İlim-irfan
Well-known member
Yıllardan beri işitirim: Bazı ilâhiyat fakültelerinde ve bazı imam-hatip mekteplerinde bazı öğretim görevlileri ve bazı öğretmenler derslerde talebeye Sahih-i Bahurî aleyhinde sözler ederler, bu muteber ve mukaddes kitapta mevzu hadîs bulunduğu iftirasını atarlarmış.
İslâm dünyasının yüzde doksanını oluşturan Ehl-i Sünnet camiasında Sahih-i Buharî için "Esahhü'l-kitab ba'de Kitabillah" denir. Yâni Allah'ın Kitabı Kur'ân-ı Kerîm'den sonra kitapların en doğrusu
.
İlâhiyat fakültelerinde ve imam-hatip mekteplerinde böyle hezeyanlar edilmesi doğrusu büyük bir rezalet ve skandaldır.
Hiçbir ciddî ve gerçek din âlimi, fakih, muhaddis böyle iftiralar atmaz, hezeyanlar savurmaz.
Ehl-i bid'at Buharî aleyhinde bulunmaz mı? Bulunur. Vaktiyle bir Rafizî kitabında okumuştum, "Buharî'de varsa yoksa ancak iki sahih hadîs vardır" diye yazılıydı!
Bu yalanları, bu iftiraları, bu hezeyanları kimler sarf ediyor?
Kendini allâme-i cihan zanneden bid'atçi bir ilâhiyatçı var. Bir ekip ve ekol kurmuştur. Bol keseden aykırı ictihadlar yapar, aykırı fetvalar verir. Bu hezeyanlar ondan çıkmakta, bağlıları tarafından yayılmaktadır.
Sevgili ilâhiyatçı ve imam-hatipli gençleri uyarıyorum:
1. Sahih-i Buharî'de mevzu hadîs yoktur.
2. İmamı Buharî hazretleri Sahih'ini, varyantlarıyla birlikte yüz binlerce hadîsten seçip derlemiştir.
3. Kitabına koyacağı her hadîs için istihare yaptığı rivayet olunur. (İstiharenin ille de uykuya yatarak yapılması gerekmez. Asıl istihare uyanıkken yapılır. Tafsilatı için muteber kitaplara bakınız.)
4. Buharî'nin çok muteber ve mübarek tefsirleri, şerhleri vardır.
5. İslâm Şeriatının, fıkhının ikinci temel kaynağı Sünnet'tir. Sünnet kitaplarının en güvenlisi, muteberi, doğrusu Sahih-i Buharî'dir.
6. Mezhepsizler, bid'atçiler, bazı Selefîler, reformcular, gayr-i müslim ve müslim oryantalistler, İslâm dininde yenilik ve değişiklik yapmak isteyenler, Ehl-i Sünneti yıkmak, onun yerine kendi fırkalarını hakim kılmak için Sünnete, hadîslere ve bu arada Sahih-i Buharî'ye açıkça veya sinsice saldırırlar.
7. BOP (BüyükOrtadoğu Projesi)içinde, Haçlıların ve Siyonistlerin işine gelecek yeni bir İslâm türetmek maksadıyla; Avrupalıların, Amerikalıların, İsrail'in, Hıristiyanların, Musevîlerin işlerine gelmeyen hadîslerin ayıklanması maddesi de vardır.
8. Bu işin içinde azılı Farmason, yalancı ve aldatıcı, taqiyyeci, maceraperest, aktivist, karışık adam Cemalüddin Afganî'nin hayranları ve taraftarları da vardır.
9.Buharî'ye saldıranların bir kısmı vazifelidir: Onlar fıkıhsız, Şeriatsız, muamelâtsız, ukubatsız, ahkam-ı sultaniyesiz ılımlı, light bir İslâm türetmek, dinimizi beşerî bir ideoloji ve hümanizma haline dönüştürmek istiyor.
10. Usul-i fıkıh ve usul-i hadîs ilimlerini icazetli ve ehliyetli bir üstaddan okuyanlar ve öğrenenler bilirler ki, Resuli Kibriya sall
u aleyhi ve sellem efendimizin sahih hadîsleri de bir tür vahiydir. Kur'ân-ı Mecid'te Peygamber-i zişan için "O kendi hevasından konuşmaz" buyurulmşutur.
11. Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, cumhur-i ulemâ yoluna, dinî konularda Sevad-ı Âzama bağlı olan her Müslüman Sahih-i Buharî'yi yüceltmeli, dinimizin Kur'ân'dan sonra en güvenilir kaynağı olan bu mübarek ve muazzez kitaba iftira edenlere yüz vermemelidir.
12. Buharî'de mevzu hadîs vardır hezeyanını savuran birtakım ilâhiyatçıların, imam-hatip muallimlerinin ilmî icazetleri, yani islâmî diplomaları yoktur. Onlar, geleneksel Ehl-i Sünnet öğretilerinin dışına çıkamaz. Çıkarlarsa dall ve mudil olurlar, yani sapıtmış ve saptırmış olurlar.
13. Sünnet yıkılırsa fıkıh yıkılır. Fıkıh yıkılırsa İslâm dini temellerinden dinamitlenmiş, bombalanmış olur.
14. Merhum Sultan Abdülhamid-i Sânî efendimiz zamanında "Buharî'de mevzu hadîsler vardır
." hezeyanı savrulmuş olsaydı, bunu yapan saygısız ve cür'etkâr kişi soluğu Fizan'da veya Yemen'de alırdı. Halife hazretleri, ulemâ ve fukaha, meşâyih-i kiram böyle bir iftiraya kesinlikle tepkisiz kalmazlardı.
15. 1950'li yıllarda, Ankara'nın yüksek tepelerinden birinde içkili bir sofrada: "Biz dinî hurafeleri doğrudan doğruya saldırarak yok edemedik. Bu sefer işi mihraptan halledeceğiz" denilmişti. İşte elli seneden beri bu yapılmaktadır.
Hülasa-i kelâm:
Kur'ân haktır.
Sünnet haktır.
İcmâ-i ümmet haktır.
Şeriat haktır.
Dört mezhep haktır.
Fıkıh haktır.
Sahih-i Buharî'de mevzu hadîs yoktur.
Bid'atçiler yalancıdır.
Reformcular fesatçıdır.
İslâm'da yenilik ve değişiklik olmaz.
Dinimiz mükemmel ve mükemmil dindir.
Müslümanların kendilerini islah etmeleri ve ahkam-ı islâmiyeye uydurmaları gerekmektedir.
Nasirüddin Albanî gibi icazetsiz kimseler muhaddis değil, süper bid'atçidir.
Bugün Türkiye'de müctehid seviyesinde ve tabakasında hiçbir âlim ve fakih yoktur.
İslâm'ın sahih itikadına, fıkha aykırı saçma sapan ictihadlar yapanlar müctehid değil, müctehid taslağıdır.
Reformcular, mezhepsizler, Buharî'de mevzu hadîs vardır diyenler, Ehl-iSünnet'i yıkmaya çalışanlar maalesef yüz binlerce dolarlık câizeler ve telif ücretleri ile teşvik edilip desteklenmektedir.
Kur'ân bütün insanlığa gönderilmiştir. Kur'ân'ın Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a çağırmadığı iddiası bilkülliye yalandır, yanlıştır.
Afganî, taqiyye yaparak Müslümanları aldatmıştır. İranlı olduğu halde kendisini Afgan göstermiş, Şiî olduğu halde Sünnî postuna bürünmüştür.
Onun talebesi Muhammed Abduh da Masondur, merduttur, Ehl-i Sünnet dışı fikir ve görüşleri vardır.
Reşid Rıza da bid'atçidir.
Yılın tarihin büyük din âlimleri ve fakihleri listesinin başında Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Mekke Şafiî Reisülulemâsı Zeynî Dahlan vardır.
Bütün Ehl-i Sünnet ulemâ ve fukahası Afganî'ye, Abduh'a, Reşid Rıza'ya karşıdır.
Buharî'ye, dolaylı olarak mezheplere ve fıkha, Ehl-i Sünnete saldıranlar, belli bir plan ve proje dahilinde yıkıcılık yapmaktadır.
Cadde-i Kübra-i islâmiyeyi bırakıp da Mason Afganî'nin çıkmaz sokağına girenler basiretsiz, firasetsiz, sağduyusuz kimselerdir.
(İkinci yazı)
Zenginler ve fakirler
Bir arazi konusunda zengin bir firma ile ihtilâflısınız. Siz fakirsiniz, paranız yok. Zengin firma pahalı, güçlü, dişli avukatlar tutuyor; siz, yeterli paranız olmadığı için aynı çapta ve güçte avukatlar tutamıyorsunuz.
Eşitlik yok
.
Avukatsız hak aramak neredeyse mümkün değil.
Batı hukukunda hakkını aramak için zengin olmak, güçlü, vasıflı, pahalı avukatlar tutmak gerekiyor.
Türkiye'de hak aramak çok zor, çok güç, çok pahalı bir iş.
Nazarî bakımdan vatandaşlar adalet önünde eşit ama pratikte bu eşitlik çok su götürür.
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
16/01/2010
İslâm dünyasının yüzde doksanını oluşturan Ehl-i Sünnet camiasında Sahih-i Buharî için "Esahhü'l-kitab ba'de Kitabillah" denir. Yâni Allah'ın Kitabı Kur'ân-ı Kerîm'den sonra kitapların en doğrusu
İlâhiyat fakültelerinde ve imam-hatip mekteplerinde böyle hezeyanlar edilmesi doğrusu büyük bir rezalet ve skandaldır.
Hiçbir ciddî ve gerçek din âlimi, fakih, muhaddis böyle iftiralar atmaz, hezeyanlar savurmaz.
Ehl-i bid'at Buharî aleyhinde bulunmaz mı? Bulunur. Vaktiyle bir Rafizî kitabında okumuştum, "Buharî'de varsa yoksa ancak iki sahih hadîs vardır" diye yazılıydı!
Bu yalanları, bu iftiraları, bu hezeyanları kimler sarf ediyor?
Kendini allâme-i cihan zanneden bid'atçi bir ilâhiyatçı var. Bir ekip ve ekol kurmuştur. Bol keseden aykırı ictihadlar yapar, aykırı fetvalar verir. Bu hezeyanlar ondan çıkmakta, bağlıları tarafından yayılmaktadır.
Sevgili ilâhiyatçı ve imam-hatipli gençleri uyarıyorum:
1. Sahih-i Buharî'de mevzu hadîs yoktur.
2. İmamı Buharî hazretleri Sahih'ini, varyantlarıyla birlikte yüz binlerce hadîsten seçip derlemiştir.
3. Kitabına koyacağı her hadîs için istihare yaptığı rivayet olunur. (İstiharenin ille de uykuya yatarak yapılması gerekmez. Asıl istihare uyanıkken yapılır. Tafsilatı için muteber kitaplara bakınız.)
4. Buharî'nin çok muteber ve mübarek tefsirleri, şerhleri vardır.
5. İslâm Şeriatının, fıkhının ikinci temel kaynağı Sünnet'tir. Sünnet kitaplarının en güvenlisi, muteberi, doğrusu Sahih-i Buharî'dir.
6. Mezhepsizler, bid'atçiler, bazı Selefîler, reformcular, gayr-i müslim ve müslim oryantalistler, İslâm dininde yenilik ve değişiklik yapmak isteyenler, Ehl-i Sünneti yıkmak, onun yerine kendi fırkalarını hakim kılmak için Sünnete, hadîslere ve bu arada Sahih-i Buharî'ye açıkça veya sinsice saldırırlar.
7. BOP (BüyükOrtadoğu Projesi)içinde, Haçlıların ve Siyonistlerin işine gelecek yeni bir İslâm türetmek maksadıyla; Avrupalıların, Amerikalıların, İsrail'in, Hıristiyanların, Musevîlerin işlerine gelmeyen hadîslerin ayıklanması maddesi de vardır.
8. Bu işin içinde azılı Farmason, yalancı ve aldatıcı, taqiyyeci, maceraperest, aktivist, karışık adam Cemalüddin Afganî'nin hayranları ve taraftarları da vardır.
9.Buharî'ye saldıranların bir kısmı vazifelidir: Onlar fıkıhsız, Şeriatsız, muamelâtsız, ukubatsız, ahkam-ı sultaniyesiz ılımlı, light bir İslâm türetmek, dinimizi beşerî bir ideoloji ve hümanizma haline dönüştürmek istiyor.
10. Usul-i fıkıh ve usul-i hadîs ilimlerini icazetli ve ehliyetli bir üstaddan okuyanlar ve öğrenenler bilirler ki, Resuli Kibriya sall
11. Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, cumhur-i ulemâ yoluna, dinî konularda Sevad-ı Âzama bağlı olan her Müslüman Sahih-i Buharî'yi yüceltmeli, dinimizin Kur'ân'dan sonra en güvenilir kaynağı olan bu mübarek ve muazzez kitaba iftira edenlere yüz vermemelidir.
12. Buharî'de mevzu hadîs vardır hezeyanını savuran birtakım ilâhiyatçıların, imam-hatip muallimlerinin ilmî icazetleri, yani islâmî diplomaları yoktur. Onlar, geleneksel Ehl-i Sünnet öğretilerinin dışına çıkamaz. Çıkarlarsa dall ve mudil olurlar, yani sapıtmış ve saptırmış olurlar.
13. Sünnet yıkılırsa fıkıh yıkılır. Fıkıh yıkılırsa İslâm dini temellerinden dinamitlenmiş, bombalanmış olur.
14. Merhum Sultan Abdülhamid-i Sânî efendimiz zamanında "Buharî'de mevzu hadîsler vardır
15. 1950'li yıllarda, Ankara'nın yüksek tepelerinden birinde içkili bir sofrada: "Biz dinî hurafeleri doğrudan doğruya saldırarak yok edemedik. Bu sefer işi mihraptan halledeceğiz" denilmişti. İşte elli seneden beri bu yapılmaktadır.
Hülasa-i kelâm:
Kur'ân haktır.
Sünnet haktır.
İcmâ-i ümmet haktır.
Şeriat haktır.
Dört mezhep haktır.
Fıkıh haktır.
Sahih-i Buharî'de mevzu hadîs yoktur.
Bid'atçiler yalancıdır.
Reformcular fesatçıdır.
İslâm'da yenilik ve değişiklik olmaz.
Dinimiz mükemmel ve mükemmil dindir.
Müslümanların kendilerini islah etmeleri ve ahkam-ı islâmiyeye uydurmaları gerekmektedir.
Nasirüddin Albanî gibi icazetsiz kimseler muhaddis değil, süper bid'atçidir.
Bugün Türkiye'de müctehid seviyesinde ve tabakasında hiçbir âlim ve fakih yoktur.
İslâm'ın sahih itikadına, fıkha aykırı saçma sapan ictihadlar yapanlar müctehid değil, müctehid taslağıdır.
Reformcular, mezhepsizler, Buharî'de mevzu hadîs vardır diyenler, Ehl-iSünnet'i yıkmaya çalışanlar maalesef yüz binlerce dolarlık câizeler ve telif ücretleri ile teşvik edilip desteklenmektedir.
Kur'ân bütün insanlığa gönderilmiştir. Kur'ân'ın Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a çağırmadığı iddiası bilkülliye yalandır, yanlıştır.
Afganî, taqiyye yaparak Müslümanları aldatmıştır. İranlı olduğu halde kendisini Afgan göstermiş, Şiî olduğu halde Sünnî postuna bürünmüştür.
Onun talebesi Muhammed Abduh da Masondur, merduttur, Ehl-i Sünnet dışı fikir ve görüşleri vardır.
Reşid Rıza da bid'atçidir.
Yılın tarihin büyük din âlimleri ve fakihleri listesinin başında Şeyhülislâm Mustafa Sabri, Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Mekke Şafiî Reisülulemâsı Zeynî Dahlan vardır.
Bütün Ehl-i Sünnet ulemâ ve fukahası Afganî'ye, Abduh'a, Reşid Rıza'ya karşıdır.
Buharî'ye, dolaylı olarak mezheplere ve fıkha, Ehl-i Sünnete saldıranlar, belli bir plan ve proje dahilinde yıkıcılık yapmaktadır.
Cadde-i Kübra-i islâmiyeyi bırakıp da Mason Afganî'nin çıkmaz sokağına girenler basiretsiz, firasetsiz, sağduyusuz kimselerdir.
(İkinci yazı)
Zenginler ve fakirler
Bir arazi konusunda zengin bir firma ile ihtilâflısınız. Siz fakirsiniz, paranız yok. Zengin firma pahalı, güçlü, dişli avukatlar tutuyor; siz, yeterli paranız olmadığı için aynı çapta ve güçte avukatlar tutamıyorsunuz.
Eşitlik yok
Avukatsız hak aramak neredeyse mümkün değil.
Batı hukukunda hakkını aramak için zengin olmak, güçlü, vasıflı, pahalı avukatlar tutmak gerekiyor.
Türkiye'de hak aramak çok zor, çok güç, çok pahalı bir iş.
Nazarî bakımdan vatandaşlar adalet önünde eşit ama pratikte bu eşitlik çok su götürür.
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
16/01/2010