[CODE][/CODE]
Ve aleyküm selam uzun zamandır giremiyordum
yeni gördüm geç oldu kardeşim hakkınızı helal edin inşl...
Zübeyir Abi'nin Hayatını anlatan kitaplar
Gazeteci-yazar Ahmet Özer tarafından Bediüzzaman'ın talebeleriyle ilgili olarak "Kırklar Serisi" adı altında Nisan 2006'da yayınlanan "Bir İman Abidesi Zübeyir Gündüzalp" adlı kitap onun hayatını, Üstad'la olan hatıralarını ve mahkemelerdeki müdafaalarını geniş bir şekilde ele alıyor. Bu dava insanının hayatını, Üstad'a yazdığı mektuplarını, Üstad'la olan hatıralarını, Üstad'ın onun hakkındaki ifadelerini, konferanslarını, müdafaalarını, hatıralarda nasıl anlatıldığını ve ona dair daha pek çok şeyi bu kitapta bulabilirsiniz. Ahmed Özer, Zübeyir Gündüzalp'in vefat haberini aldığındaki hislerini şöyle anlatıyor: "Zübeyir Ağabey 2 Nisan 1971'de Hakk'a yürüdüğünde, o acı haberi gözyaşları içinde Hocaefendi bana haber vermişti. Onun vefatını söylediği an duyduğu inkisarı bugün aynı acıyla ruhumda duyar ve gözümde canlandırırım. "Göçtü artık, gelmez geriye..." demişti. Baktım, gözleri yaşlarla dolmuş ağlıyordu…"
Nur'un Büyük Kumandanı: Zübeyir Gündüzalp - İhsan Atasoy

REKLAM VİDEOSU
BASINDAN
Zübeyir Gündüzalp için çok şey söylenebilir: " Bediüzzaman"ın baş hizmetkarı. " Bediüzzaman"ın sır katibi. " Bediüzzaman"ın havarisi. " Bediüzzaman"ın "Kainata değişmem" dediği talebesi. " Mücedid-i Azam"ın veziri. " Bin talebe yerine kabul ettiği. " Bediüzzaman"dan hasiyet taşıyan şahsiyet. " Ahiretini de feda eden adam. " Hep sefer halinde kurmay bir kumandan. " Bir muhabbet fedaisi. " Davasının kara sevdalısı. " Çileler harmanında yoğrulan ruh. " Şaşmaz bir feraset, yanılmaz bir deha. " Her an huzurda bir insan-ı kamil, bir veliyy-i azam. " Sıddıkıyet makamının izdüşümü. " Feragat ve fedakarlığın azam mahzarı. " İhlas ve istiğnada eşsiz bir numune. " Hizmet gemisini selamete çıkaran kaptan" Bu kitabı okudukça, mübalağasız, bütün bu saydığımız ve daha sayamadığımız pek çok faziletle donatılmış bu büyük şahsiyetle karşı karşıya
Zübeyir Abi - Necmettin Şahiner

Zübeyir Gündüzalp, fazilet levhalarıyla dolu bir hayat yaşamıştı. Bir irfan abidesiydi. Fedakarlığın doruk noktasındaydı. Kur`an`a ve imana hizmet için evlenip çoluk çocuğa karışmaya zaman ve imkan bulamamıştı. Cesur ve kahramandı. Kur`an`ın ebedi gerçeklerini okuduğu için atıldığı zindanlarda, saatlerce kendisine zulmeden, dayaklar atarak falakaya yatıran gardiyanları hayretten hayrete düşürmüş, onlar vurdukça, o, "Vur, vur!..." diye haykırmıştı. 1960`lı yılların sonlarında, bir Müslüman yazar, gazetesinde, "Şimdi hiç İslam kahramanı kalmadı" diye üzüntüsünü ve bundan duyduğu ıstırabı dile getirmişti. Bu yazıyı okuyan Zübeyir Abi, hiddetlenmiş, celadet ve kahramanlık içinde, "Ben varım!" diye şimşekler gibi gürlemişti. Kendini bütün varlığıyla, Üstada ve Nur`a feda etmişti. Bu bağlılığından dolayı müstear olarak "Sıddık" ismini kullanırdı. Bu sadakatin bir nişanesi olarak da şöyle bir kartvizit bastırmıştı: "Ya Üstadım Bediüzzaman! Anam, babam, tatlı canım, her şeyim Nur`a feda olsun. Zübeyir."