Nesl-i Cedid
Well-known member
Ben 17 yaşındayım. Lise 3 öğrencisiyim. Dinimizce kız veya erkeğin evlenmeden önce, söz/nişan olmadan önce birisiyle tanışması, konuşması, dolaşması yanlış, ama ya o kişi çok seviyorsa… Bu konuya öğrenmeye gerçekten çok ihtiyacım var.
“Yanlış” nereye kadar varır? İnsana nerelere taşır? Hayatını nasıl etkiler? Hangi pişmanlıklara kadar götürür? Telafisi mümkün olmayan nasıl bir sonuca sebep olur?
Bütün bunları akıl süzgecinden geçirmek gerekir. Bu yaşlar daha çok aklı değil, duyguları dinler, vicdanı devre dışı bırakır, nefse kulak verir. “Kör hissiyat” olarak bilinen ve ileriyi görmeyen, geleceği hesap etmeyen hisler, hevesler öne çıkar.
Önce “masum” arkadaşlıkla başlayan görüşmeler, konuşmalar orada kalmaz, tatlı vaatlerle mesafe alır, “gelecek kurma” sözleriyle “haklı” gerekçelere tutunur, hiçbir anlamı ve geçerliliği olmayan “güven” telkinleri konuşulur.
Sonra bir de bakmışsınız ki geri dönüşü olmayan bir yola girmişsin, geçici bir heves uğruna başına bir sürü sıkıntı ve dert sarmışsın.
“Sevmek” ve “sevgi” güzel de, sana sevgiyi Verenin isteği dairesinde olursa güzeldir. Yoksa karşı cinsin insafına kalmış bir sevgi, başına felaketler açacaksa, bu sevgi nefrete, kine ve intikama dönüşür.
“Allah için seven” kişi sevgisini israf etmez, istismar ettirmez, ruhunu kimseye çiğnetmez, iffetini, hayâsını ve edebini canı gibi korumaya çalışır.
Mehmed Paksu
“Yanlış” nereye kadar varır? İnsana nerelere taşır? Hayatını nasıl etkiler? Hangi pişmanlıklara kadar götürür? Telafisi mümkün olmayan nasıl bir sonuca sebep olur?
Bütün bunları akıl süzgecinden geçirmek gerekir. Bu yaşlar daha çok aklı değil, duyguları dinler, vicdanı devre dışı bırakır, nefse kulak verir. “Kör hissiyat” olarak bilinen ve ileriyi görmeyen, geleceği hesap etmeyen hisler, hevesler öne çıkar.
Önce “masum” arkadaşlıkla başlayan görüşmeler, konuşmalar orada kalmaz, tatlı vaatlerle mesafe alır, “gelecek kurma” sözleriyle “haklı” gerekçelere tutunur, hiçbir anlamı ve geçerliliği olmayan “güven” telkinleri konuşulur.
Sonra bir de bakmışsınız ki geri dönüşü olmayan bir yola girmişsin, geçici bir heves uğruna başına bir sürü sıkıntı ve dert sarmışsın.
“Sevmek” ve “sevgi” güzel de, sana sevgiyi Verenin isteği dairesinde olursa güzeldir. Yoksa karşı cinsin insafına kalmış bir sevgi, başına felaketler açacaksa, bu sevgi nefrete, kine ve intikama dönüşür.
“Allah için seven” kişi sevgisini israf etmez, istismar ettirmez, ruhunu kimseye çiğnetmez, iffetini, hayâsını ve edebini canı gibi korumaya çalışır.
Mehmed Paksu