Farzet ki dünya senin lisanını anlamaz!...sen anlayabildin mi onun lisanını

Turab3

Well-known member
Dünyanın işi ne olursa olsun, o nerede? Senin işin nerede?
îki cihan güzellerle dolu olsa, o güzeller nerede, senin kurnaz güzelin nerede?


Farz et ki, dünyayı kıtlık kaplamış, ne yemek var, ne ekmek.
Ey gizli, ey aşıkar Sultan! Senin zahîre ölçeğin, ambarın nerede?

Farzet ki, dünya dikenlerle, akreplerle, yılanlarla dolmuş.
Ey canın neşesi, sevinci; senin bağın, çiçeklerle, güllerle dolu gül bahçen
nerede?

Farzet ki, cömertlik ölmüş, hasislik herkesi öldürmüş. Ey
bizim gözümüz, ey bizim gönlümüz! Senin lütfun, ihsanın, giydiğin süslü
elbiseler nerede?

Farzet ki, ayla, güneş, ikisi de yola düşmüş, gitmişler,
görünmez olmuşlar; o kulağa, göze yardımcı olan güzelliğin, nurun
nerede?

Farzet ki, müşteriye inci satacak sarraf kalmamış, sen nasıl
olur da ihsanlarda bulunmazsın? Senin inciler yağdıran bulutun nerede?

Farzet ki, dünyada senin sırlarını söyleyecek ağız, dil
kalmadı. Peki senin sırlarının coşması, köpürmesi nerede?

Sen kendine gel de hepsinden vazgeç! Biz senin güzelliğinin,
buluşmanın mestiyiz. Geç oldu, erken gel, senin meyhanen nerede?

Bir yabancı gelmiş. Ezelî şarapla mest olanların yolunu
kesmede. Niçin şehnelik, polislik etmiyorsun? Senin yiğitliğin, onu bunu
yaralaman, kurduğun darağacı nerede kaldı?

Ey sözler söyleyen, harfler saçan, sus artık! Mezarlıkta
yatan, konuşmayan, susanlar gibi kulak kesil; halka tercümanlık etme! Kendi
halin, senin hal yönünden, hal dile ile söyleyen sözlerin nerede?
 
Üst