El-hakk

Ahmet.1

Well-known member
EL-HAKK

“Zâtı vacip olup, varlığı gerçek olan.”

“Değişmekten münezzeh olan.”

“Zâtı ile kaim, vacip ve değişmez olan.”

“...Şüphesiz Allah, O, Hak olandır ve şüphesiz O’nun dışında
taptıkları (tanrılar) ise, bâtıldır...”
(Lokman Sûresi, 31/30)​

Hak, şöyle tarif ediliyor: “Hak, inkârı caiz olmayan sabite denir.” Verilen bir hüküm vakıa, yani gerçeğe uygunsa o hüküm haktır ve sabittir. Bunun inkârı caiz değildir.

Hak isminin en yaygın mânâsı,‘değişmekten münezzeh’tir. Allah’ın zâtı gibi sıfatları da haktır, bunlar için bir değişme sözkonusu olamaz.

Allah, Kadîm’dir evveli yoktur. Bu daima böyledir, bu hakikatte bir değişme düşünülemez.
Allah Bâkî’dir, âhiri yoktur; bunda da bir değişme sözkonusu olamaz.

Allah, mutlak ilim sahibidir, bu ilimde ne artma tasavvur edilebilir, ne de eksilme.

Vahdet sıfatı ve bunun neticesi olan tevhid inancı haktır ve onun hakkaniyeti daimîdir; onda bir değişme düşünülemez.

Sübutî ve Selbî bütün sıfatlar için de aynı şeyler söylenir. Ve bu değişmez sıfatların sahibi olan Allah’ın, Mukaddes zâtında da bir değişmenin olamayacağı bilinir.

Hak isminin tecellilerini, çepeçevre sarılı olduğumuz‘gerçekler’ dünyasında bir derece seyredebiliriz.

Meselâ, Dünyanın Güneş etrafında döndüğünü söyleyen bir insan, hakkı ifade etmiş olur. Çünkü bu hüküm gerçektir, vakıa uygundur. Bunun aksini iddia edenler ise bâtıl bir fikre sapmış olurlar.

Fizik âlemindeki bütün değişmez kanunlar, Hakisminden bir tecelli taşırlar.

Aynı şekilde, bir insan, Allah’a ‘ilâhî fermanın bildirdiği gibi’ inanıyorsa, bu inancı haktır. Bunun dışındaki inançlar bâtıldır; çünkü hakikate zıttırlar.

Hak ismini yâd eden bir insan, bütün varlık âleminin durmadan değiştiğini görür ve kalbini değişmekten münezzeh olan Allah’a bağlar.

Hak dine yönelen bir insan, onun dışındaki bütün bâtıl telakkilerin kul yapısı olduğunu ve bunların da değişmekten kendini kurtaramadığını yakînen bilir ve bâtıl inançlara gönlünü kaptırmaz.


Sorularla İslamiyet
 
Üst