Malûmumuz, bu dünyaya keyif sürüp yaşamak ve sonra da toprağın altına girip hiç dirilmemek üzere gönderilmedik. Böyle olunca her ânımızın keyifli, sağlıklı ve rahat geçmesi düşünülemez. Hayatın içinde her birimizin kendine has rolleri var. Farklı alanlarda, farklı karelerde bize ait olan hayatı yaşayıp gidiyoruz. Aynı hayatı yaşıyor gibi görünsek de, insanlar adedince küçük dünyalar var bu hayatta.
Ancak bu fertler sayısınca çok ve farklı âlemlerin bir Yaratıcı tarafından koyulmuş düzenleri var. Bu dünyaya kendi isteğimizle gelmediğimiz gibi, istediğimiz zaman da gidemeyiz. Hepimizin hayatına bir sınır getirilmiş. Ve hayatımızdaki her şeyin emanet olduğu bildirilmiş. Mülk Allah’ın. Mülkünde istediği gibi tasarruf etme hakkı da sadece O’nun.
Bu sebeple emanet sahibinin verdiği birçok hâle de rıza göstermek zorundayız. Ve “Rabbim kimsenin sırtına kaldıramayacağı yükü yüklemez” sırrını hatırlayıp, halime şükrediyorum. Yaşadığım ve yaşayacağım her hâl için şükredip sabretmem gerektiğini bir kez daha görüyorum.
Derdi veren, sabrını da beraber veriyor…
Ancak bu fertler sayısınca çok ve farklı âlemlerin bir Yaratıcı tarafından koyulmuş düzenleri var. Bu dünyaya kendi isteğimizle gelmediğimiz gibi, istediğimiz zaman da gidemeyiz. Hepimizin hayatına bir sınır getirilmiş. Ve hayatımızdaki her şeyin emanet olduğu bildirilmiş. Mülk Allah’ın. Mülkünde istediği gibi tasarruf etme hakkı da sadece O’nun.
Bu sebeple emanet sahibinin verdiği birçok hâle de rıza göstermek zorundayız. Ve “Rabbim kimsenin sırtına kaldıramayacağı yükü yüklemez” sırrını hatırlayıp, halime şükrediyorum. Yaşadığım ve yaşayacağım her hâl için şükredip sabretmem gerektiğini bir kez daha görüyorum.
Derdi veren, sabrını da beraber veriyor…