İlim-irfan
Well-known member
İbâdet deyince ilk akla gelen de şüphesiz namazdır. Günde beş vakit olarak farz oluşu sebebiyle de en çok edâ edilen ibâdettir. Mü'mine günde beş kere Rabbinin huzuruna durma, gönlünü temizleme, manevîyatla doldurma imkânı verir. Allah Rasûlü'nden (sav) namazın sağladığı gönül temizliğiyle ilgili olarak şöyle bir hadis gelir:
"Sizden birisinin kapısının önünde akıp giden bir nehir olsa, o kişi de bu nehirde günde beş defa yıkansa, üzerinde herhangi bir kir kalır mı?
"Kalmaz," dediler.
"Namaz da bunun gibidir. Allah onunla hataları siler, yok eder." [1]
Hem Sahih-i Buharî'de, hem de Sahih-i Müslim'de yer alan bu rivâyet Ebu Hureyre'den gelir. Müslim'in, Câbir İbn Abdullah'tan(ra) naklettiği bir rivâyet, aynı mânâyı biraz değişik lafızla vurgular: "Beş vakit namaz, sizden birisinin kapısının önünden akan ve o insanın her gün içinde beş kere yıkandığı gür ve berrak bir nehre benzer." [2]
Namaz, müminin miracıdır
O, sadece hataları temizlemez, insanı da yüceltir, ona iman safiyeti verir, duygularını berraklaştırır, ahlâkını güzelleştirir, çirkinliklere düşmesine engel olur. Zikr-i Hakîm'de şöyle buyrulur: "Kitaptan sana vahyedileni oku. Namazı hakkıyla edâ et. Şüphesiz namaz, fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı zikr ne büyüktür. Allah yaptıklarınızı her yönüyle bilir." [Ankebût Sûresi, 29/ 45] Namaz iman nûru ile dalalet karanlığı arasındaki perdedir. [3] Namaz mü'minin mirâcıdır.
Çocukların namazı
Elbette ki ibadetler ve namazla ilgili söylenecek çok söz var. Hatırlatmaya vesile olur ümidiyle bu kadarla yetinerek çocukların ibadete yönelişine dönüyoruz: Onlar küçük yaşlardan itibaren anne ve babalarını, kendileriyle birlikte olduğu diğer büyüklerini namaz kılarken gördükçe heves edecekler, onları taklit etmeye çalışacaklar, onlar gibi rükûya, secdeye gideceklerdir. "Allahu Ekber!" diyecekler, belki de Allah Rasûlü'nde olduğu gibi namaz kılanın sırtına çıkmaya çalışacaklar, bacaklarının arasından geçeceklerdir. Böylece namazla tanışacaklar, onu benimseyecekler, onu büyüklüğün, büyümenin bir alâmeti sayacaklar, giderek şuuruna ereceklerdir.
"Namazlardan bir kısmını evinizde kılınız"
Hikmet sebeplerinden birisi de bu olsa gerektir ki Allah Rasûlü (sav): "Namazlarınızdan bir kısmını evinizde kılınız. Onları kabirlere çevirmeyiniz" [4] buyuruyor. Burada "namazlarınız" buyrulurken kastedilen sünnet ve diğer nafile namazlardır. Farz namazın cemaatle kılınmasının fazîletinde şüphe yoktur. Allah Rasûlü (sav) nafile namazların evde kılınmasını tavsiye ediyor ve mü'minlerin yuvalarının bu namazlarla canlılık kazanacağına, aydınlanacağına dikkat çekiyor. Câbir'den(ra) gelen bir hadis-i şerifte bu daha açık olarak dile getirilir: "Sizden biri, camide namazını kıldıktan sonra, namazından bazılarını da evinin nasibi olarak ayırsın. Allah bu namaz sebebiyle evinde hayırlar lutfeder." [5]
Çocukları namaza teşvik ediniz
Allah Rasûlü'nün (sav) bir başka irşadına kulak veriyoruz: "İçinde Allah'ın anıldığı bir ev ile Allah'ın anılmadığı bir ev arasındaki fark, ölü ile canlı arasındaki fark gibidir." [6] Bu hadis-i şeriflerin muradı izaha ihtiyaç duyurmayacak kadar açıktır. Anlayan, anlamak isteyenler için evlerimizle ilgili çok şey ifade ederler.
Çocuklar böyle bir atmosferin içinde yetişmeli, anne ve babasını, büyüklerini namaz kılarken görmelidirler. İbadet duygularını büyüklerinde hissetmelidirler. Böyle bir ev içinde yetişen küçük çocuklara zaman zaman; "Haydi yavrum! Gel abdest alalım. Gel sen de bizimle namaz kıl," denerek çeşitli vesîleler ve usluplarla namaza alıştırılmaya başlamalarında elbette ki fayda vardır.
Namaz, çocuğa ne zaman emredilmeli?
Temyiz yaşına gelen bir çocuk her geçen gün ibadetin, namazın ne demek olduğunu daha iyi kavrayacak, o da büyükleri gibi Rabbine secde edecektir. Temyiz çağının da kendine göre basamakları vardır. Yedi yaşına gelen bir çocuk artık öğrenme, kavrama yaşına gelmiştir. Allah Rasûlü bu yaştaki bir çocuğa artık namaz kılmasının emredilmesini istiyor. Şüphesiz her zaman olduğu gibi bu yaştaki bir çocuğa da, daha çok sevdirme ve teşvik yolu kullanarak namaz öğretilmeye başlanmalıdır. Çünkü bu devrede çocuğun bilgi edinme, öğrenme kabiliyeti hızla gelişir. Çevresindeki eşyanın farklı özelliklerini keşfeder, kavrar, onları farklı özelliklere göre sınıflandırabilir ve dahasını merak eder. Birçok şeyin aslını, sebebini daha şuurlu bir şekilde araştırır hale gelir, öğrenmeye çalışır. Merakını çeken şeylere karşı daha fazla ilgisini yoğunlaştırır. Dolayısıyla çocuğun bu gelişme seyri iyi takip edilmeli ve eğitim, öğretim açısından da iyi değerlendirilmelidir.
Yavrularımızda güzel hasletlerin filizlenip gelişmesi, yetişmesi için gereken tohumlar da daha çok bu devrede atılır, şahsiyeti gelişir ve temel oluşmaya başlar. Gönüllerine bu hasletlerin sevgisi yerleştirilir ve filizlenip kök salması için beslenir, korunur, kollanır
.
Yavrularımızı namaza alıştırmak ve ibadetlerinin devamlılığını sağlamak, onlara ancak ve ancak Rahman'a kulluk edilebileceği şuuru vereceği gibi, zamanın akışıyla namaz vakitlerinin tekrar edişi, namaz kılmak için abdestin tekrarlanışı sebebiyle devam ve istikrar, bedenî ve manevî temizlik şuuru da verecektir. İradesini güçlendirecek, üşenme duygusuna irade ve azmin galibiyetini sağlayacaktır. Onu harekete geçiren duygularıyla beraber bedenini de hareketlendiren ve bunun Allah rızası için olduğu duygusunu gönlüne yerleştiren bir güç kaynağı olacaktır.
Lokman Hakîm'in oğluna tavsiyesi!
Bu sebeple namaz çocuk eğitiminde en çok üzerinde titrenilmesi gereken ibadet olmalıdır
.
Lokman Hakîm'in oğluna yaptığı şu tavsiyelere dikkat ediniz: "Yavrum! Namaz kıl! İyiliği emret, yeryüzüne iyilik ve hayrın hâkim olması, yayılması ve istikrar bulması için gayret, kötülüğün engellenmesi için de mücâdele et. Başına geleceklere karşı da sabırlı ol, kendini sıkıntılara katlanmaya hazırla. Şüphesiz bunlar hak dâvâyı omuzlayan ve onun için gayret edenlerin uğruna fedakârlıklar sergilemeleri, acı ve sıkıntıları göğüslemeleri gereken işlerdendir." (Lokmân - 31/ 17)
Notlar
[1] Sahih-i Buharî, Mevâkîtü's-Salât (4/ 157), Sahih-i Müslim, Mesâcid (1/ 462-463 Hadis No: 667)
[2] Sahih-i Müslim, Mesâcid (1/ 463, Hdis No: 668)
[3] Bak. Sahih-i Buharî, Bedü'l-Halk (12/ 271-272) ve Fedâil (14/ 5-6) Sahih-i Müslim, İman ( 1/ 146-147, Hadis No. 162), Sünen-i Tirmizî, İman (5/ 13)
[4] Hadis Abdullah İbn Ömer'den rivâyet edilen ve müttefekun aleyh olan bir hadistir. Sahih-i Buhârî, Salât (3/ 447), Sahih-i Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn (1/ 538-539, Hadis No: 777)
[5] Sahih-i Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn ( 1/ 539, Hadis No: 778)
[6] Sahih-i Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn ( 1/ 539, Hadis No: 779)
Şerafeddin Kalay - Milli Gazete
12/12/20009
"Sizden birisinin kapısının önünde akıp giden bir nehir olsa, o kişi de bu nehirde günde beş defa yıkansa, üzerinde herhangi bir kir kalır mı?
"Kalmaz," dediler.
"Namaz da bunun gibidir. Allah onunla hataları siler, yok eder." [1]
Hem Sahih-i Buharî'de, hem de Sahih-i Müslim'de yer alan bu rivâyet Ebu Hureyre'den gelir. Müslim'in, Câbir İbn Abdullah'tan(ra) naklettiği bir rivâyet, aynı mânâyı biraz değişik lafızla vurgular: "Beş vakit namaz, sizden birisinin kapısının önünden akan ve o insanın her gün içinde beş kere yıkandığı gür ve berrak bir nehre benzer." [2]
Namaz, müminin miracıdır
O, sadece hataları temizlemez, insanı da yüceltir, ona iman safiyeti verir, duygularını berraklaştırır, ahlâkını güzelleştirir, çirkinliklere düşmesine engel olur. Zikr-i Hakîm'de şöyle buyrulur: "Kitaptan sana vahyedileni oku. Namazı hakkıyla edâ et. Şüphesiz namaz, fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı zikr ne büyüktür. Allah yaptıklarınızı her yönüyle bilir." [Ankebût Sûresi, 29/ 45] Namaz iman nûru ile dalalet karanlığı arasındaki perdedir. [3] Namaz mü'minin mirâcıdır.
Çocukların namazı
Elbette ki ibadetler ve namazla ilgili söylenecek çok söz var. Hatırlatmaya vesile olur ümidiyle bu kadarla yetinerek çocukların ibadete yönelişine dönüyoruz: Onlar küçük yaşlardan itibaren anne ve babalarını, kendileriyle birlikte olduğu diğer büyüklerini namaz kılarken gördükçe heves edecekler, onları taklit etmeye çalışacaklar, onlar gibi rükûya, secdeye gideceklerdir. "Allahu Ekber!" diyecekler, belki de Allah Rasûlü'nde olduğu gibi namaz kılanın sırtına çıkmaya çalışacaklar, bacaklarının arasından geçeceklerdir. Böylece namazla tanışacaklar, onu benimseyecekler, onu büyüklüğün, büyümenin bir alâmeti sayacaklar, giderek şuuruna ereceklerdir.
"Namazlardan bir kısmını evinizde kılınız"
Hikmet sebeplerinden birisi de bu olsa gerektir ki Allah Rasûlü (sav): "Namazlarınızdan bir kısmını evinizde kılınız. Onları kabirlere çevirmeyiniz" [4] buyuruyor. Burada "namazlarınız" buyrulurken kastedilen sünnet ve diğer nafile namazlardır. Farz namazın cemaatle kılınmasının fazîletinde şüphe yoktur. Allah Rasûlü (sav) nafile namazların evde kılınmasını tavsiye ediyor ve mü'minlerin yuvalarının bu namazlarla canlılık kazanacağına, aydınlanacağına dikkat çekiyor. Câbir'den(ra) gelen bir hadis-i şerifte bu daha açık olarak dile getirilir: "Sizden biri, camide namazını kıldıktan sonra, namazından bazılarını da evinin nasibi olarak ayırsın. Allah bu namaz sebebiyle evinde hayırlar lutfeder." [5]
Çocukları namaza teşvik ediniz
Allah Rasûlü'nün (sav) bir başka irşadına kulak veriyoruz: "İçinde Allah'ın anıldığı bir ev ile Allah'ın anılmadığı bir ev arasındaki fark, ölü ile canlı arasındaki fark gibidir." [6] Bu hadis-i şeriflerin muradı izaha ihtiyaç duyurmayacak kadar açıktır. Anlayan, anlamak isteyenler için evlerimizle ilgili çok şey ifade ederler.
Çocuklar böyle bir atmosferin içinde yetişmeli, anne ve babasını, büyüklerini namaz kılarken görmelidirler. İbadet duygularını büyüklerinde hissetmelidirler. Böyle bir ev içinde yetişen küçük çocuklara zaman zaman; "Haydi yavrum! Gel abdest alalım. Gel sen de bizimle namaz kıl," denerek çeşitli vesîleler ve usluplarla namaza alıştırılmaya başlamalarında elbette ki fayda vardır.
Namaz, çocuğa ne zaman emredilmeli?
Temyiz yaşına gelen bir çocuk her geçen gün ibadetin, namazın ne demek olduğunu daha iyi kavrayacak, o da büyükleri gibi Rabbine secde edecektir. Temyiz çağının da kendine göre basamakları vardır. Yedi yaşına gelen bir çocuk artık öğrenme, kavrama yaşına gelmiştir. Allah Rasûlü bu yaştaki bir çocuğa artık namaz kılmasının emredilmesini istiyor. Şüphesiz her zaman olduğu gibi bu yaştaki bir çocuğa da, daha çok sevdirme ve teşvik yolu kullanarak namaz öğretilmeye başlanmalıdır. Çünkü bu devrede çocuğun bilgi edinme, öğrenme kabiliyeti hızla gelişir. Çevresindeki eşyanın farklı özelliklerini keşfeder, kavrar, onları farklı özelliklere göre sınıflandırabilir ve dahasını merak eder. Birçok şeyin aslını, sebebini daha şuurlu bir şekilde araştırır hale gelir, öğrenmeye çalışır. Merakını çeken şeylere karşı daha fazla ilgisini yoğunlaştırır. Dolayısıyla çocuğun bu gelişme seyri iyi takip edilmeli ve eğitim, öğretim açısından da iyi değerlendirilmelidir.
Yavrularımızda güzel hasletlerin filizlenip gelişmesi, yetişmesi için gereken tohumlar da daha çok bu devrede atılır, şahsiyeti gelişir ve temel oluşmaya başlar. Gönüllerine bu hasletlerin sevgisi yerleştirilir ve filizlenip kök salması için beslenir, korunur, kollanır
Yavrularımızı namaza alıştırmak ve ibadetlerinin devamlılığını sağlamak, onlara ancak ve ancak Rahman'a kulluk edilebileceği şuuru vereceği gibi, zamanın akışıyla namaz vakitlerinin tekrar edişi, namaz kılmak için abdestin tekrarlanışı sebebiyle devam ve istikrar, bedenî ve manevî temizlik şuuru da verecektir. İradesini güçlendirecek, üşenme duygusuna irade ve azmin galibiyetini sağlayacaktır. Onu harekete geçiren duygularıyla beraber bedenini de hareketlendiren ve bunun Allah rızası için olduğu duygusunu gönlüne yerleştiren bir güç kaynağı olacaktır.
Lokman Hakîm'in oğluna tavsiyesi!
Bu sebeple namaz çocuk eğitiminde en çok üzerinde titrenilmesi gereken ibadet olmalıdır
Lokman Hakîm'in oğluna yaptığı şu tavsiyelere dikkat ediniz: "Yavrum! Namaz kıl! İyiliği emret, yeryüzüne iyilik ve hayrın hâkim olması, yayılması ve istikrar bulması için gayret, kötülüğün engellenmesi için de mücâdele et. Başına geleceklere karşı da sabırlı ol, kendini sıkıntılara katlanmaya hazırla. Şüphesiz bunlar hak dâvâyı omuzlayan ve onun için gayret edenlerin uğruna fedakârlıklar sergilemeleri, acı ve sıkıntıları göğüslemeleri gereken işlerdendir." (Lokmân - 31/ 17)
Notlar
[1] Sahih-i Buharî, Mevâkîtü's-Salât (4/ 157), Sahih-i Müslim, Mesâcid (1/ 462-463 Hadis No: 667)
[2] Sahih-i Müslim, Mesâcid (1/ 463, Hdis No: 668)
[3] Bak. Sahih-i Buharî, Bedü'l-Halk (12/ 271-272) ve Fedâil (14/ 5-6) Sahih-i Müslim, İman ( 1/ 146-147, Hadis No. 162), Sünen-i Tirmizî, İman (5/ 13)
[4] Hadis Abdullah İbn Ömer'den rivâyet edilen ve müttefekun aleyh olan bir hadistir. Sahih-i Buhârî, Salât (3/ 447), Sahih-i Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn (1/ 538-539, Hadis No: 777)
[5] Sahih-i Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn ( 1/ 539, Hadis No: 778)
[6] Sahih-i Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn ( 1/ 539, Hadis No: 779)
Şerafeddin Kalay - Milli Gazete
12/12/20009