Şu zamanda en büyük sıkıntımız önceliklerimizin yanlışlığından kaynaklanıyor bence
El ne der diyoruz da Rabbim cc ne der demiyoruz
Misal, bir düğüne giderken HARAM olduğunu bile bile, “ama şimdi gitmezsem ayıp olur” deniliyor da
Ya hu buraya gidersem elimle ayağımla gözümle kulağımla, hatta tutamayıp dilimle harama giricem, “Rabbime nasıl hesap veririm” denilmiyor
Ehl-i dalaletin uğraşları ve cahil halkın alakası neticesi medyayla, televizyonla, özentiyle frenkmeşrep ne kadar fesatlık, aykırılık varsa sanki örf anane gibi yerleştirilmiş hayatımıza
İşte bu nedenle günahlardan içtinab etmek, faydalı ve hayırlı şeylere yakınlaşmaya çalışmaktan üstündür. Şerleri, fesatlıkları def etmek, haramdan kaçmak, salih amel işlemekten daha önemlidir, daha doğrusu üstünlüğü vardır.
Aslında iki durum da aynı cihete bakıyor, haramdan, günahtan kaçan (Lillah için), zaten hayatındaki adi işleri de ihlaslı yapması gerektiğini bilir, neticede adi işleri de ibadete dönüşür, o adi işlerde ihlasla yapıldığı için Salih Amel listesine dahil olur.
Ama günahlardan içtinab edilmez ise şayet, sahip olunan salih amelleride alır götürür
Böyle kebair-i azîme içinde amel-i sâlihin ihlasla muvaffakıyeti pek azdır. Hem az bir amel-i sâlih, bu ağır şerait içinde çok hükmündedir.
İhlas kelimesine mukabil nefs kelimesi uyanıyor aklımda hep..
Yani nefsi azdıracak o kadar çok şey var ki etrafımızda, zaten yoldan çıkmaya çok müsait, Malik-ül Mülk olan Cenab-ı Hak (cc) kendi mahlukunu bildiği için Kur’an’da harama yaklaşmayın buyuruyor. Yani haram fiil işleme, içine girme demeden daha yaklaşma diyor. Biliyor ki yaklaşsa içine çekecek, zehirli bal misali cezb edip sonra acısıyla, cezasıyla baş başa bırakacak.
Elhasıl benim anladığım; bunca günaha bulaşmadan yaşamak, hepsinden kaçınmak zaten zorken, bir de hem kaçınıp, içine girmeyip hem de salih amel işleyebilmek (onu da ihlaslı, riyasız, menfaatsiz yapmak) hepten meşakkatli. Bu sebepten ihlaslı az bir amel batmanlarla ihlassız amele müreccahtır.
Elhamdülillah ki ferdi olarak altında ezilebileceğimiz bu gibi durumların altından şahs-ı manevi kuvveti ile zorlanmadan kalkabiliriz. Bir dil ile değil binler dille kazanç sağlayabiliriz. Yani Sahabelerdeki gibi az ameller ile çok büyük sevaplar kazanabiliriz. Dakikalarımızı, seneler hükmüne tebdil edebiliriz. "Risale-i Nur'un şakirdleri" hitabına liyakat kesbedebilirsek.