OLAY Erzurum’da geçer, Tebriz kapısından aşağı inişte bir kamyonet zorlukla durur; şoför fırlar, yerden bir taş kapıp tekerleğin önüne koyar; trafik polisi yetişir:
“Burada durulur mu?”
“Aman ağabey zaten zor durmuşum, fren tutmuyor!”
“Ne demek, frensiz araba olur mu, üstelik farlardan biri de kırık!”
“Ağabey, taş sıçradı kırdı!”
“Ulan silecekler nerede?”
“Vallahi mehellede uşaklar çalmış!”
“Ver ehliyet ruhsatını!”
“Ne ruhsatı, ağamın ehliyetini beraber kullanırıh, bende değil!”
Polisin tepesi atar, çıkarır makbuzunu, 500 lira ceza yazar...
Erzurumlu boynu bükük:
“Ağam 500 lira vermesine verelim de suçumuz ne onu anlayak!”
Kıssadan hisse...
Yediğiniz haltları unutur, sonra da “Bu da neyin cezası?” diye sorarsınız
“Burada durulur mu?”
“Aman ağabey zaten zor durmuşum, fren tutmuyor!”
“Ne demek, frensiz araba olur mu, üstelik farlardan biri de kırık!”
“Ağabey, taş sıçradı kırdı!”
“Ulan silecekler nerede?”
“Vallahi mehellede uşaklar çalmış!”
“Ver ehliyet ruhsatını!”
“Ne ruhsatı, ağamın ehliyetini beraber kullanırıh, bende değil!”
Polisin tepesi atar, çıkarır makbuzunu, 500 lira ceza yazar...
Erzurumlu boynu bükük:
“Ağam 500 lira vermesine verelim de suçumuz ne onu anlayak!”
Kıssadan hisse...
Yediğiniz haltları unutur, sonra da “Bu da neyin cezası?” diye sorarsınız