Evliyaligin ozelligi?

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Veliler alim, kamil ve muttaki zatlardır. Burada ehemmiyyetine binaen İmam-i Şafi (ra) Hz.leri'nin şu cümlesini nakledelim:"Eğer alimler evliya olmazlarsa, Allah (cc) Hz.leri için veli yoktur. Zira Allah-ü Teala (cc) Hz.leri, cahil kimseyi veli ( ve dost) edinmez." (Merakılfelah)

Yunus 62 / 215 -Biliniz ki Allah’ın velileri için hiç bir korku yoktur ve onlar mahzunda olmayacaklardır. 63- Veliler, o kimselerdir ki Allah’a iman edip emirlerine aykırı hareket etmekten sakınırlar. 64- Onlar için dünya hayatında da (Kur’an’ın ve Peygamberin haberleriyle) ahirette de (cennet’le) müjdeler vardır. Allah’ın kelimelerinde (verdiği sözlerde) asla bir değişme yoktur. İşte bu (cennetle müjdelenme), en büyük kurtuluştur.

Tevbe 116 / 204 - Hiç şüphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, diriltir de, öldürür de. Size O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.

Vakıa 11- İşte onlar (o öne geçenler) mukarrabin (Allaha yakın kılınan kimseler)dir.


Allah dostları ilim, iman, ihlâs, sabır, tecrübe, sevgi, hicret ve cihad potasında öyle pişerler ki aralarına hiçbir kan ve menfaat bağı olmadan birbirlerini sadece Allah için severler;



1) Yalnız Allah’ a rükû ve secde etmekten nasihatten ve cihattan zevk alırlar.​



2) Kur’an ehli olurlar, doğruluk ve doğru sözden ayrılmazlar, hakkı hak, batılı da batıl olarak bilirler.​



3) İnfak ve iyilik edemeyince üzülürler ve hayırda daima ön saflarda yer alırlar.​



4) Nefis terbiyesine devam ederler ve iyilikleri ile tanınırlar ve hürmet görürler. Onları görenler hep ahireti hatırlar veya düşünürler.



5) Kim Allah’ a inanır ve ondan korkarsa Allah’ ın da onun işini kolaylaştıracağına ve bir çıkış yolu vereceğine inandıkları için​


a) Toplumun ıslahı ve kötülüğün önlenmesi için çalışırlar ve hiçbir zorlukta pes etmezler.


b) Çalışmalarıve gelirleri engellenmeye çalışılsa bile rızıklarından asla şüphe etmezler.​


c) Bir tehlike ile karşılaştıklarında panik yapmadan soğukkanlılıkla Allah’ a sığınırlar ve gerekli mücadeleyi verirler.​


d) Bir felaket anında kendileri için değil başkaları adına üzülürler veya gözyaşı dökerler.​


e) Allah ve Resulüne duyduğu iman ve sonsuz sevgiden, ayrıca Yunus 62“Allahın dostları için korku yoktur ve mahzun da olmayacaklar” ayetinden dolayı ölüm meleklerinin gelmesinden, kabirde sorgulanmaktan pek korkmazlar.​


f) Allah’ a olan sevgi ve güvenmelerinden af ve merhamet beklentilerinden dolayı kıyamet gününde rahmete layık görülme umudu taşırken bile endişeye düşmezler.​


g)Yukarıdaki beklentilerle yalnız Allah için sever, Yalnız Allah için buğz ederler, asla riya yapmazlar, toplumunkokuşmasından rahatsızolurlar ve mücadelelerinde kararsızlığa düşmezler.


h) Her zaman için yalnız ve yalnız Allah’ ın sevmemesinden korkarlar.​



Sonuç olarak:


Bu büyük insanlar dünya hayatını iş ve ibadet zamanı olarak gören ve dinlenmeyi ve eğlenceyi ahirete bırakan kimselerdir.​


“Allah’ın dostu ancak muttaki olanlardır. Fakat (kâfir ve gafil) insanların çoğu bunu bilmezler.” (Enfal 8/34)

Veliler dünya ve ahiret saadetine ulaşmışlardır:
“Haberiniz olsun ki, Allah’ın velileri için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. Dünya hayatında da ahiret hayatında da onlar için nice müjde (ve kerametler) vardır. Allah’ın söz ve hükümlerinde asla bir değişme yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur.”
(Yunus 10/62-64)

Veliler hidayet önderleridir:
“Onlar Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Sende onların yoluna uy.” (Enam 6/90)

Veliler canlarını Allah’a feda etmişlerdir:
“İnsanların öyleleri vardır ki, Allah’ın rızası için nefsini (ve malını) feda eder.” (Bakara 2/20)

Birde Efendimiz’in saadetli dilinden kendisine varis olan ve zat-ı alisine vekâleten ümmetinin irşadını yürüten bu kâmil insanları tanımak istediğimizde ise Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“Âlimlerin yeryüzündeki misali, gökyüzündeki yıldızlar gibidir. O yıldızlarla kara ve deniz yolculuğunda karanlıklarda yol bulunduğu gibi (âlimlerle de küfür, gaflet ve günah karanlıkları içinde) Allah’a yol bulunur. Yıldızlar yok olduğu zaman yolcuların sapıtması yakındır.”
Gerçek Rabbani âlimler, kâmil mürşitler yeryüzünde Allah’ın şahitliğini yaparlar. Onlar din hakkında en güvenilir kimselerdir. Allah onlarla kalpleri aydınlatır, insanlığa yol gösterir. Allah yolunda cahile tabi olunmaz. Çünkü cahil kimsenin yapacağı tek şey vardır, o da sapıtmak ve peşinden gidenleri hak yoldan saptırmaktır. Resulullah (a.s.) bu tehlikeyi şöyle haber vermiştir:
“Şüphesiz Allah, ilmi kullarından çekip almaz. Fakat âlimlerin ruhunu kabzederek ilmi ortadan kaldırmış olur. Ortada gerçek bir âlim kalmayınca insanlar, başlarına bir takım cahil reisler getirirler, meselelerini onlara sorarlar, onlar ilimsiz fetva verirler. Böylece kendileri haktan sapmış, insanları da sapıtmış olurlar.”

Allah dostlarının en önemli özelliklerinden bir diğeri ise Allahu Teâla’nın zikrine çok düşkün olmalarıdır. Zikir onların kalpleri için hayat sebebidir. Zikir onların kalbinde iyice yerleşmiştir. Öyle ki hiçbir halde zikirden gafil olmazlar. Onların nazarları şifa, sözleri deva, meclisleri baştan sona sefadır. Onlardaki ilahi heybeti, Rabbani edebi, üzerlerindeki huşu ve hayâyı, sekinet ve takvayı gören sadık müminler Allahu Teâla’yı hatırlar. Velilerin kalplerinde yerleşen zikir nuru, gözlerinden dışa yansır. Bu nurlu nazarlarıyla teveccüh ettikleri kimsede ilahi bir aşk ve anlayış oluşur. Rasulullah (a.s) şöyle buyurur:

“Sizin en hayırlınız, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kimselerdir.”
“Sizin hayırlınız, görülmesi size Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli ahirete rağbetinizi arttıran kimselerdir.”
Hadis-i şerifte zikredildiği gibi velilerin en büyük özelliği, yüzlerine bakınca Allah’ın zikredilmesidir. Bunun sebebi onlarının kalplerinin ilahi zikir, fikir ve feyiz ile dolu olmasıdır. Akıllı kimseye gereken, zikrullah ile nurlanıp yumuşamış ve ilahi huzura ulaşmış kalp sahipleriyle, bütünüyle gönlünü ve gününü Cenab-ı Hakk’ın zikir ve taatına vermiş sadık kullarıyla beraber olmaktır. Bu beraberlik insanı Allah ile beraber edecektir. Çünkü Allahu Teâla:
“Ben beni zikredenle beraberim.” buyurur.

Ehlullahın sohbetiyle mürde ve gafil gönüller bahar günleri gibi yeşerir ve hayat bulur. Onun içindir ki Allah’ın velileri ölmez diridirler. Onlar Allah’ın Hayy ismine mazhar olmuşlardır. Bu veli kullar dar-ı dünyadan berzah âlemine imanlı olarak geçiverirler. O veli kullar ki dünya zevkini ehline, ahiret zevkini yine ehline bırakıp Allah ile beraber olmuşlardır. Onlar cennet ve cehennemi unutup ancak Allah için ibadet ederler. O’nunla bulundukları an iki cihanda cennet, O’ndan ayrı oldukları an iki cihan da cehennem olur. Ancak O’nu bilirler

Velileler bütün âlem için rahmettir. Dayanılmaz musibet ve belalara karşı emniyettir. Onlar insanların arasında yaşadıkları sürece etraflarına nur saçar, bereket vesilesi olurlar. Yaptıkları ve yaptırdıkları zikirler, ibadetler ve niyazlar hürmetine hem kalpler, hem kâinat ferasetten kurtulur. Bu konuda Resulullah (a.s.) şöyle buyurur:

“Ashabım ümmetim için bir emniyettir. Onlar gidince ümmetime vaadolunan şeyler gelir.”

İnsanlar onların (dua ve bereketi) sebebiyle yağmura kavuşur. Onların bereketiyle (müminlere düşmanlarına karşı ilahi) yardım olunur, halktan (umumi) azap kaldırılır.”

Veliler her devirde bulunup kıyamete kadar dini ihya ederler. Her devirde ilahi emirleri ayakta tutacak ve dini yayacak bu kimseleri Hz. Ali (r.a.) şöyle tanıtmıştır:
“Yeryüzü kıyamete kadar Allah’ın dinini ayakta tutacak, ayetleri ibtalden koruyacak kimselerden boş kalmaz. Onlar, insanlar içinde adedi çok az, fakat Allah katında kıymetleri çok yüksek kimselerdir.”

Veliler cömert ve mert kimselerdir. Onlar Allah yolunda malını, canını ve bütün zamanlarını verirler, fakat buna karşılık insanlardan hiçbir dünyevi menfaat beklemezler. İrşat ve davetlerini sırf Allah rızası için yaparlar. Onların örneği peygamberlerdir.

Veliler Allah’ın seçkin kullarıdır. Onları üzen Allahu Teâla’yı gazaba getirmiş olur. Bu konuda Efendimiz şöyle buyurur:
“Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır: Her kim benim veli kullarımdan birine düşmanlık ederse, muhakkak ben ona harp açar dostumun intikamını alırım.
Bir kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır. Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yaklaşır; nihayet onu severim.
Bir kerede onu sevdim mi artık ben o kulumun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.
Benden herhangi bir şey isterse onu verir, bana sığınırsa muhakkak onu himaye ederim.”

İmam Tabarini’nin rivayeti ise şöyle başlar:
“Kim benim velilerimden birisini hafife alırsa, bana düşman olarak karşıma çıkmış olur.”
Bu kudsi hadis Allah dostlarını en güzel şekilde anlatan bir hadistir. Velilere verilen bütün özellik ve güzellikler bu hadiste özetlenmiştir. Buradan şu önemli neticeleri elde edebiliriz:

- Veliler, hususiyle mürşidi kâmil ilahi koruma altındadır. Onlara eziyet etmek Cenab-ı Hakk’ı üzer.

- Velilere sataşan kimse, Allah’ın gazabına uğrar.

- Kamil imandan sonra herkes için en önemli amel, farzları yerine getirmektir. İlahi emir, hüküm ve edeplere dikkat etmeyen kimse veli olamaz.

- Farzlardan sonra nafileler, kulun ilahi huzura yakınlığını ve derecesini arttırır.

- Allah sevdiği kuluna diğer kullardan ayrı hususiyetler ve hasletler verir. Başkalarının göremediği hikmet ve tecellileri o görür. İşitemediğini o işitir. Güç yetiremediğine o güç yetirir. Çünkü ona ayrı bir nur ve yetki verilmiştir.

- Veliler naz makamındadır. Duaları kabul edilir, istekleri verilir. Ancak arifler Allah’tan sadece O’nun affını ve rızasını isterler. Nefislerini Allah’ın iradesine tabi ederler. Değersiz ve gereksiz şeyler için dua etmezler.

- Allah’ın bu şekilde sevdiği ve övdüğü kimseyi “Ben Allah’a iman ettim, ben Rabbimi severim.” diyen her müminin sevmesi ve saygı göstermesi vacip, ona yanaşıp nurani atmosferine giderek istifade etmesi lazımdır. Sevgiliye ait şeyleri sevmeyen kimse, sevgisinde yalancıdır. Yalan sevgi ise dilde bir ağırlık, gönülde bir sancıdır.
 
Üst