Konuya cevap cer

Diyorlar ki: 

Bid'atlar İslâm'ın ruhuna aykırı, Allah ve Rasûlü (sav) tarafından medenilmiş olmakla beraber bazı zamanlarda ve bazı içtimâî sınıflarda din duygusunun yaşamasını, dinin canlı kalmasını temin ediyor; bu bakımdan müsâmaha edilmesi gerekmez mi? 


 

Cevap: 


1. İslâm'ın iman, ibâdet, nizam ve ahlâk olarak terkedilip unutulması ve sadece bid'atlar vasıtasıyla varlığının hatırlanması onun hayatı değil, ölümüdür. Onu yaşatmak için bünyesine yabancı olan bid'atları değil, İslâm'ın esaslarını ihyâ etmek gerekir. 

İslâm'ı değil de mücerred bir din duygusunu yaşatmak için bid'at tervicine lüzum yoktur, çünkü o duygu fıtrîdir. 


2. Bid'atleri geçim vasıtası haline getirenlerin, bu vesile ile İslâm'ın neşir ve ihyâsı gibi bir düşünceleri yoktur. Onlar müşterilerinin bâtıl inanç ve kanâatlerini okşamayı, fikirlerini tasdik etmeyi menfaatlerine daha uygun buluyorlar. 


3. İslâm'a hizmet için kurulmuş veya kurulacak bazı hasbî müesseseler sırf Allah rızası için, ölüm felâketine uğramış aileyi -alışılan gün ve gecelerde- ziyaret edip, meşrû ve sünnet olan vazifeleri anlatsalar, acılarını paylaşsalar - evet böyle bir hizmet yolu açılsa -geçici bir zaman için bid'atlardan faydalanılır, sonra da onların yerini sünnet (Rasûl-i Ekrem'in (sav) bize eksiksiz olarak emânet ettiği İslâm) almış olur. 


İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst