El-velî

Ahmet.1

Well-known member
EL-VELÎ

Allah, yarattığı her mahlukunu korur ve ihtiyaçlarına yardım eder. Çünkü, onda ilâhî isimlerinden bir kısmını tecelli ettirmiş, Rabbanî sanatlarından bazılarını sergilemiş, teşhir etmiştir.

Allah’ın en büyük, en kıymetli eseri insandır. Allah, insana cüz’î irade verdiği ve böylece onu bir imtihana tâbi tuttuğu için, insanı sevmesini de, bu iradenin yerinde kullanılmasına bağlamış ve şöyle buyurmuştur:

“De ki, eğer siz hakikaten Allah’ı seviyorsanız, bana ittiba edin (uyun) ki Allah da sizleri sevsin.” (Âli İmran Sûresi, 3/31)

Bu âyet-i kerîme, Allah sevgisindeki ölçüyü en net biçimde ortaya koymuştur.

Sünnete uymak denilince, Allah Resûlü'nün (a.s.m.) emirlerini tutmak, yasaklarından sakınmak, iman, marifet, ibadet, takva, salih amel ve güzel ahlâkta Onu rehber kabul etmek ve Onun haliyle hallenmeye çalışmak anlaşılır.

Bir insan bu sahada ne kadar ileri giderse Veliyy isminden o kadar feyiz almış demektir.

Nur Külliyatı'nda sünnetler üçe ayrılarak incelenir:

“Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sünnet-i Seniyyesinin menbaı üçtür: Akvali, ef’ali, ahvalidir. Bu üç kısım dahi, üç kısımdır: Feraiz, nevafil, âdât-ı hasenesidir.”(Lem’alar)

Akval, Allah Resûlünün(a.s.m.) sözlü emir ve tavsiyeleri; ef’al, yaşayışıyla, yaptığı işlerle fiilen verdiği dersler; ahval (haller)ise, Onun o mukaddes ruhunda yer etmiş her türlü güzellik ve üstünlüktür.

Üç guruba ayrılan bu sünnetlerin her birisi insana bir başka güzellik verir ve onu Allah’ın muhabbetine mazhar kılar.

Bunlar içerisinde de, en kıymetli olanı, ahvale taalluk eden sünnetlerdir, Allah Resûlünün (a.s.m.) haliyle hallenmektir. İhlâslı olmak, halkın değil Hakk’ın rızasını gözetmek, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlık beslemek, kin tutmamak, affedici olmak, öfkesini yutmak, mütevazi olmak bu sünnetlerden sadece birkaçı.

Şu var ki, Allah Resûlünün (a.s.m.) haliyle hallenmenin yolu, diğer iki gurup sünnete tam uymaktan geçiyor.

•••

Velî, ibadet ve taatlarıyla Allah’ın dostluğunu kazanan kimsedir. Bu isme mazhar olan kulunu, Cenâb-ı Hak korur, gözetir; onu bir an bile nefsiyle baş başa bırakmaz.


Sorularla İslamiyet
 
Üst