İlim-irfan
Well-known member
Kendine, evladına ve yakınlarına ve borçlarını ödemeye lâzım olacak kadar helal kazanmak farzdır. Bunun için çalışan sevap kazanır. Özürsüz terk eden azâb görür. Borç ödemek farzdır. Özürsüz geciktirmek haramdır, uykuda bile günah yazılır. Hadis-i şerifte, “Beş vakit namazı kıldıktan sonra, çalışıp helâl kazanmak, her Müslümana farzdır” buyuruldu.
Peygamberlerin hepsi, çalışıp kazanmışlardır. Çalışmayıp, câmide oturarak, Allaha tevekkül ediyorum diyenler, bu çalışmayı terk ettiği için, günah işlemektedir. Sâlih değil, fâsıktır. Bunların kalbi, Allahü teâlâya değil, kulların mallarına bağlıdır.
Önce sebebe yapışmak, sonra bu sebebin te’sîrini Allahü teâlâdan beklemek emrolundu. Muhtaç olduğu malı kazandıktan sonra, fazla çalışmayıp, ibâdet etmek câizdir. İhtiyaçtan fazla çalışıp, hayra, hasenâta sarf etmek de çok güzeldir. Nâfile ibâdetlerden daha sevaptır. Hadis-i şerifte, “İnsanların iyisi, insanlara faydası olanlardır” buyuruldu. Öğünmek için, kibirlenmek için, ihtiyaçtan fazla kazanmak haramdır.
Aile efradının nafakalarını ve borçlarını ödemek için çalışıp, helâl kazanmak, nâfile ibâdetleri yapmaktan kat kat daha sevaptır. Hadis-i şerifte, “Eshâbım için fakirlik saadettir. Âhir zamandaki ümmetim için, zenginlik saadettir” buyuruldu.
İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel’den sordular ki: “Her gün sabahtan akşama kadar câmide ibâdet edip Allahü teâlâ, ‘benim rızkımı nereden olsa gönderir’ diyen bir kimse nasıl bir adamdır?” Cevabında buyurdu ki: “Bu kimse câhildir. İslâmiyetten haberi yoktur. Çünkü, Resûlullah buyurdu ki: “Allahü teâlâ benim rızkımı, süngümün ucuna koymuştur”. Yâni rızkım, İslâm dînine ve Müslümanlara saldıran kâfirlerle harp etmekle gelmektedir.
Büyüklerden birine sordular ki: “Özü sözü doğru olan tüccâr mı, yoksa geceleri namaz kılan, gündüzleri oruç tutan âbid mi yüksektir?” Buyurdu ki: “Emîn olan tüccâr daha kıymetlidir. Çünkü, şeytanla her saat cihâd etmektedir. Şeytan, alışta, verişte, tartmada onu aldatmaya uğraşmakta, o ise Allahü teâlânın emrini, rızasını gözetmektedir.”
Hikmetler
Mehmet Oruç
13/12/2009 - Türkiye Gazetesi
Peygamberlerin hepsi, çalışıp kazanmışlardır. Çalışmayıp, câmide oturarak, Allaha tevekkül ediyorum diyenler, bu çalışmayı terk ettiği için, günah işlemektedir. Sâlih değil, fâsıktır. Bunların kalbi, Allahü teâlâya değil, kulların mallarına bağlıdır.
Önce sebebe yapışmak, sonra bu sebebin te’sîrini Allahü teâlâdan beklemek emrolundu. Muhtaç olduğu malı kazandıktan sonra, fazla çalışmayıp, ibâdet etmek câizdir. İhtiyaçtan fazla çalışıp, hayra, hasenâta sarf etmek de çok güzeldir. Nâfile ibâdetlerden daha sevaptır. Hadis-i şerifte, “İnsanların iyisi, insanlara faydası olanlardır” buyuruldu. Öğünmek için, kibirlenmek için, ihtiyaçtan fazla kazanmak haramdır.
Aile efradının nafakalarını ve borçlarını ödemek için çalışıp, helâl kazanmak, nâfile ibâdetleri yapmaktan kat kat daha sevaptır. Hadis-i şerifte, “Eshâbım için fakirlik saadettir. Âhir zamandaki ümmetim için, zenginlik saadettir” buyuruldu.
İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel’den sordular ki: “Her gün sabahtan akşama kadar câmide ibâdet edip Allahü teâlâ, ‘benim rızkımı nereden olsa gönderir’ diyen bir kimse nasıl bir adamdır?” Cevabında buyurdu ki: “Bu kimse câhildir. İslâmiyetten haberi yoktur. Çünkü, Resûlullah buyurdu ki: “Allahü teâlâ benim rızkımı, süngümün ucuna koymuştur”. Yâni rızkım, İslâm dînine ve Müslümanlara saldıran kâfirlerle harp etmekle gelmektedir.
Büyüklerden birine sordular ki: “Özü sözü doğru olan tüccâr mı, yoksa geceleri namaz kılan, gündüzleri oruç tutan âbid mi yüksektir?” Buyurdu ki: “Emîn olan tüccâr daha kıymetlidir. Çünkü, şeytanla her saat cihâd etmektedir. Şeytan, alışta, verişte, tartmada onu aldatmaya uğraşmakta, o ise Allahü teâlânın emrini, rızasını gözetmektedir.”
Hikmetler
Mehmet Oruç
13/12/2009 - Türkiye Gazetesi