Gece sabahı bekler, sabah güneşi...
Kışın şiddetli fırtına ve soğuklarına göğüs geren varlık, bir baharın bağrında ilk uykudan uyanıverir. Artık kırda bahar, bağda bahar vardır. Yeşil bir örtünün ruba huzur veren kokusu dört yana sinmiştir.
Acıların boğum boğum kıvrandırdığı insana saadeti anlatmaya ne lüzum, o zaten çektiği ızdırâbın dinmesiyle onu iliklerine kadar duymuştur. Nimetin kadrini o bilir. Sıhhat onda varlık olur.
Izdırap çekmemiş bir insana, kendisini, ufkunu ve neticesini anlatmak çok zor ve çok çetin. Boşa söylenmemiş “Kendisini bilen haddini aşmaz” Bilen, tanıyan ve kendi varlığının esrarını kavrayan...
En güzel şiir, ızdırap ve çile. En güzel mısra, fenada vücuda eriş. “Allah’tan başka herşey batıldır.” mısraının senaya mazhariyeti bu sırdan olsa gerek. Yanan kavrulan bir vicdanın feryadı...
Kitap kelimeler demeti. Çapına göre, bağ, bazen da bahçe olur. Orada güller başkadır, rüzgâr ayrı eser. Meyveler her an olgun ve taze. Bir hedefe meylin, uzun soluklu sesi olan kitap, acılar içinde kıvranan bir neslin rüyasıdır. Bu rüyanın kutlu tabiri saadetimizin menşei olacaktır.
Gece sabahı bekler, sabah güneşi.
Emareler asıllara bakar. Sızıntının menbaya işareti gibi. Bu gecelerin belirip kaybolan fecirleri, sabahı ve güneşi taşıyacağa benzer. Gönüllerinde sabah aydınlığını duyanlar az değil. Duanın el uzattığı hedef, boyun eğmişe benzer. Rahmet boşanmaya hazır..
Hapishane hürriyettir, vicdanı gerçekten hür olanlara... Ona ben günahlardan kaçış diyorum. Kendisini heveslerin yelkeninde bulanlar, hürriyeti arıyorlar. Hürriyet his ve heves değildir. Hürriyet onu duyanların zaferi. Ruhun sabahı ve kalbin şafağıdır. Allah’a imanın hazzıyla yaşayanlar hürriyete en çok mazhar olanlardır. O dem şiir, hayal değil; mısralar hakikatleri söyler.
“Zift dolu gözlerde karanlık kat kat,
Yalnız seccademin yönünde şefkat,
Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan sen öp seccadem.”
diyen şair, bunları söylerken yaşadığı hapishane hayatı ona bir tatlı çilehane olmuştu.
Bütün inleyişler., ızdırap ve çileler güçlü bir hedefe yarışın cilveleridir. Hedefe varmaya niyetli olanlar bu zincirlerden geçmeyi başarmalıdırlar. Sabırlarının dağları eriteceklerini kendileri de göreceklerdir. İhlâs bu bezmin sonu. İhlâs benliğin baharı ve insan imanının güneşidir...
Ahmet MARAŞLIGİL
Kışın şiddetli fırtına ve soğuklarına göğüs geren varlık, bir baharın bağrında ilk uykudan uyanıverir. Artık kırda bahar, bağda bahar vardır. Yeşil bir örtünün ruba huzur veren kokusu dört yana sinmiştir.
Acıların boğum boğum kıvrandırdığı insana saadeti anlatmaya ne lüzum, o zaten çektiği ızdırâbın dinmesiyle onu iliklerine kadar duymuştur. Nimetin kadrini o bilir. Sıhhat onda varlık olur.
Izdırap çekmemiş bir insana, kendisini, ufkunu ve neticesini anlatmak çok zor ve çok çetin. Boşa söylenmemiş “Kendisini bilen haddini aşmaz” Bilen, tanıyan ve kendi varlığının esrarını kavrayan...
En güzel şiir, ızdırap ve çile. En güzel mısra, fenada vücuda eriş. “Allah’tan başka herşey batıldır.” mısraının senaya mazhariyeti bu sırdan olsa gerek. Yanan kavrulan bir vicdanın feryadı...
Kitap kelimeler demeti. Çapına göre, bağ, bazen da bahçe olur. Orada güller başkadır, rüzgâr ayrı eser. Meyveler her an olgun ve taze. Bir hedefe meylin, uzun soluklu sesi olan kitap, acılar içinde kıvranan bir neslin rüyasıdır. Bu rüyanın kutlu tabiri saadetimizin menşei olacaktır.
Gece sabahı bekler, sabah güneşi.
Emareler asıllara bakar. Sızıntının menbaya işareti gibi. Bu gecelerin belirip kaybolan fecirleri, sabahı ve güneşi taşıyacağa benzer. Gönüllerinde sabah aydınlığını duyanlar az değil. Duanın el uzattığı hedef, boyun eğmişe benzer. Rahmet boşanmaya hazır..
Hapishane hürriyettir, vicdanı gerçekten hür olanlara... Ona ben günahlardan kaçış diyorum. Kendisini heveslerin yelkeninde bulanlar, hürriyeti arıyorlar. Hürriyet his ve heves değildir. Hürriyet onu duyanların zaferi. Ruhun sabahı ve kalbin şafağıdır. Allah’a imanın hazzıyla yaşayanlar hürriyete en çok mazhar olanlardır. O dem şiir, hayal değil; mısralar hakikatleri söyler.
“Zift dolu gözlerde karanlık kat kat,
Yalnız seccademin yönünde şefkat,
Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan sen öp seccadem.”
diyen şair, bunları söylerken yaşadığı hapishane hayatı ona bir tatlı çilehane olmuştu.
Bütün inleyişler., ızdırap ve çileler güçlü bir hedefe yarışın cilveleridir. Hedefe varmaya niyetli olanlar bu zincirlerden geçmeyi başarmalıdırlar. Sabırlarının dağları eriteceklerini kendileri de göreceklerdir. İhlâs bu bezmin sonu. İhlâs benliğin baharı ve insan imanının güneşidir...
Ahmet MARAŞLIGİL