41. “ İyyâke na’budu” sözünü vermemiz neyin delilidir?
Hür olduğumuzun delilidir. Çünkü söz verebilmek, hür olmayı gerektirir. Hür olmayan bir kimsenin söz vermesi anlamsızdır. Nitekim bu hürriyeti yaşayarak da hissediyoruz. Çünkü istersek bu sözü veriyor istersek vermeyebiliyoruz. Versek de istersek tutuyoruz istemezsek tutmuyoruz.
42. Bu ciddî sözü nasıl yerine getirebiliriz ?
Kur’ân ve sünneti bütünüyle hayata geçirirsek ancak bu sözümüzü tutmuş oluruz.
43. Bu sözü kendi adımıza değil de “ biz ” adına vermemizin sebebi nedir?
Çünkü bizim Kur’ân ve sünneti tek başımıza bütünüyle hayata geçirmemiz mümkün değildir. O halde buradaki “biz” sözünün içerisinde bir söz daha vermiş oluyoruz ki o da verdiğimiz sözü yerine getirebilecek kadar güçlü bir “biz” hâline gelebilme sözüdür. İnsanlara inandıkları dini doğru bir şekilde tanıtarak Kur’ân’a ve Peygamber’in sünnetine gerçekten sâhip çıkanların sayısını o kadar çoğaltacağız ki sonunda bu sözün altından kalkabilecek güçte bir “biz” ortaya çıkabilsin.
44. Bu “biz” ‘in çapı ne kadar olmalıdır?
Bu sözle Yüce Allah’a Kur’ân’ı ve Sünneti bütünüyle hayata geçirme sözü verildiğine göre, Kur’ân’ın 8.60’ta geçen sâdece bir emrini yerine getirmek için bile Dünya çapında süper bir devlet olmak gerektiği ortaya çıkmaktadır. Çünkü bu âyette Yüce Allah, düşmanlara karşı caydırıcı güce sahip olabilmek için müslümanlara zamanın en gelişmiş silahını kendi imkanları ile keşfedip bizzat yapmalarını öngörmektedir. Çünkü, kendilerinden alınan silahlarla onlara karşı caydırıcı güce sâhip olmak mümkün değildir. Bu da hiç şüphesiz müslümanların bilimde, ilmî araştırmalarda, teknikte, ekonomide ve askerî güçte bir numaralı devlet olmalarını gerektirmektedir.
45. Verdiğimiz bu söze ne yaparsak ve ya ne edersek bu söze ters düşmüş olabiliriz?
“Ancak Sana kulluk ederiz” diyerek verdiğimiz bu söze elbette Ondan başkalarına da kulluk edersek ters düşmüş oluruz. Bu da hiç şüphesiz, adı konsun veya konmasın Allah’tan başka ilâh veya ilâhlar üretmekle olur. Ne yazık ki insanlar ilah üretmekte çok mâhirdirler. Nitekim insanlar, bütün kâinâtı, kendilerini ve her şeyi yaratan ve idâre eden Yüce bir varlığa inanmakla birlikte târih boyunca akla hayâle gelmedik pek çok varlığa tanrı muâmelesi yaparak tapmışlardır. Allah’tan başka ilah üretme işine şirk denir. Şirk, Allah’a, zâtında ve sıfatlarında, haklarında ve yetkilerinde ortaklar tanıyarak gerçekleşmektedir.
1.Allah’a zâtında ortak koşmaya bir örnek verecek olursak Allah oğul veya kız isnad etmeyi bir örnek olarak verebiliriz. Çünkü hâşâ Onun oğlu veya kızı varsa onların da birer ilah olmaları gerekecektir.
2.Yüce Allah’ın bir sıfatını kullarından bir başkasına vermek suretiyle Ona ortak koşmak. Meselâ Allah’tan başka bir kimsenin de gaybı bilebileceği iddia edilirse başka bir ilah üretilmiş, böylece sıfatlarında birisinde de olsa Allah ortak koşulmuş olur.
3. Yüce Allah’a Onun üzerimizdeki haklarından birisini veya birkaçını başkalarına da vermek suretiyle gerçekleşir. Meselâ Onun üzerimizdeki haklarından birisi, her şeyimizi ona borçlu olduğumuzun şuurunda olarak Onu herkesten ve her şeyden daha çok sevmektir. Buna rağmen bir kişi kalkar da Allah’dan başka birisini Allah’ı severcesine severse yeni bir ilah üretmiş olacaktır.
4. Yetkilerinde ortak koşmak; kullarına helal ve haram tayin etmek sâdece Allah’ın yetkisindedir. Bir kişi kalkar da bu yetkiyi kendisinde de görürse veya başkasına da verirse o taktirde yine yeni bir ilah üretmiş ve dolayısıyla Allah’a ortak koşmuş olur.
46. “İyyâke nesteîyn” ne demektir? Yüce Allah bizden niçin böyle söz almaktadır ?
“ Biz ancak senden medet umarız.” demektir. Çünkü Yüce Allah’tan başka olağanüstü bir güce ve kudrete sâhip hiç kimse yoktur.
47. Buna göre biz Allah dışında hiç kimseden yardım isteyemeyecek miyiz?
Burada söz konusu olan her insanın başkasına yapabileceği basit yardımlar değildir. Bu tür yardımlaşmalar bizzat Yüce Allah tarafından teşvik edilip emredilmiştir : “ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى” 5.1 Eğer âyetten maksat bütün yardımlaşmalar olsa idi o zaman gerçekten Allah’tan başkasından en ufak bir yardım istemek şirk olacaktı.
48. Ne yapılırsa ne edilirse bu söze ters düşülmüş olur ?
Olağanüstü konularda Allah’tan başka varlıklarda da insanüstü bir güç olduğunu zannederek onlardan da yardım ve imdâd istemek yeni bir ilah üretmek demek olacağından bu söze ters düşülmüş olur. Meselâ bir yatırdan çocuk istemek gibi … Nitekim Yüce Allah kendisinden başkasından medet umanlar hakkında şöyle buyurmaktadır : 46.5 : “وَمَنْ أَضَلُّ مِمَّن يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَن لاَ يَسْتَجِيبُ لَهُ إِلَى يَومِ الْقِيَامَةِ وَهُمْ عَن دُعَائِهِمْ غَافِلُونَ ” Allah’tan başka kendilerine asla karşılık veremeyecek bir takım kimselere duâ edenlerden daha sapık kim vardır ? Onlar, bunların duâlarından bile habersizdirler.”
49. “İyyâke nesteîyn” ile bundan sonraki üçüncü bölüm arasındaki bağlantı nedir ?
Biz orada Allah’dan başka hiç kimseden medet ummayacağımıza dâir söz vermiştik. Hidâyet konusu da böyle yardımın sâdece Allah’dan istenileceği bir konudur. Çünkü, hidâyet konusunda Allah’tan başka hiç kimse yetkili değildir. Nitekim Yüce Allah Hz.Peygamber hakkında bile şöyle buyurmuştur : “Sen sevdiğin kimseyi hidâyete erdiremezsin. Fakat Allah dilediğini hidâyete erdirir.” 28.56 Bu söze uygun olarak rabbimizden ilk talebimiz bu olduğuna göre ekmek sudan daha çok ihtiyaç duyduğumuz şey hidayet olabilmektir.