genc_kalem
Okumak,Yaþamaktýr
ÖĞRENMEK
NEYE MUHTACIZ?
Bir arıyla insan yavrusunun farkını hiç düşündünüz mü? Yirmi günlük arının çiçek çiçek uçup bal yapmaya başladığını çok görmüşsünüzdür. Bir insan yavrusu ise iki senede ancak ayağa kalkar, konuşmaya başlar. 6-7 yaşında okula gider. Okumayı, yazmayı öğrenir. Liseyi, üniversiteyi bitirinceye kadar hep okur, öğrenir, didinir, çabalar. Çünkü yaşayabilmek için hayatı, insanları öğrenmeye muhtaçtır. Kârını, zararını öğrenmek zorundadır. Ama bir arı yavrusu öyle mi? Onunla bal yapabilmesi için ne okuyup öğrenmeye, ne de üniversite bitirmeye ihtiyacı vardır. Mükemmel olarak gönderilmiştir. Yetiştirilmiştir. Daha petekten çıkar çıkmaz işbaşı yapar. Biz değil yirmi gün veya yirmi sene, hayat boyu öğrenmeye muhtacız. Bunun içindir ki, Beşikten mezara kadar öğrenmemiz emredilmiştir. İnsan kabiliyetlerini ancak okuyup öğrenmekle geliştirir. Bir çekirdeğe benzeyen duyguları bilgiyle kabuğunu çatlatır, filiz verip gelişir.
Bilgi gıdadır. Akıl ve kalp onunla doyar.
Bilgi başarıdır. Bilgisizlik yenilgidir.
Bilgi cesarettir. Bilen insan problemler ve olaylar üzerine cesaretle yürür.
Bilgi dürbüne benzer çetrefilli meseleleri onunla görür ve çözeriz.
Bilgi enerjidir. Hayatın güçlüklerini onunla üstlenir, engelleri onunla aşarız.
Bilgi ışıktır. Yolumuzu onunla aydınlatırız.
Bilgisizlik ise bütün kötülüklerin kaynağıdır. Bilgisiz insan en büyük kötülüğü kendisine yapmış olur.
Bilgisiz insan dik duramayan boş çuvaldan farksızdır. Sadi, bilgisizi, Savaş davuluna benzetir. Sesi çok çıkar, ama içi boştur.
Güzel düşüncelerle, bilgi yumaklarıyla doldurulamayan zihin kutusunu zararlı ve faydasız kırıntılarla meşgul eder.
İnsan ilimle kıymet kazanır. Olaylara dikkatle eğilir. İnceden inceye araştırmayı, titizliği ve becerikliliği öğrenir.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. İbni Mesud, İnsanın bilmediğini bilmesi de ilimdir der. Çünkü insan bilmediğini bilirse öğrenmeye yönelir.
Felaketlerin üstesinden bilgiyle gelinir. Hacı Bektaş Veli nin ifadesiyle,
Bilgisizce gidilen yolun hayrı yoktur.
Kazanmak, başarmak, yükselmek isteyenler ilme sarılırlar. Öğrenme aşk ve şevkiyle yanıp kavrulmayanlar ise yerlerinde sayarlar. Dünyayı isteyen ilme sarılsın. Ahireti isteyen yine ilme sarılsın, buyuran Peygamberimiz, bilginin önemini ne kadar güzel anlatır.
İlim öğrenmek sadece okula mahsus değildir. Okul insana anahtar verir. O anahtarla ilim hazinelerini açacak olan, insanın bizzat kendisidir. Ne yaparsa özel gayretiyle yapar.
Okulu bitirir bitirmez kitabı kalemi bir tarafa fırlatmak ne kadar yanlıştır!
Halbuki ilmin ne yaşı, ne zamanı, ne de yeri vardır. Her yaşta, her yerde, her zaman öğrenilir.
İlim en büyük sermayedir. Ve insan her yaşta, her yerde ve her zaman sermayesini arttırmak ister.
İlimle kendinizi eğitin. Belki güçlüklerle karşılaşacaksınız. Bazı zorluklar çekeceksiniz, ama unutmayın;
HANGİ KIYMETLİ ŞEY VARDIR Kİ KOLAYLIKLA ELDE EDİLEBİLSİN?
NEYE MUHTACIZ?
Bir arıyla insan yavrusunun farkını hiç düşündünüz mü? Yirmi günlük arının çiçek çiçek uçup bal yapmaya başladığını çok görmüşsünüzdür. Bir insan yavrusu ise iki senede ancak ayağa kalkar, konuşmaya başlar. 6-7 yaşında okula gider. Okumayı, yazmayı öğrenir. Liseyi, üniversiteyi bitirinceye kadar hep okur, öğrenir, didinir, çabalar. Çünkü yaşayabilmek için hayatı, insanları öğrenmeye muhtaçtır. Kârını, zararını öğrenmek zorundadır. Ama bir arı yavrusu öyle mi? Onunla bal yapabilmesi için ne okuyup öğrenmeye, ne de üniversite bitirmeye ihtiyacı vardır. Mükemmel olarak gönderilmiştir. Yetiştirilmiştir. Daha petekten çıkar çıkmaz işbaşı yapar. Biz değil yirmi gün veya yirmi sene, hayat boyu öğrenmeye muhtacız. Bunun içindir ki, Beşikten mezara kadar öğrenmemiz emredilmiştir. İnsan kabiliyetlerini ancak okuyup öğrenmekle geliştirir. Bir çekirdeğe benzeyen duyguları bilgiyle kabuğunu çatlatır, filiz verip gelişir.
Bilgi gıdadır. Akıl ve kalp onunla doyar.
Bilgi başarıdır. Bilgisizlik yenilgidir.
Bilgi cesarettir. Bilen insan problemler ve olaylar üzerine cesaretle yürür.
Bilgi dürbüne benzer çetrefilli meseleleri onunla görür ve çözeriz.
Bilgi enerjidir. Hayatın güçlüklerini onunla üstlenir, engelleri onunla aşarız.
Bilgi ışıktır. Yolumuzu onunla aydınlatırız.
Bilgisizlik ise bütün kötülüklerin kaynağıdır. Bilgisiz insan en büyük kötülüğü kendisine yapmış olur.
Bilgisiz insan dik duramayan boş çuvaldan farksızdır. Sadi, bilgisizi, Savaş davuluna benzetir. Sesi çok çıkar, ama içi boştur.
Güzel düşüncelerle, bilgi yumaklarıyla doldurulamayan zihin kutusunu zararlı ve faydasız kırıntılarla meşgul eder.
İnsan ilimle kıymet kazanır. Olaylara dikkatle eğilir. İnceden inceye araştırmayı, titizliği ve becerikliliği öğrenir.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. İbni Mesud, İnsanın bilmediğini bilmesi de ilimdir der. Çünkü insan bilmediğini bilirse öğrenmeye yönelir.
Felaketlerin üstesinden bilgiyle gelinir. Hacı Bektaş Veli nin ifadesiyle,
Bilgisizce gidilen yolun hayrı yoktur.
Kazanmak, başarmak, yükselmek isteyenler ilme sarılırlar. Öğrenme aşk ve şevkiyle yanıp kavrulmayanlar ise yerlerinde sayarlar. Dünyayı isteyen ilme sarılsın. Ahireti isteyen yine ilme sarılsın, buyuran Peygamberimiz, bilginin önemini ne kadar güzel anlatır.
İlim öğrenmek sadece okula mahsus değildir. Okul insana anahtar verir. O anahtarla ilim hazinelerini açacak olan, insanın bizzat kendisidir. Ne yaparsa özel gayretiyle yapar.
Okulu bitirir bitirmez kitabı kalemi bir tarafa fırlatmak ne kadar yanlıştır!
Halbuki ilmin ne yaşı, ne zamanı, ne de yeri vardır. Her yaşta, her yerde, her zaman öğrenilir.
İlim en büyük sermayedir. Ve insan her yaşta, her yerde ve her zaman sermayesini arttırmak ister.
İlimle kendinizi eğitin. Belki güçlüklerle karşılaşacaksınız. Bazı zorluklar çekeceksiniz, ama unutmayın;
HANGİ KIYMETLİ ŞEY VARDIR Kİ KOLAYLIKLA ELDE EDİLEBİLSİN?