Konuya cevap cer

İkinci delil: 

Nev'-i insanın -bir cihette- nısfı olan ihtiyarlar, yalnız hayat-ı uhreviye ile yakınlarında bulunan kabre karşı tahammül edebilirler. Ve çok alâkadar oldukları hayatlarının yakında sönmesine ve güzel dünyalarının kapanmasına mukabil bir teselli bulabilirler ve çocuk hükmüne geçen seri-üt teessür ruhlarında ve mizaçlarında, mevt ve zevalden çıkan elîm ve dehşetli me'yusiyete karşı, ancak hayat-ı bâkiye ümidiyle mukabele edebilirler. Yoksa o şefkate lâyık muhteremler ve sükûnete ve istirahat-i kalbiyeye çok muhtaç o endişeli babalar ve analar, öyle bir vaveylâ-i ruhî ve bir dağdağa-i kalbî hissedeceklerdi ki; bu dünya onlara zulmetli bir zindan ve hayat dahi kasavetli bir azab olurdu.

Nev'-i insan: İnsan türü.

Nısf: Yarı.

Hayat-ı uhreviye: Ahirete ait hayat, öbür dünya yaşantısı.

Kabr: Mezar.

Alâkadar: İlgili.

Mukabil: Karşılık.

Seri-üt teessür: Çok çabuk etkilenen.

Mizaç: Huy, karakter.

Mevt: Ölüm.

Zeval: Sona erme, göçüp gitme, son bulma.

Elîm: Acı veren.

Me'yusiyet: Ümitsizlik.

Hayat-ı bâkiye: Ölümsüz ve sonsuz hayat.

Mukabele: Karşı koyma.

Sükûnet: Sakinlik, durgunluk.

İstirahat-i kalbiye: Kalbin rahatı ve huzuru.

Vaveylâ-i ruhî: Ruhun feryadı ve çığlığı, ruhtaki çığlık ve feryat.

Dağdağa-i kalbî: Kalbe ait sıkıntı ve zorluklar.

Kasavet: Kaygı, tasa, üzüntü, keder.


Asa-yı Musa


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst