Muvahhid1
Well-known member
İskender Pala
Ilık yaz akşamlarında, meşe dallarının yaprakları arasından göz kırpan yıldızlara doğru uçup gittiğimi düşünmek tekdüze ömrümün en heyecanlı eğlencesi haline gelmişti.
Bahardan bu yana gözlerimi karanlıkta yıldız aramaya alıştırmıştım. Babamın son günlerde iyiden iyiye artan dalgınlık hallerine aldırmadan yıldızlarımı arıyordum. Hatta artık cırcır böceklerinin yeknesak seslerine yetişebiliyor, onların her ötüşünde yeni bir yıldıza daha gidiyor, uçsuz bucaksız göklerde bir yıldızımın daha olmasından haz duyarak elimdeki çakıllardan birini daha yıldız torbama dolduruyordum. Gece olup da sessizliğin en koyu vaktinde bir yıldızda tek başına olmak ve her şeye hükmetmek bir çocuk için sultanlık değil de nedir!?..
Babam o gece her zamanki durağanlığının aksine beni karşısına oturtup önemli şeyler anlatacağını söylemişti. Ürpermiştim. Her gecekinden farklı bir gece olacağını düşündüğüm için benliğime tesir eden bir titreyişle ürpermiştim. Henüz sekiz yaşımdaydım ve çocuk ruhuma ağır gelen hakikat adına ürpermiştim. Elbette cümlelerine yine "-Sevgiye yürü babacım, sevgiye yürü, ta ki hakikate eresin!" diye başladı. Sonra tane tane ve emreder gibi söylemeye devam etti:
-Bütün inançların temeli sevgidir. Her kim bir şey veya kimseyi severse ona inanmış, boyun eğmiş, kulluk etmiş olur. Kulluk, sevginin yedi derecesinden biridir ki ilk adımda dostluğu başlatır. Bu dereceler ezelî ilgiden doğar, ilgiyi sevgi takip eder. Sonra tutku, aşk, şevk ve kulluk diye devam edip ebedî dostlukta nihayet bulur. İyi veya kötü, yararlı veya zararlı her tür sevginin bir etkisi, sonucu, meyvesi ve hükmü vardır. Coşku, zevk, özlem, yakınlaşma, ayrılma, uzaklaşma, terk etme, sevinme, üzülme, ağlama, gülme... Hepsi sevginin etkileri ve halleridir. Kişi sevgi basamaklarında sürekli bir kazanç ve güç kazanarak ilerlemelidir. Belli bir yol aldıktan sonra sevgi yüzünden ağlasa da, gülse de; sevinse de, üzülse de; hatta sıkılsa yahut coşsa da bundan yarar görür. Nitekim sevgiden uzaklaştığı zaman bunun tersi olacak, her halden üzülecektir.
Babam sözlerine ara verip başımı okşadığında, artık sonraki cümlelerde edanın değişeceğini, sohbetin bir vasiyete dönüşeceğini bilememiştim:
-Hakikati sevmek, babacım, sevgilerin en güzelidir. Çünkü hakikat Mutlak Güzellik'ten doğar ve bütün güzeller O'nun güzelliğinden bir ilham taşıdıkları için sevilirler. Hakikati ayırt etmeyi bilirsen sevgiliye şirk koşmamış, sevgide ortak edinmemiş olursun. Sevgiliyi sevmek, sevgilinin sevdiklerini sevmek, sevgili için ve sevgili yolunda sevmek, sevgiliyle birlikte sevmek, bunların hepsi insanın tabiatına uygundur. Çünkü sevgiye ulaşmak zevk, ayrı kalmak acı verir insana.
Sevgiyi bilen için zevk ile acı arasında fazla da fark yoktur. Sevgilinin hicranını çekerek duyulan acı ile vuslatından alınan lezzet arasında fark olmadığı gibi. Bu yüzden bütün işler sevgi ile başlar. Hak olsun, batıl olsun her eylemin esasını sevgi teşkil eder. Her olayın ve her gayenin temelinde sevgi vardır. Tabiatınca yürüyen her hareketin özü sevgidir.
Babamın sözlerini anlamakta zorlanmaya başladığımı hatırlıyordum. Bilmediğim bir dilden sırlar aktarıyor gibiydi. Onun hiç bu kadar ciddi ve anlaşılmaz konuştuğuna şahit olmamıştım. Ne kadar çok şey bildiğini görmekti belki beni hayretlere düşüren. Cümlelerini bir ayinde neşideler okur gibi ağırlaştırarak kuruyor, karşımda heybetle oturuyor, -belki de söylediklerinden dolayı ben her saniye onu daha heybetli görüyordum- ve yüzüme bakan gözleri sanki kalbime iniyordu. Her cümlesine kulak kesilmiş ezberlemeye çalışıyordum.
Bazılarını yorumlayacak ve anlayacak kadar düşünemiyordum ama yine de hafızama yerleştirmek istiyordum. Dedim ya, babamı hiç böyle görmemiştim. Görevini yapmak üzere bütün benliğiyle işine kilitlenmiş insanların saygınlığını taşıyordu üzerinde. Devam etti:
-Bir madde tabii olan merkezinden ayrıldığında sevgiyle ayrılır ve oraya yine sevgiyle dönmeye çalışır. Ezelde harekete geçen eşya ebediyete sevgiyle yürüyecektir. Göklerde, yerlerde ve ikisi arasında ne varsa sevgiyle vardır. Bunun içindir ki gerçek sevgiliye ulaşmaya engel olan her sevgi sahtedir. Dış yerine içi, suret yerine ruhu sevmek gerekir. Sevgi çoğalınca korkak kalp cesaret bulur çünkü, aptal zihin cilalanır, cimri el cömertleşir, kötü ahlak güzelleşir.
Sevgi asillerin gönüllerine devadır. Hayat ancak sevgiyle tatlıdır ve sevgisiz dünyada hayat sürmek beyhudedir. Sen hayatını sevgiyle doldurmaya, her dakikanı sevgiyle yaşamaya bak babacım!. Ve nefes aldığın her saniyede bir adım daha sevgiye yürü!
Ilık yaz akşamlarında, meşe dallarının yaprakları arasından göz kırpan yıldızlara doğru uçup gittiğimi düşünmek tekdüze ömrümün en heyecanlı eğlencesi haline gelmişti.
Bahardan bu yana gözlerimi karanlıkta yıldız aramaya alıştırmıştım. Babamın son günlerde iyiden iyiye artan dalgınlık hallerine aldırmadan yıldızlarımı arıyordum. Hatta artık cırcır böceklerinin yeknesak seslerine yetişebiliyor, onların her ötüşünde yeni bir yıldıza daha gidiyor, uçsuz bucaksız göklerde bir yıldızımın daha olmasından haz duyarak elimdeki çakıllardan birini daha yıldız torbama dolduruyordum. Gece olup da sessizliğin en koyu vaktinde bir yıldızda tek başına olmak ve her şeye hükmetmek bir çocuk için sultanlık değil de nedir!?..
Babam o gece her zamanki durağanlığının aksine beni karşısına oturtup önemli şeyler anlatacağını söylemişti. Ürpermiştim. Her gecekinden farklı bir gece olacağını düşündüğüm için benliğime tesir eden bir titreyişle ürpermiştim. Henüz sekiz yaşımdaydım ve çocuk ruhuma ağır gelen hakikat adına ürpermiştim. Elbette cümlelerine yine "-Sevgiye yürü babacım, sevgiye yürü, ta ki hakikate eresin!" diye başladı. Sonra tane tane ve emreder gibi söylemeye devam etti:
-Bütün inançların temeli sevgidir. Her kim bir şey veya kimseyi severse ona inanmış, boyun eğmiş, kulluk etmiş olur. Kulluk, sevginin yedi derecesinden biridir ki ilk adımda dostluğu başlatır. Bu dereceler ezelî ilgiden doğar, ilgiyi sevgi takip eder. Sonra tutku, aşk, şevk ve kulluk diye devam edip ebedî dostlukta nihayet bulur. İyi veya kötü, yararlı veya zararlı her tür sevginin bir etkisi, sonucu, meyvesi ve hükmü vardır. Coşku, zevk, özlem, yakınlaşma, ayrılma, uzaklaşma, terk etme, sevinme, üzülme, ağlama, gülme... Hepsi sevginin etkileri ve halleridir. Kişi sevgi basamaklarında sürekli bir kazanç ve güç kazanarak ilerlemelidir. Belli bir yol aldıktan sonra sevgi yüzünden ağlasa da, gülse de; sevinse de, üzülse de; hatta sıkılsa yahut coşsa da bundan yarar görür. Nitekim sevgiden uzaklaştığı zaman bunun tersi olacak, her halden üzülecektir.
Babam sözlerine ara verip başımı okşadığında, artık sonraki cümlelerde edanın değişeceğini, sohbetin bir vasiyete dönüşeceğini bilememiştim:
-Hakikati sevmek, babacım, sevgilerin en güzelidir. Çünkü hakikat Mutlak Güzellik'ten doğar ve bütün güzeller O'nun güzelliğinden bir ilham taşıdıkları için sevilirler. Hakikati ayırt etmeyi bilirsen sevgiliye şirk koşmamış, sevgide ortak edinmemiş olursun. Sevgiliyi sevmek, sevgilinin sevdiklerini sevmek, sevgili için ve sevgili yolunda sevmek, sevgiliyle birlikte sevmek, bunların hepsi insanın tabiatına uygundur. Çünkü sevgiye ulaşmak zevk, ayrı kalmak acı verir insana.
Sevgiyi bilen için zevk ile acı arasında fazla da fark yoktur. Sevgilinin hicranını çekerek duyulan acı ile vuslatından alınan lezzet arasında fark olmadığı gibi. Bu yüzden bütün işler sevgi ile başlar. Hak olsun, batıl olsun her eylemin esasını sevgi teşkil eder. Her olayın ve her gayenin temelinde sevgi vardır. Tabiatınca yürüyen her hareketin özü sevgidir.
Babamın sözlerini anlamakta zorlanmaya başladığımı hatırlıyordum. Bilmediğim bir dilden sırlar aktarıyor gibiydi. Onun hiç bu kadar ciddi ve anlaşılmaz konuştuğuna şahit olmamıştım. Ne kadar çok şey bildiğini görmekti belki beni hayretlere düşüren. Cümlelerini bir ayinde neşideler okur gibi ağırlaştırarak kuruyor, karşımda heybetle oturuyor, -belki de söylediklerinden dolayı ben her saniye onu daha heybetli görüyordum- ve yüzüme bakan gözleri sanki kalbime iniyordu. Her cümlesine kulak kesilmiş ezberlemeye çalışıyordum.
Bazılarını yorumlayacak ve anlayacak kadar düşünemiyordum ama yine de hafızama yerleştirmek istiyordum. Dedim ya, babamı hiç böyle görmemiştim. Görevini yapmak üzere bütün benliğiyle işine kilitlenmiş insanların saygınlığını taşıyordu üzerinde. Devam etti:
-Bir madde tabii olan merkezinden ayrıldığında sevgiyle ayrılır ve oraya yine sevgiyle dönmeye çalışır. Ezelde harekete geçen eşya ebediyete sevgiyle yürüyecektir. Göklerde, yerlerde ve ikisi arasında ne varsa sevgiyle vardır. Bunun içindir ki gerçek sevgiliye ulaşmaya engel olan her sevgi sahtedir. Dış yerine içi, suret yerine ruhu sevmek gerekir. Sevgi çoğalınca korkak kalp cesaret bulur çünkü, aptal zihin cilalanır, cimri el cömertleşir, kötü ahlak güzelleşir.
Sevgi asillerin gönüllerine devadır. Hayat ancak sevgiyle tatlıdır ve sevgisiz dünyada hayat sürmek beyhudedir. Sen hayatını sevgiyle doldurmaya, her dakikanı sevgiyle yaşamaya bak babacım!. Ve nefes aldığın her saniyede bir adım daha sevgiye yürü!