EL-KUDDÛS
Allah, maddeden, değişmekten, tesir altında kalmaktan, acizlikten, yardımcıya muhtaç olmaktan, bilmemekten, gücü yetmemekten, dilediğini icra edememekten ve her türlü ayıptan çok yüksek, çok uzak olduğu gibi, kendisi hakkında beşer aklının ve hayalinin mahsulü olarak ortaya atılan her türlü sıfattan, benzetmeden de münezzehtir.
Kuddûs isminin, selbî sıfatlarından ‘muhalefet-ün lil havadis’ sıfatına dayandığı ifade edilmiştir.
Kuddûs isminin kâinattaki tecellisi, sema yüzünden deniz yüzüne, çiçeklerden ormanlara kadar her şeyde mükemmel bir temizliğin hüküm sürmesidir.
Nur Külliyatı'ndan bir hakikat dersi:
“İsm-i Kuddüs’ün cilve-i âzamından gelen tanzif ve nezafet, bütün kâinatın mevcudatını temizliyor, güzelleştiriyor. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.”(Lem’alar)
Bu isme karşı kulun vazifesi takdis ve tesbihtir. Takdis,‘Allah’ı kemâl sıfatlarla tavsif etmek’; tesbih ise ‘noksan sıfatlardan tenzih etmek’tir. Meselâ ‘Allah her şeye kâdirdir’ demek takdis; ‘Allah acizlikten münezzehtir’ demek tesbihtir.
Kuddûs ismi, Allah’ın bütün noksanlıklardan münezzeh ve mukaddes olduğunu ders vermekle, bizi temiz bir kul olmaya davet ederken, Kuddûs olan Allah’ın huzuruna selim bir kalb ve temiz bir bedenle çıkılması gerektiğini de ihtar eder.
“Kötü hasletler, bâtıl itikadlar, günahlar, bid’alar; manevî kirlerden olduklarını unutmamalıyız.” (Lem’alar)
•••
Bir mü’min, şüphe ve tereddütlerden, bâtıl telakkilerden ve hurafelerden ayıklanmış tertemiz bir itikada; gösterişten, riyâdan ve menfaatten uzak ihlâslı bir ibadete ve her türlü kötü ahlâktan uzak bir ruha sahip olmak için gayret gösterdiği ölçüde bu mukaddes isimden feyiz alır. Bir günah işlediğinde derhal tövbe ederek o lekeyi ruhundan silmeye çalışır.
Kuddûs ismine mazhar olmanın bir yolu da, maddî temizliğe dikkat etmektir.
Buna göre, bir insan maddî temizliğe dikkat ettikçe kâinattaki paklığa ve temizliğe ayak uydurmuş olur, manevî temizliğine hassasiyet gösterdiği ölçüde de meleklere yaklaşır.
Nur Külliyatından harika bir tespit ile bu bahsi tamamlamak istiyorum:
“O dehşetli Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücud kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor.” (Şualar)
Buna göre, Kuddûs isminin azamî bir tecellisi de Cehennemde tahakkuk edecektir.
Mizanda günahları ağır basan mü’minler, bu günahlardan temizlenmek üzere Cehenneme gidecekler ve gerekli azabı tattıktan sonra, tertemiz olarak Cennete varacaklardır.
Küfür üzere ölenlere gelince, Kuddûs ismi onlarda da bir başka şekilde tecelli edecek ve onları imansızlık kirlerinden temizleyecektir. Artık hepsi Cehenneme ve meleklere inanacaklar ve bu dehşetli azaptan kurtulmak için Allah’tan medet dileyeceklerlerdir. Ama bu geç kalmış tasdik, onları Cehennemden kurtarmaya yetmeyecektir.
“Zâtında, sıfatında, fiillerinde, isimlerinde, hükümlerinde
her türlü lekeden, eksiklikten çok uzak, pek temiz.”
“Her şaibeden münezzeh, çok temiz ve pak olan.”
“Göklerdekiler ve yerdekiler, Melîk, Kuddûs,
Azîz ve Hakîm olan Allah’ı tesbih ederler.”(Cum’a sûresi, 62/1)
her türlü lekeden, eksiklikten çok uzak, pek temiz.”
“Her şaibeden münezzeh, çok temiz ve pak olan.”
“Göklerdekiler ve yerdekiler, Melîk, Kuddûs,
Azîz ve Hakîm olan Allah’ı tesbih ederler.”(Cum’a sûresi, 62/1)
Allah, maddeden, değişmekten, tesir altında kalmaktan, acizlikten, yardımcıya muhtaç olmaktan, bilmemekten, gücü yetmemekten, dilediğini icra edememekten ve her türlü ayıptan çok yüksek, çok uzak olduğu gibi, kendisi hakkında beşer aklının ve hayalinin mahsulü olarak ortaya atılan her türlü sıfattan, benzetmeden de münezzehtir.
Kuddûs isminin, selbî sıfatlarından ‘muhalefet-ün lil havadis’ sıfatına dayandığı ifade edilmiştir.
Kuddûs isminin kâinattaki tecellisi, sema yüzünden deniz yüzüne, çiçeklerden ormanlara kadar her şeyde mükemmel bir temizliğin hüküm sürmesidir.
Nur Külliyatı'ndan bir hakikat dersi:
“İsm-i Kuddüs’ün cilve-i âzamından gelen tanzif ve nezafet, bütün kâinatın mevcudatını temizliyor, güzelleştiriyor. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.”(Lem’alar)
Bu isme karşı kulun vazifesi takdis ve tesbihtir. Takdis,‘Allah’ı kemâl sıfatlarla tavsif etmek’; tesbih ise ‘noksan sıfatlardan tenzih etmek’tir. Meselâ ‘Allah her şeye kâdirdir’ demek takdis; ‘Allah acizlikten münezzehtir’ demek tesbihtir.
Kuddûs ismi, Allah’ın bütün noksanlıklardan münezzeh ve mukaddes olduğunu ders vermekle, bizi temiz bir kul olmaya davet ederken, Kuddûs olan Allah’ın huzuruna selim bir kalb ve temiz bir bedenle çıkılması gerektiğini de ihtar eder.
“Kötü hasletler, bâtıl itikadlar, günahlar, bid’alar; manevî kirlerden olduklarını unutmamalıyız.” (Lem’alar)
•••
Bir mü’min, şüphe ve tereddütlerden, bâtıl telakkilerden ve hurafelerden ayıklanmış tertemiz bir itikada; gösterişten, riyâdan ve menfaatten uzak ihlâslı bir ibadete ve her türlü kötü ahlâktan uzak bir ruha sahip olmak için gayret gösterdiği ölçüde bu mukaddes isimden feyiz alır. Bir günah işlediğinde derhal tövbe ederek o lekeyi ruhundan silmeye çalışır.
Kuddûs ismine mazhar olmanın bir yolu da, maddî temizliğe dikkat etmektir.
Buna göre, bir insan maddî temizliğe dikkat ettikçe kâinattaki paklığa ve temizliğe ayak uydurmuş olur, manevî temizliğine hassasiyet gösterdiği ölçüde de meleklere yaklaşır.
Nur Külliyatından harika bir tespit ile bu bahsi tamamlamak istiyorum:
“O dehşetli Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücud kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor.” (Şualar)
Buna göre, Kuddûs isminin azamî bir tecellisi de Cehennemde tahakkuk edecektir.
Mizanda günahları ağır basan mü’minler, bu günahlardan temizlenmek üzere Cehenneme gidecekler ve gerekli azabı tattıktan sonra, tertemiz olarak Cennete varacaklardır.
Küfür üzere ölenlere gelince, Kuddûs ismi onlarda da bir başka şekilde tecelli edecek ve onları imansızlık kirlerinden temizleyecektir. Artık hepsi Cehenneme ve meleklere inanacaklar ve bu dehşetli azaptan kurtulmak için Allah’tan medet dileyeceklerlerdir. Ama bu geç kalmış tasdik, onları Cehennemden kurtarmaya yetmeyecektir.
Sorularla İslamiyet