Dünyaya karışmak arzusu bizde bulunsaydı, böyle sinek vızıltısı gibi değil, top güllesi gibi ses ve patlak verecekti.
Yeknesak istirahat döşeğindeki hayat, hayr-ı mahz olan vücuddan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır ve ona gider.
Nasıl, şükür, nimeti ziyadeleştiriyor; öyle de şekva, musîbeti ziyadeleştirir
Hizmette hâlisen çalışanlara fütur geldiği vakit, şefkatli bir tokat yerler, intibaha gelerek yine o hizmete girerler.
Hayat-ı dîniye, hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-ı fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen: Muhkemât-ı Kur'aniyenin mizanlariyle ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a'mâl ve hâtıratını tart ve Kur'anı ve Sünnet-i Seniyyeyi daima rehber yap
Ben kendim mükerreren müşahede etmişim ki: Yüzde on ehl-i fesad yüzde doksan ehl-i salâhı mağlûb ediyordu. Hayretle merak ettim. Tedkik ederek kat'iyyen anladım ki: O galebe kuvvetten, kudretten gelmiyor, belki fesaddan ve alçaklıktan ve tahripden ve ehl-i hakkın ihtilâfından istifade etmesinden ve içlerine ihtilâf atmaktan ve zaîf damarları tutmaktan ve aşılamaktan ve hissiyat-ı nefsaniyeyi ve ağraz-ı şahsiyeyi tahrik etmekten ve insanın mahiyetinde muzır mâdenler hükmünde bulunan fena istidâdları işlettirmekten ve şan ve şeref namiyle riyakârane nefsin fir'avniyetini okşamaktan ve vicdansızca tahribatlarından herkes korkmasından geliyor. Ve o misillü şeytanî desiseler vasıtasiyle muvakkaten ehl-i hakka galebe ede