HaberRss
Haber Robotu
Soru
Cenab-ı hakkın bütün isimleri bir melekte, bir hücrede ya da bir dağda tecelli ediyor. Fakat istidatlarına göre bir isim galip, diğer isimler ona tabi midir? Mesela melekte Şafi, Settar, Gaffar ya da cansız bir dağda da Hayy ismi tecelli ediyor.
Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Bir orkestrada sesi ve melodisi bir birinden farklı yüz kadar enstrüman vardır. Bunlar topluca ve beraberce bir sanat icra edecekler. Bu enstrümanlardan birisi diğerlerini bastırıp sadece kendi sesini icra edip duyursa, hem o sanat icra edilmemiş olur, hem de diğer enstrümanlara haksızlık olur. Hem de izleyiciler diğer enstrümanlardan mahrum kalır. Bu sebeple orkestra şefi devreye girerek her enstrümanın nerede ne çalacağını ayarlar ve hepsine izhar ve ilan hakkı verir. Bu tarzla hem sanat icra edilmiş olur, hem bütün enstrümanlar mana ve sesini duyururlar hem de izleyicilere güzel ve keyifli bir musiki ziyafeti verilmiş olur.
Bu misaldeki gibi Allah’ın her bir ismi mana ve hüküm bakımından bir enstrüman gibidir ve hepsi mana ve hükmünü icra ve ilan etmek istiyor. Şayet bu isimler mutlak manada tecelli ve istila etmiş olsa idi, diğer isim ve sıfatlara yer açılmaz ve onlar manalarını gösteremezdiler. Bu sebeple Allah’ın sonsuz irade sıfatı bir orkestra şefi gibi devreye girip, her ismin tecelli sahalarını kayıt ve sınır altına alıyor ki, hem o isimler tecelli etsin, hem sanat-ı İlahi ilan edilsin, hem de seyircileri olan şuur sahibi varlıklar bütün isim ve sıfatları keyifle tanıyıp izlesinler. Mesela Rahim ismi mutlak ve istila tarzında tecelli etse idi, hastalık ve musibetler yol bulup bize bulaşamaz, Şafi ismi de kendini izhar ve ilan edemezdi. Bu yüzden Şafi ismi kendini izhar ve ilan etmek için hastalıklar ve musibetler dairesini iktiza edip istiyor.
İsimlerin ayrı ayrı birer ayna istemesi tamamen kendi mana ve hükümlerini o aynada icra edip ilan etmek istemesindendir. Allah’ın her bir isminin kainat sahnesinde tecelli daireleri ve perdeleri vardır. Bu daire ve perdelerde bir isim hakim ve galiptir, diğer isimler ise bu ismin emrinde ve gölgesinde hizmet ve tecelli ederler.
Mesela sema bir daire ve perdedir. Bu dairede ve perdede hakim isim Allah’ın Celal ismidir. Dev galaksilerin sapan taşı gibi çevrilmesi ve zerrece yörüngesinden sapmaması Allah’ın sonsuz azamet ve kibriyasını muhtevi olan Celal ismini kör olana bile gösterir. Bu sema dairesinde ve perdesinde diğer isimler Celal isminin komutasında ve gölgesinde tecelli ederler.
Yine bir çiçeğe nazar ettiğimiz zaman, oradaki ince sanatlar ve güzel kokular ve estetik işlemeler Allah’ın Cemal isminin manasını zahiren ve galiben gösterir. Bu çiçek dairesinde de Allah’ın Cemal ismi hakimdir, diğer isimler bu ismin komutasında ve gölgesinde işlerler.
Yani tecelli dairelerinin tanzim edilişinde esas konu, isimlerin kendi hüküm ve manasını icra etmek istemesidir diyebiliriz. Kabiliyetlerin farkı ve muhtelif olmasında da bu mana esastır. Yani Allah bu aynaları yaratırken, isimlerin manasını gösterip ilan etmeyi murat ediyor. Bir dairede bir çok ismin hafi ve belirsiz durması ve anlamak için dikkat istemesi diğer galip ismin mana ve hükmüne hizmet etmek içindir. İnkişaf etmemiş tabirini kullanmak yerine, perdeleme önceliği demek daha uygun olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör
Cenab-ı hakkın bütün isimleri bir melekte, bir hücrede ya da bir dağda tecelli ediyor. Fakat istidatlarına göre bir isim galip, diğer isimler ona tabi midir? Mesela melekte Şafi, Settar, Gaffar ya da cansız bir dağda da Hayy ismi tecelli ediyor.
Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Bir orkestrada sesi ve melodisi bir birinden farklı yüz kadar enstrüman vardır. Bunlar topluca ve beraberce bir sanat icra edecekler. Bu enstrümanlardan birisi diğerlerini bastırıp sadece kendi sesini icra edip duyursa, hem o sanat icra edilmemiş olur, hem de diğer enstrümanlara haksızlık olur. Hem de izleyiciler diğer enstrümanlardan mahrum kalır. Bu sebeple orkestra şefi devreye girerek her enstrümanın nerede ne çalacağını ayarlar ve hepsine izhar ve ilan hakkı verir. Bu tarzla hem sanat icra edilmiş olur, hem bütün enstrümanlar mana ve sesini duyururlar hem de izleyicilere güzel ve keyifli bir musiki ziyafeti verilmiş olur.
Bu misaldeki gibi Allah’ın her bir ismi mana ve hüküm bakımından bir enstrüman gibidir ve hepsi mana ve hükmünü icra ve ilan etmek istiyor. Şayet bu isimler mutlak manada tecelli ve istila etmiş olsa idi, diğer isim ve sıfatlara yer açılmaz ve onlar manalarını gösteremezdiler. Bu sebeple Allah’ın sonsuz irade sıfatı bir orkestra şefi gibi devreye girip, her ismin tecelli sahalarını kayıt ve sınır altına alıyor ki, hem o isimler tecelli etsin, hem sanat-ı İlahi ilan edilsin, hem de seyircileri olan şuur sahibi varlıklar bütün isim ve sıfatları keyifle tanıyıp izlesinler. Mesela Rahim ismi mutlak ve istila tarzında tecelli etse idi, hastalık ve musibetler yol bulup bize bulaşamaz, Şafi ismi de kendini izhar ve ilan edemezdi. Bu yüzden Şafi ismi kendini izhar ve ilan etmek için hastalıklar ve musibetler dairesini iktiza edip istiyor.
İsimlerin ayrı ayrı birer ayna istemesi tamamen kendi mana ve hükümlerini o aynada icra edip ilan etmek istemesindendir. Allah’ın her bir isminin kainat sahnesinde tecelli daireleri ve perdeleri vardır. Bu daire ve perdelerde bir isim hakim ve galiptir, diğer isimler ise bu ismin emrinde ve gölgesinde hizmet ve tecelli ederler.
Mesela sema bir daire ve perdedir. Bu dairede ve perdede hakim isim Allah’ın Celal ismidir. Dev galaksilerin sapan taşı gibi çevrilmesi ve zerrece yörüngesinden sapmaması Allah’ın sonsuz azamet ve kibriyasını muhtevi olan Celal ismini kör olana bile gösterir. Bu sema dairesinde ve perdesinde diğer isimler Celal isminin komutasında ve gölgesinde tecelli ederler.
Yine bir çiçeğe nazar ettiğimiz zaman, oradaki ince sanatlar ve güzel kokular ve estetik işlemeler Allah’ın Cemal isminin manasını zahiren ve galiben gösterir. Bu çiçek dairesinde de Allah’ın Cemal ismi hakimdir, diğer isimler bu ismin komutasında ve gölgesinde işlerler.
Yani tecelli dairelerinin tanzim edilişinde esas konu, isimlerin kendi hüküm ve manasını icra etmek istemesidir diyebiliriz. Kabiliyetlerin farkı ve muhtelif olmasında da bu mana esastır. Yani Allah bu aynaları yaratırken, isimlerin manasını gösterip ilan etmeyi murat ediyor. Bir dairede bir çok ismin hafi ve belirsiz durması ve anlamak için dikkat istemesi diğer galip ismin mana ve hükmüne hizmet etmek içindir. İnkişaf etmemiş tabirini kullanmak yerine, perdeleme önceliği demek daha uygun olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör