EL-HAKÎM
Şu görünen varlık âlemine, kitab-ı âlem denildiği gibi, ilâhî fermanın bir ismi de Kur’ân-ı Hakîm’dir. Kur’ân’ın bütün emir ve yasaklarının insanın faydasına olduğunun en açık bir delili, şu kâinat kitabının ilim ve hikmetle âdeta kaynaşmasıdır.
Herbir fen, bu âlem kitabındaki sonsuz hikmetlerin sadece bir yönünü açıklamaya çalışır. Bitkilerden, hayvanlara, denizlere, yer altına ve yıldızlara kadar her âlem, ayrı bir ilim dalının konusu olmuş ve her biri hakkında yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır. Âlemin bir küçük misali olan insanın derisi, iç organları, kalbi, gözü, kulağı ayrı birer ilim dalının inceleme konusudur.
Şu âlemde, her şeyin nice hikmetlerle dolu olduğunu gören insanoğlu, kendisini gayesiz, faydasız kabul edemez. Boş şeylerle uğraşıp ömrünü zayi edemez.
Ruhun hanesi olan beden, bu kadar hikmetli yapıldığına göre, o hanede tasarruf eden ruh nasıl hikmetsiz olabilir!?..
İnsan ruhunun ve kalbinin de hikmetli bir yol tutmaları, ancak Kur’ân-ı Hakîm’e uymalarıyla mümkündür.
Hakîm isminden gerekli dersi alan bir mü’min, her şeyi hikmetle yapan ve insanın ruhunda ve bedeninde nice hikmet cilveleri sergileyen Rabbinin hikmetine uygun hareket etmeye gayret gösterecek, faydalı işler yapacak, boş ve zararlı şeylerden sakınarak ahireti için azamî derecede sevap kazanmaya çalışacaktır.
Eşyada gizli ilâhî sırları ve gayeleri keşfetmek için çaba gösterecek, hikmetin ‘faydalı ilim ve salih amel’ tarifine uygun olarak, sadece gerçeği öğrenmekle kalmayacak, ilmini amelle destekleyerek Hakîmismine mazhariyetten nasibini alacaktır.
Böylece, “(Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona pek çok hayır verilmiştir.” (Bakara Sûresi, 2/269) âyet-i kerîmesindeki müjdeden nasiplenmeye çalışacaktır.
“Hüküm ve hikmet sahibi.”
“Her şeyi olduğu gibi bilen.”
“Gerekeni en güzel ve en faydalı şekilde yapan.”
“...En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Azîz’dir, Hakîm’dir.”(Haşr Sûresi, 59/24)
“Her şeyi olduğu gibi bilen.”
“Gerekeni en güzel ve en faydalı şekilde yapan.”
“...En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Azîz’dir, Hakîm’dir.”(Haşr Sûresi, 59/24)
Şu görünen varlık âlemine, kitab-ı âlem denildiği gibi, ilâhî fermanın bir ismi de Kur’ân-ı Hakîm’dir. Kur’ân’ın bütün emir ve yasaklarının insanın faydasına olduğunun en açık bir delili, şu kâinat kitabının ilim ve hikmetle âdeta kaynaşmasıdır.
Herbir fen, bu âlem kitabındaki sonsuz hikmetlerin sadece bir yönünü açıklamaya çalışır. Bitkilerden, hayvanlara, denizlere, yer altına ve yıldızlara kadar her âlem, ayrı bir ilim dalının konusu olmuş ve her biri hakkında yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır. Âlemin bir küçük misali olan insanın derisi, iç organları, kalbi, gözü, kulağı ayrı birer ilim dalının inceleme konusudur.
Şu âlemde, her şeyin nice hikmetlerle dolu olduğunu gören insanoğlu, kendisini gayesiz, faydasız kabul edemez. Boş şeylerle uğraşıp ömrünü zayi edemez.
Ruhun hanesi olan beden, bu kadar hikmetli yapıldığına göre, o hanede tasarruf eden ruh nasıl hikmetsiz olabilir!?..
İnsan ruhunun ve kalbinin de hikmetli bir yol tutmaları, ancak Kur’ân-ı Hakîm’e uymalarıyla mümkündür.
Hakîm isminden gerekli dersi alan bir mü’min, her şeyi hikmetle yapan ve insanın ruhunda ve bedeninde nice hikmet cilveleri sergileyen Rabbinin hikmetine uygun hareket etmeye gayret gösterecek, faydalı işler yapacak, boş ve zararlı şeylerden sakınarak ahireti için azamî derecede sevap kazanmaya çalışacaktır.
Eşyada gizli ilâhî sırları ve gayeleri keşfetmek için çaba gösterecek, hikmetin ‘faydalı ilim ve salih amel’ tarifine uygun olarak, sadece gerçeği öğrenmekle kalmayacak, ilmini amelle destekleyerek Hakîmismine mazhariyetten nasibini alacaktır.
Böylece, “(Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona pek çok hayır verilmiştir.” (Bakara Sûresi, 2/269) âyet-i kerîmesindeki müjdeden nasiplenmeye çalışacaktır.
Sorularla İslamiyet