum çantasında elektrikli saç kıvırma aleti olan bile var!
Erkeklerde ise saçlardan kıyafetten daha önemli şeyler var onlar için. Mesela okula arabayla gelmek gibi. Eğer bir erkek öğrenci, kravatını düzgün bağlamışsa, birkaç düğmesini açmamışsa diğer arkadaşları tarafından aşağılanıyor. “Batak” kavramına son zamanlarda alkol, sigara ve uyuşturucu ile birlikte evli erkeklerle beraber olmak da katılmış durumda. Bunun için okuldan atılmış bir arkadaşımız bile var! Alkol ve sigara başta olmak üzere “arkadaş tavsiyesiyle”, özentiyle alınan zararlı maddeler de giderek yayılıyor.
***
Magazin programları gençlerin kafasını karıştırıyor
* Tabii ki sadece okumak isteyen, yanlış yollara sapmamaya çalışan öğrenciler de var. Fakat onların normal kıyafetleriyle dalga geçiliyor. Hatta bazıları dışlanmamak için kendine söylenenleri yapıyor.
* Artık kız-erkek ilişkileri saklanmıyor. Hatta olmayanlara “eş” aranıyor. Zaten kafalarımızı karıştıran yeteri kadar şey varken bir de bunlara diziler, magazinler, dergiler ekleniyor. Sanki bütün bunlar lise gençliği hedeflenerek çıkarılıyor.
* TV dizileri çok etkiliyor. Şu aralar moda olan töre dizileri sonucu kendine “ağa” arayan kız arkadaşlarımız var mesela.
* O kadar çok insan var ki bu koridorlarda yürüyen. Birinin hikâyesi şöyle mesela: Küçükken abisi ve kendinin gözü önünde babası, annesini öldürmüş. Bu kız gerçekten insanın gözünün içine farklı bakıyor. Bir arkadaşı var. Onun babası ise onları bırakıp Almanya’ya gitmiş. Bir daha da görmemiş babasını. Birbirlerini anladıklarını sanıyorlar. İkisi de hayata kaşları çatık bakıyor ve aralarına kimse giremiyor.
* Bir arkadaşımız var. Babası kanserden vefat etmiş. Ama o onlar gibi değil. Onu tanıdım tanıyalı doktor olmak istiyor. Kanser hastaları için. * Kızlar burunlarını, dudaklarını, kaşlarını deldirme hevesine girmişler. Erkekler de kızlar gibi okul dışına çıktıklarında küpelerini takıveriyorlar.