NuruAhsen
Sonsuz Temâþâ
Tafsilâtı, 30. Söz olan Ene Risalesinde anlatıldığı üzere, insanın vesile olduğu eşya ve hâdiseleri kendine mâl etme zânnı, insanda ki benlik duygusundan kaynaklanmaktadır. Bu benlik duygusu "Ene" olarak isimlendirilir. Tâbir-i diğerle, mâlikiyet duygusu da diyebiliriz. Bu duygu, en kâmil anlamda insan da ve sonra cinlerde bulunmaktadır. Bu duygunun varlığı, büyük bir nimet ve mazhâriyettir. Kâinatta ki nice hakikatler ancak bu duygu sayesinde anlaşılmaktadır. Kur'ân'ın terbiyesinden geçen "Ene" insana bir mürşit gibi istikâmeti tarif eder ve yanlışlardan kurtarır. Ancak, terbiye görmemiş bir ene duygusu, sahibini firavunluk ve nemrutluğa giden yolda sürükler götürür. İşte bu duygudur ki, âciz ve bir mikroba mağlup olan insandan, Firavun ve Firavun gibi haddini aşan insanları tarih sahnesine çıkartmıştır. Kendisinde bu "Ene" duygusunun olmayışı sayesindedir ki, koskoca güneş bir emirber nefer gibi, bir saniye dâhi şaşırmadan kulluğunu yapar ve gururlanmaz.
Ayrıntıları, 30. Söz olan Ene Risalesine havale ederek, ene duygusunun veriliş hikmeti ile ilgili bir kaç misal vermek istiyoruz.
Benlik duygusu sayesinde, içinde kaldığımz evi sahipleniyoruz. Benim evim diyoruz ve buradan yola çıkarak; "Ben nasıl ki, bu evin sahibiyim, öyle de, şu kâinat denen evin de, bir sahibi vardır" demek suretiyle, Allah'ın varlığına giden önemli ve kesin bir delili bulmuş oluyoruz. Bir baba olarak sahip olduğumuz ev de, bir düzenin olmasını isteriz. Bu düzene ve kurallara dikkat etmeyen çocuklarımızı cezalandırmayı ve dikkat gösterenleri de mükâfatlandırmayı isteriz ve yaparız. Bu yaklaşım, bir dâire amirinden, bir ülkedeki lidere kadar herkesin mürâcaat ettiği bir durumdur. İşte bu duygudan yola çıkarak, şu kâinat ülkesinin de bir idârecisi vardır. İtâat edenleri mükâfatlandıracaktır. İsyan edenleri ise, cezalandıracaktır hükmüne varırız. Bu ise, kâinatın sahibi ve maliki olan Allah'a itâate sevkedecektir insanları. Böyle bakmayan bir insan ise "Ene" duygusu sâyesinde her şeyi sahiplenmeye çalışacak ve şımararak kendini kaybedecektr.
Diğer taraftan kendisindeki organlar ve duygular için de, aynı bakışı kullanacaktır. Şöyle ki; Düzenli bir iş yapmak için görmeye ihtiyacımız vardır. "Şu kâinatta ki düzen ve fâaliyet, her şeyi gören bir Zât'ın varlığını ispat eder" der, Bâsîr ismini anlar. Böylece kendisinde ki cüz'î ölçücükler ile Allah'ın sonsuz isimlerini kavrar.
Hâsılı; "Ene" duygusu insanı hakikata götürdüğü gibi, hakikattan uzaklaştırması da mümkündür. Yeter ki, Kur'ân terbiyesinden ve tezgâhından mahrum kalmasın.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur
Ayrıntıları, 30. Söz olan Ene Risalesine havale ederek, ene duygusunun veriliş hikmeti ile ilgili bir kaç misal vermek istiyoruz.
Benlik duygusu sayesinde, içinde kaldığımz evi sahipleniyoruz. Benim evim diyoruz ve buradan yola çıkarak; "Ben nasıl ki, bu evin sahibiyim, öyle de, şu kâinat denen evin de, bir sahibi vardır" demek suretiyle, Allah'ın varlığına giden önemli ve kesin bir delili bulmuş oluyoruz. Bir baba olarak sahip olduğumuz ev de, bir düzenin olmasını isteriz. Bu düzene ve kurallara dikkat etmeyen çocuklarımızı cezalandırmayı ve dikkat gösterenleri de mükâfatlandırmayı isteriz ve yaparız. Bu yaklaşım, bir dâire amirinden, bir ülkedeki lidere kadar herkesin mürâcaat ettiği bir durumdur. İşte bu duygudan yola çıkarak, şu kâinat ülkesinin de bir idârecisi vardır. İtâat edenleri mükâfatlandıracaktır. İsyan edenleri ise, cezalandıracaktır hükmüne varırız. Bu ise, kâinatın sahibi ve maliki olan Allah'a itâate sevkedecektir insanları. Böyle bakmayan bir insan ise "Ene" duygusu sâyesinde her şeyi sahiplenmeye çalışacak ve şımararak kendini kaybedecektr.
Diğer taraftan kendisindeki organlar ve duygular için de, aynı bakışı kullanacaktır. Şöyle ki; Düzenli bir iş yapmak için görmeye ihtiyacımız vardır. "Şu kâinatta ki düzen ve fâaliyet, her şeyi gören bir Zât'ın varlığını ispat eder" der, Bâsîr ismini anlar. Böylece kendisinde ki cüz'î ölçücükler ile Allah'ın sonsuz isimlerini kavrar.
Hâsılı; "Ene" duygusu insanı hakikata götürdüğü gibi, hakikattan uzaklaştırması da mümkündür. Yeter ki, Kur'ân terbiyesinden ve tezgâhından mahrum kalmasın.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur