EL-HAFÎZ
Hafîz: “Bütün varlık âleminin plan ve programını nur-u Muhammedî’de saklayan.”
“Bir ağacın bütün özelliklerini çekirdeğinde derceden.”
“Birçok canlı türünün planlarını yumurtalarında, birçoklarını da spermalarında muhafaza eden.”
“İnsanın bütün amellerini onun hafızasında kaydeden.”
“Hafaza meleklerine insanın bütün iyi ve kötü işlerini kaydettiren.”
“İnsan-ı ekber denilen kâinattaki her şeyi ve her hadiseyi Levh-i Mahfuzda yazan.”
Bütün bu saydıklarımız, hafîziyetin yani hıfz edip korumanın en çok kullanılan mânâlarıdır.
Hıfzın diğer bir mânâsı da, “hayatadüşman olan unsurları dizginleyip, belli bir ecele kadar yaşama fırsatıtanıyan” demektir.
Bu hıfz ve muhafaza olmasaydı, ormanlarda vahşi hayvanlardan başkasının yaşamaması gerekirdi. Ama, gerçek hiç de öyle değil. Aslanlara, parslara, kaplanlara rağmen, tavşanından tilkisine, ceylanından keçisine kadar nice hayvan türleri aynı mekân içinde hayatlarını sürdürürler.
Bu hal bir hıfzedicinin varlığını, bütün akıllara net biçimde gösterir.
Bu isimden kulun alacağı en önemli ders, bir muhasebe gününe doğru her gün bir adım daha attığını düşünerek, günahlardan, haramlardan ve hatalardan uzak kalmasıdır. Bedenini zararlı maddelerden koruduğu gibi, ruhunu, kalbini ve aklını da şeytanın ve şeytan vazifesi gören dessas insanların şerrinden korumasıdır.
“Koruyan, muhafaza eden.”
“Varlıkları, kaderle tayin edilmiş bir ecele kadar,
zevale uğramaktan koruyan.”
“…Hem Rabbim sizin yerinize başka bir kavmi geçirir de siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, her şeyi gözetleyip koruyandır, Hafîz’dir.” (Hûd Sûresi, 11/57)
“Varlıkları, kaderle tayin edilmiş bir ecele kadar,
zevale uğramaktan koruyan.”
“…Hem Rabbim sizin yerinize başka bir kavmi geçirir de siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, her şeyi gözetleyip koruyandır, Hafîz’dir.” (Hûd Sûresi, 11/57)
Hafîz: “Bütün varlık âleminin plan ve programını nur-u Muhammedî’de saklayan.”
“Bir ağacın bütün özelliklerini çekirdeğinde derceden.”
“Birçok canlı türünün planlarını yumurtalarında, birçoklarını da spermalarında muhafaza eden.”
“İnsanın bütün amellerini onun hafızasında kaydeden.”
“Hafaza meleklerine insanın bütün iyi ve kötü işlerini kaydettiren.”
“İnsan-ı ekber denilen kâinattaki her şeyi ve her hadiseyi Levh-i Mahfuzda yazan.”
Bütün bu saydıklarımız, hafîziyetin yani hıfz edip korumanın en çok kullanılan mânâlarıdır.
Hıfzın diğer bir mânâsı da, “hayatadüşman olan unsurları dizginleyip, belli bir ecele kadar yaşama fırsatıtanıyan” demektir.
Bu hıfz ve muhafaza olmasaydı, ormanlarda vahşi hayvanlardan başkasının yaşamaması gerekirdi. Ama, gerçek hiç de öyle değil. Aslanlara, parslara, kaplanlara rağmen, tavşanından tilkisine, ceylanından keçisine kadar nice hayvan türleri aynı mekân içinde hayatlarını sürdürürler.
Bu hal bir hıfzedicinin varlığını, bütün akıllara net biçimde gösterir.
Bu isimden kulun alacağı en önemli ders, bir muhasebe gününe doğru her gün bir adım daha attığını düşünerek, günahlardan, haramlardan ve hatalardan uzak kalmasıdır. Bedenini zararlı maddelerden koruduğu gibi, ruhunu, kalbini ve aklını da şeytanın ve şeytan vazifesi gören dessas insanların şerrinden korumasıdır.
Sorularla İslamiyet