Cumanız Mübarek Olsun (Cuma Duası)

Yorgun

Well-known member


Feyâ Rabbî, yâ Hâlıkî, yâ Mâlikî!

Seni çağırmakta hüccetim, hâcetimdir.
Sana yaptığım dualarda uddetim fâkatimdir.
Vesilem, fıkdan-ı hile ve fakrimdir.
Hazinem aczimdir.
Re’sülmâlim, emellerimdir.
Şefîim, Habîbin (aleyhissalâtü vesselâm) ve rahmetindir.

Af eyle, mağfiret eyle ve merhamet eyle, yâ Allah, yâ Rahmân, yâ Rahîm! Âmin.
İlahi,
İki dünyanın hayatı elimden kaçsa ve bütün kainat düşman kesilip beni terk etse, benim yine gam çekmemem gerekir; çünkü Sen benim Rabbim ve Halıkım ve İlahımsın.
Ve benim, nihayetsiz isyanımla ve sair şeref vesilelerine gayet derecede uzaklığımla beraber, Senin mahlukun ve masnuun olmam sebebiyle, bir taalluk ve intisap cihetim var. İşte, ben de, Senin mahlukunun lisanıyla Sana tazarru ve niyazda bulunuyorum, ey Halıkım, ey Rabbim, ey Razıkım ve ey Musavvirim!

Ey İlahım,

Esma-i Hüsnan hürmetine,
İsm-i Âzamın hürmetine,
Furkan-ı Hakimin hürmetine,
Habib-i Ekremin hürmetine,
Kelam-ı Kadimin hürmetine,
Arş-ı Âzamın hürmetine,
milyonlar Kul hüvallahü ehad ile,

Bana merhamet et, ya Allah, ya Rahman, ya Hannan, ya Mennan, ya Deyyan.
Beni bağışla, ya Gaffar, ya Settar, ya Tevvab, ya Vehhab.
Beni affet ya Vedud, ya Rauf, ya Afüvv, ya Gafur.
Bana lütufta bulun, ya Latif, ya Habir, ya Semi’, ya Basir.
Günahlarımı sil, ya Halim, ya Alim, ya Kerim, ya Rahim.
Bizi yolun doğrusuna ilet, ya Rab, ya Samed, ya Hadi.
Fazlınla bana cevadane ihsanlarda bulun, ya Bedi’, ya Baki, ya Adl, ya Hu.
Kalbimi ve kabrimi İmân ve Kur’an nuruyla nurlandır, ya Nur, ya Hak, ya Hayy, ya Kayyum, ya Malike’l-Mülk, ya ze’l-Celali ve’l-İkram, ya Evvel, ya Âhir, ya Zahir, ya Batın, ya Kavi, ya Kadir, ya Mevla, ya Gafir, ya Erhame’r-Rahimin.
Kur’an’daki İsm-i Âzamın hürmetine ve kitab-ı alemdeki sırr-ı azamın Muhammed Aleyhissalatü Vesselam hürmetine, güzel isimlerinden, bu sayfayı sanki kabrimin tavanı yapıp, bu esmayı da ruhuma şems-i hakikatten şualar saçan pencere haline getirecek şekilde, kalbime ve kalıbıma ve kabrimde ruhuma İsm-i Âzamın nurlarını saçan pencere aç.

İlahi, dilerim ki, ebedi bir lisanım olsun da, kıyamete kadar bu isimlerle nida etsin. İşte, ardımda baki kalan bu nakışları, benim fani ve zail lisanımın yerine bir naip olarak kabul eyle.

Allahım,
Efendimiz Muhammed’e öyle bir salat ve selam et ki, o salat ile bizi bütün korku ve afetlerden kurtar, bütün hacetlerimizi gider, bizi bütün günahlardan temizle, bütün günah ve hatalarımızı bağışla.
Ya Allah, ya Mücibe’d-Daavat! Hayatım boyunca ve öldükten sonra, her an bu dileklerimi kat kat fazlasıyla ver!

Bir milyon salat ve selam, bir o kadarla çarpımından çıkan netice ve bunun da kat katı, Efendimiz Muhammed’e, Onun Âl, Ashab, Ensar ve tabilerine olsun!


Bu salavatların herbirini, benim ömür günlerimdeki günahkar nefeslerim sayısınca çoğalt! Bu salavatların herbirisi hürmetine beni affeyle, bana merhamet et. Bunu rahmetinle ihsan eyle, ey Erhame’r-rahimin! Âmin!

 

Yorgun

Well-known member


“Ey Yücelerden Yüce Rabbim! Bütün mal ve mansıp sahipleri kapılarını sürmelediler. Sen’in yüce dergâhının kapısı ise bir dileği olanlara her zaman açıktır.

Ya Rabbî, ya İlâhî! Yıldızlar gaybûbet âlemine, gözler de uykuya daldılar. Sen ise, ey Rabbim, Hayy’sın, Kayyûm’sun; uykudan, uyuklamadan münezzeh ve müberrâsın.

Ya Rab! Gece, karanlığıyla mevcûdâtın üzerini örtünce döşekler de seriliverdi ve sevenler sevdikleriyle baş başa kaldılar. Sen, Sen’in yolunda, Sana ulaşma istikametinde cehd ü gayret içinde bulunanların biricik sevgilisi, (benim gibi) yalnızlık gurbetine maruz kalanların da yegâne enîsisin!

Ya İlâhî! Ulu dergâhına sığınan bu kimsesiz kulunu kapından kovacak olursan, ben gidip hangi kapıya iltica edebilirim!? İlâhî! Yakınlığından mahrum edersen beni, o zaman kimin yakınlığını umabilirim!? İlâhî! Şayet Sen bana azap etmeyi murad buyurursan, ben biliyorum ki, cezalandırılmaya fazlasıyla müstahakım. Fakat affınla sarıp sarmalarsan, yine biliyorum ki o da Sen’in lütfun ve keremindir.

Ya Seyyidî, ya İlâhî! Marifet erbabı kulların Sen’i bulduklarında Sen’den başka ne varsa hepsinden yüz çevirmişlerdir. Salih kulların Sen’in fazlınla necâta ermiş, taksîratı pek çok günahkârlar da ‘tevbe, ya Rabbi!’ deyip yine Sen’in kapına yönelmişlerdir.

Ey affı güzel Rabbim! Ne olur, affının serinliğini ve marifetinin halâvetini benim ruhuma da duyur ve beni onlarla doyur! Her ne kadar ben bunlara lâyık olmasam bile, haşyetle önünde iki büklüm olup ikâbından sakınılmaya lâyık olan da, mücrimlerin günahlarını bağışlama şânına yaraşan da yalnız Sen’sin!”

Abdülkâdir Geylânî Hazretleri
 
Üst