Nasıl ki bir meyvedar ağacın sahibi, o ağaçtan en ziyade ehemmiyet verdiği ve alakadarlık gösterdiği cihet ve madde, o ağacın meyveleri ve dallarının uçlarındaki semereleri ve tohumluk için o meyvelerin kalblerinde ve bizzat kalbleri olan çekirdekleridir. Ve onun maliki, aklı varsa, o dallardaki meyveleri başkalara daimi temlik edip, boş boşuna malikiyetini bozmaz. Aynen öyle de; şu kâinat denilen ağacın dalları olan unsurlar ve unsurların uçlarında bulunan ve çiçekleri ve yaprakları hükmünde olan nebatat ve hayvanat ve o yaprakların ve çiçeklerin en yukarısındaki meyveler olan insanlar ve o meyvelerin en mühim meyveleri ve semereleri ve netice-i hilkatları olan ubudiyetlerini ve şükürlerini ve bilhassa o meyvelerin cem'iyetli çekirdekleri olan kalblerini ve zahr-ı kalb denilen kuvve-i hafızalarını başka kuvvetlere hiçbir cihetle kaptırmaz ve kaptırmakla saltanat-ı rububiyetini kırmaz ve kırmakla mabudiyetini bozmaz.
(Bediüzzaman Said Nursi - 2. Şua'dan)
Lügatler
Alakadar :ilgilendirme, alakalı, ilgili
Bilhassa: özellikle
Bizzat :kendisi, kendi zatıyla
Cemiyet :topluluk, birlik, heyet
Cihet :yön, taraf
Daimi: devamlı
Ehemmiyet: önem
Hayvanat: hayvanlar
Hükmünde :benzeri, gibi
Kâinat : evren, yaratılanların hepsi
Kuvve-i hafıza :hafıza kuvveti, bellek
Mabudiyet :mabud oluş, ibadet edilmeye layık olma
Malik: sahib
Malikiyet :sahip olmak, mülkiyeti elinde bulundurmak
Meyvedar :meyve veren
Mühim :önemli, kıymetli, değerli
Nebatat: bitkiler
Netice-i hılkat : yaratılış neticesi
Saltanat-ı Rububiyet :Rablık saltanatı, idare-terbiye ve rızık veren Allah’ın hükmediciliği
Semere :meyve, verim, netice
Şua :ışık, parıltı
Şükür :Allah’a teşekkür
Temlik :mülk sahibi etmek, mülkü kazandırmak
Ubudiyet: kulluk
Unsur :madde, parça, tam olan şeyin parçaları
Zahr-ı kalb :ezber kuvveti
Ziyade : fazla, daha çok, fazlasıyla