“Bize silah çeken bizden değildir”

İlim-irfan

Well-known member
Yazımızın başlığı sevgili peygamberimizin inciden değerli sözlerindendir. Onun sözlerini başlık yaptığımız gibi baş tacımızdır, gönül ilacımızdır, yol kılavuzumuzdur.
"Bize silah çeken/bize karşı silah taşıyan bizden değildir." Buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Diyat, Hadis 6366, K. Fiten hadis 6543)
Bazı zamanlar olur ki, birbirine silah çeken iki Müslüman gruptan birine katılmaya zorlanabilir insan.
Böyle bir durumda nasıl davranacağını da bildirmiş sevgili peygamberimiz:
Adamın biri sevgili peygamberimize sorar: "Ya rasülellah, iki gruptan veya iki saftan birine katılmaya zorlanırsam, adamın biri de kılıcıyla veya okuyla beni vurup öldürürse ne olur?
Efendimiz buyurur: "O öldüren adam hem kendi günahını, hem senin günahını yüklenir ve ateş ashabından olur. (Buhari, sahih, K. İman, Hadis no: 30, Müslim, Sahih, K. Fiten, bab 3, Hadis no: 2887)
Ben ilkokula giderken kendisinden Yemen harbini dinlediğimiz yaşlı hacı Süleyman şöyle anlatmıştı:
İngilizlerle çarpışırken bir sabah vakti karşı düşman siperinden bir adam bize doğru koşarak gelmeye başladı. Biz silahları ona doğru çevirdik ama atmadık. Koşarak gelen adam bizim sipere atladı ve "Eşhedü ella ilahe ill
Allah.gif
Muhammedün rasülüllah" dedi ve komutanımız tercüman aracılığıyla onunla konuştu.

Yemenli bu adam, İngilizler tarafından kandırıldıklarını, Almanlara karşı Mekke'yi ve Kabe'yi korumak için harbetmeleri gerektiğini söylediler ve biz de buraya Almanlara karşı harbetmeye geldik. Ancak sabah vakitlerinde sizin taraftan ezan sesi geldiğini duyduğumuzdan bu yana biz silahlarımızı havaya atıyoruz. Bugün fırsatını buldum kaçtım" demiş.
İki Müslüman, haksız yollarla karşılaştığında ölmek, öldürmekten iyidir.
Ahnef bin Kays anlatıyor: "Ali'ye yardım için çıktım. Ebu Bekreyle karşılaştım. Nereye? Diye sordu.
Ali'yi kastederek, "Peygamberin amcası oğluna yardıma" dedim.
Ahnef, geri dön, ben Allah rasülünü şöyle derken işittim: "İki Müslüman kılıçlarıyla yüzyüze gelirse katil de maktül de ateştedir" dedi.
Ben veya bir başkası "Ya rasülellah, haydi şu katil, ya maktülün günahı ne?" dedi.
O da kardeşini öldürmek istiyordu." Dedi. (Müslim, Sahih, K. Fiten, bab 3, Hadis: 2888)
Taraflardan biri haklı olursa aralarının bulunması için arabuluculuk görevi gerekir.
Afganistan'da biz bu arabuluculuk görevini yerine getiremedik.
Haksız taraf haksızlığında ısrar ederse haklının yanında yer alınır.
Ama şimdi orada çarpışanlar Amerikalılar ile ülkesini savunan Müslümanlar.
"Ama Afganlılar kendi aralarında çarpışıyorlardı." Denirse "Doğrudur. İşte o zaman biz araya girmeliydik, Amerika oraya geldikten sonra ölen Müslüman sayısı kendi aralarındaki çarpışmadan ölen sayısından kat kat fazla" derim.
Sonra Amerika oraya aralarındaki kavgayı durdurmak için değil, kavgayı derinleştirmek, Pakistan'a sıçratmak, Türkiye'yi de kavganın içine sokmak ve Müslümanlar arasındaki yumuşamayı katılaştırmak için orada.
Rabbimiz bu konuda "Eğer mü'minlerden iki taife birbiriyle harp ederlerse, aralarını düzeltin. Eğer onlardan biri diğerine saldırırsa, saldırgan, Allah'ın emrine dönünceye kadar saldırgana karşı harp edin. Eğer Allah'ın emrine dönerse, aralarını adaletle düzeltin. Adil olun. Allah adilleri sever. Mü'minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'tan sakının ki, merhamet olunasınız." Buyurur. (Hucurat suresi, Ayet: 9, 10)

Mahmut Toptaş - Milli Gazete
08/12/2009
 
Üst