Konuya cevap cer

ÇOCUKLUĞUMUN RAMAZANLARI 

EKREM KILIÇ

23.08.2011



Bağ evlerinde Ramazan (2)




 

Bağlarda sahûru duyuracak davulcu bulunmazdı. Çünki kasabanın dört bir  tarafında yayılmış çok geniş bir alandaki tepe eteklerinde, dere  yataklarında, su kaynakları civarlarında yeşertilmiş olan bağların  yayıldığı sâha pek genişti. Bunların bâzılarında kır kahvesi ve kır  mescidi bulunsa da her mıntıka için böyle bir imkân yoktu.


Orada  akşamın girişi, sahûrun başlangıç ve bitişi komşuların birbirini  îkazıyla bilinirdi. Güneşin batışına göre ayarlanan ezânî saat henüz  kullanılıyordu. Yaşlılar cep saatlerini, ilçede iseler akşam ezanı  okunurken; bağlarda güneşin takrîbî batışına göre 12’ye ayarlarlar, bu  başlangıca göre imsâkı, sabahı, ikindi ve yatsıyı çok kesin olmasa da  hesaplayabilirlerdi.


Sofrada bekleyenler, güneş batar batmaz ya tüfek  atarak, ya birbirine seslenerek iftarı bildiren hamiyetli hemşehriler  sâyesinde ilk lokmalara ellerini uzatır ve oruçlarını açarlardı. 


Sahûra  kalkmak ve niyet etmek için imsak sâati beklenmediğinden, orucu  tehlikeye sokacak bir durum yoktu. İlçe merkezine göre daha kolay geçen  bir ramazan, bağlarda yaşayan halkın tesellîsi idi. Buranın tek kötü  tarafı, her yerde terâvih kılınma imkânı olmaması idi. Yine de imamlık  yapacak kimsenin bulunması hâlinde, üç-beş komşu bir araya gelerek,  cemâatle yatsı ve terâvihi edâ edilebilirdi. Böyle namazlara katılmayan  küçükler, kasabada câmide yaptıkları yaramazlıkları buralarda icrâ  edemezlerdi. Ancak, bağ hayâtı çocukları iyice yoracak çeşitlilikte oyun  ve eğlenceye sâhip olduğundan, zâten onların yazın geç vakitlerde edâ  edilen yatsıya yetişecek sabır ve tahammülleri kalmazdı. Erkenden bir  köşeye kıvrılıp derin uykulara dalmış olurlardı.


Bağ evlerinde uykuya  daha erken başlanır, dolayısı ile sahûra daha kolay kalkılırdı. Sahûrda  yine hanımlara büyük yük düşerdi. Tâze olarak hazırlanması gerekli  yiyecekler, evin önündeki toprak ocakta bağ çubuklarının ve  çalı-çırpının tutuşturulması ile pişirilirdi. Bu sırada yer sofrası  sekide hazırlanır, yavaş yavaş erkekler ve çocuklar uyandırılırdı.  Ağaçların arasından yanıp sönen yıldızlar gibi, her evin gaz lambası ile  aydınlanan sofralarının ışığı görülür, ses-sadâ gelmeyen evlerin  halkını bağırarak uyandırmak için gayret gösterilir; yine bir sonuca  erişilmezse uykulu çocuklardan biri komşuya gönderilirdi. 


Böyle bir ulaklık çocukların korktuğu ve hoşlanmadığı vazîfe idi.



http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=17465



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst