Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Gençlik Rehberi
Gençlik rehberi 18- (Otuzikinci Sözün Üçüncü Mevkıfından)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 185150" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"><span style="color: Red"><strong>Birinci İşaret</strong></span>: Leziz taamlara, hoş meyvelere şâkirane muhabbet-i meşrûanın uhrevî neticesi, Kur'anın nassiyle Cennete lâyık bir tarzda leziz taamları, güzel meyveleridir. Ve o taamlara ve o meyvelere müştehiyane bir muhabbettir. Hattâ dünyada yediğin meyve üstünde söylediğin «Elhamdülillâh» kelimesi, Cennet meyvesi olarak tecessüm ettirilip, sana takdim edilir. Burada meyve yersin. Orada «Elhamdülillâh» yersin. Ve nimette ve taam içinde in'am-ı İlâhîyi ve iltifat-ı Rahmânî'yi gördüğünden o lezzetli şükr-ü mânevî, Cennette gayet leziz bir taam suretinde sana verileceği, Hadîsin nassiyle, Kur'anın işârâtiyle ve hikmet ve rahmetin iktizasiyle sabittir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> <span style="color: Red"><strong>İkinci İşaret</strong></span>: Dünyada meşrû bir surette nefsine muhabbet, yani: Mehasisine bina edilen muhabbet değil, belki noksaniyetlerini görüp, tekmil etmeğe bina edilen şefkat ile onu terbiye etmek ve onu hayra sevketmek neticesi; o nefse lâyık mahbubları, Cennette veriyor. Nefis, mâdem dünyada hevâ ve hevesini Cenab-ı Hak yolunda hüsn-ü istîmal etmiş. Cihazatını, duygularını hüsn-ü suretle istihdam etmiş. Kerîm-i Mutlak, ona dünyadaki meşrû</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black">sh:» (G: 138)</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black">ve ubudiyetkârane muhabbetin neticesi olarak: Cennette, Cennetin yetmiş ayrı ayrı enva-ı zînet ve letafetinin nümuneleri olan yetmiş muhtelif hulleyi giydirip, nefisteki bütün hasseleri memnun edecek, okşayacak yetmiş enva-i hüsün ile vücudunu süslendirip; herbiri, ruhlu küçük birer Cennet hükmünde olan hurileri, o dâr-ı bekada vereceği, pekçok âyat ile tasrih ve isbat edilmiştir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> <span style="color: Red"><strong> Hem dünyada gençliğe muhabbet, yani, ibadette gençlik kuvvetini sarfetmenin neticesi: Dâr-ı saadette ebedî bir gençliktir.</strong></span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> <span style="color: Red"><strong>Üçüncü İşaret</strong></span>: Refika-i hayatına meşrû dairesinde, yani lâtif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile; refika-i hayatını da nâşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha zînetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbiren tahattur ettirecek enîs, lâtif, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini vadetmiştir. Elbette vadettiği şeyi, kat'i verecektir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> <span style="color: Red">Dördüncü işaret</span>: Valideyn ve evlâda muhabbet-i meşrûanın neticesi: Nass-ı Kur'an ile</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black">sh:» (G: 139)</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black">Cenab-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa, yine o mes'ud âileye; sâfi olarak lezzet-i sohbeti, Cennete lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde dâr-ı bekada ebedî mülâkat ile ihsan eder. Ve onbeş yaşına girmeden, yani, hadd-i bülûğa vasıl olmadan vefat eden çocuklar وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ ile tâbir edilen Cennet çocukları şeklinde ve Cennete lâyık bir tarzda, gayet süslü, sevimli bir surette; onları Cennette dahi peder ve validelerinin kucaklarına verir veledperverlik hislerini memnun eder, ebedî o zevki ve o lezzeti onlara verir. Zira çocuklar sinn-i teklife girmediklerinden; ebedî sevimli, şirin çocuk olarak kalacaklar. Dünyadaki her lezzetli şeyin en âlâsı Cennette bulunur. Yalnız çok şirin olan vleedperverlik, yani çocuklarını sevip okşamak zevki, Cennet tenasül yeri olmadığından, Cennette yoktur zannedilirdi. İşte bu surette o dahi vardır. Hem en zevkli ve en şirin bir tarzda vardır. İşte, kablelbülûğ evlâdı vefat edenlere müjde!..</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> <span style="color: Red"><strong> Beşinci İşaret</strong></span>: Dünyada «Elhubbu Fillâh» hükmünce; sâlih ahbablara muhabbettin neticesi, Cennette عَلَى سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ ile tâbir edilen: Karşı karşıya kurulmuş Cennet iskem-</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black">sh:» (G: 140)</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black">lelerinde oturup, hoş, şirin, güzel, tatlı bir surette dünya maceralarını ve kadîm olan hatıratlarını birbirine nakledip eğlendirmeleri suretinde firaksız, sâfi bir muhabbet ve sohbet suretinde ahbablariyle görüştüreceği, Kur'an'ın nassiyle sabittir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> <span style="color: Red"><strong>Altıncı İşaret</strong></span>: Enbiya ve evliyaya Kur'an'ın târif ettiği tarzda muhabbetin neticesi: O enbiya ve evliyanın şefaatlarından berzahta, haşirde istifade etmekle beraber, gayet ulvî ve onlara lâyık makam ve füyûzattan o muhabbet vasıtasiyle istifaza etmektir.</span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Black"> Evet اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ sırrınca; âdi bir adam, en yüksek bir makama, muhabbet ettiği âlî-makam bir zatın tebaiyyetiyle girebilir.</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 185150, member: 5987"] [SIZE="3"][COLOR="Black"][COLOR="Red"][B]Birinci İşaret[/B][/COLOR]: Leziz taamlara, hoş meyvelere şâkirane muhabbet-i meşrûanın uhrevî neticesi, Kur'anın nassiyle Cennete lâyık bir tarzda leziz taamları, güzel meyveleridir. Ve o taamlara ve o meyvelere müştehiyane bir muhabbettir. Hattâ dünyada yediğin meyve üstünde söylediğin «Elhamdülillâh» kelimesi, Cennet meyvesi olarak tecessüm ettirilip, sana takdim edilir. Burada meyve yersin. Orada «Elhamdülillâh» yersin. Ve nimette ve taam içinde in'am-ı İlâhîyi ve iltifat-ı Rahmânî'yi gördüğünden o lezzetli şükr-ü mânevî, Cennette gayet leziz bir taam suretinde sana verileceği, Hadîsin nassiyle, Kur'anın işârâtiyle ve hikmet ve rahmetin iktizasiyle sabittir. [COLOR="Red"][B]İkinci İşaret[/B][/COLOR]: Dünyada meşrû bir surette nefsine muhabbet, yani: Mehasisine bina edilen muhabbet değil, belki noksaniyetlerini görüp, tekmil etmeğe bina edilen şefkat ile onu terbiye etmek ve onu hayra sevketmek neticesi; o nefse lâyık mahbubları, Cennette veriyor. Nefis, mâdem dünyada hevâ ve hevesini Cenab-ı Hak yolunda hüsn-ü istîmal etmiş. Cihazatını, duygularını hüsn-ü suretle istihdam etmiş. Kerîm-i Mutlak, ona dünyadaki meşrû sh:» (G: 138) ve ubudiyetkârane muhabbetin neticesi olarak: Cennette, Cennetin yetmiş ayrı ayrı enva-ı zînet ve letafetinin nümuneleri olan yetmiş muhtelif hulleyi giydirip, nefisteki bütün hasseleri memnun edecek, okşayacak yetmiş enva-i hüsün ile vücudunu süslendirip; herbiri, ruhlu küçük birer Cennet hükmünde olan hurileri, o dâr-ı bekada vereceği, pekçok âyat ile tasrih ve isbat edilmiştir. [COLOR="Red"][B] Hem dünyada gençliğe muhabbet, yani, ibadette gençlik kuvvetini sarfetmenin neticesi: Dâr-ı saadette ebedî bir gençliktir.[/B][/COLOR] [COLOR="Red"][B]Üçüncü İşaret[/B][/COLOR]: Refika-i hayatına meşrû dairesinde, yani lâtif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile; refika-i hayatını da nâşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha zînetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbiren tahattur ettirecek enîs, lâtif, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini vadetmiştir. Elbette vadettiği şeyi, kat'i verecektir. [COLOR="Red"]Dördüncü işaret[/COLOR]: Valideyn ve evlâda muhabbet-i meşrûanın neticesi: Nass-ı Kur'an ile sh:» (G: 139) Cenab-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa, yine o mes'ud âileye; sâfi olarak lezzet-i sohbeti, Cennete lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde dâr-ı bekada ebedî mülâkat ile ihsan eder. Ve onbeş yaşına girmeden, yani, hadd-i bülûğa vasıl olmadan vefat eden çocuklar وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ ile tâbir edilen Cennet çocukları şeklinde ve Cennete lâyık bir tarzda, gayet süslü, sevimli bir surette; onları Cennette dahi peder ve validelerinin kucaklarına verir veledperverlik hislerini memnun eder, ebedî o zevki ve o lezzeti onlara verir. Zira çocuklar sinn-i teklife girmediklerinden; ebedî sevimli, şirin çocuk olarak kalacaklar. Dünyadaki her lezzetli şeyin en âlâsı Cennette bulunur. Yalnız çok şirin olan vleedperverlik, yani çocuklarını sevip okşamak zevki, Cennet tenasül yeri olmadığından, Cennette yoktur zannedilirdi. İşte bu surette o dahi vardır. Hem en zevkli ve en şirin bir tarzda vardır. İşte, kablelbülûğ evlâdı vefat edenlere müjde!.. [COLOR="Red"][B] Beşinci İşaret[/B][/COLOR]: Dünyada «Elhubbu Fillâh» hükmünce; sâlih ahbablara muhabbettin neticesi, Cennette عَلَى سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ ile tâbir edilen: Karşı karşıya kurulmuş Cennet iskem- sh:» (G: 140) lelerinde oturup, hoş, şirin, güzel, tatlı bir surette dünya maceralarını ve kadîm olan hatıratlarını birbirine nakledip eğlendirmeleri suretinde firaksız, sâfi bir muhabbet ve sohbet suretinde ahbablariyle görüştüreceği, Kur'an'ın nassiyle sabittir. [COLOR="Red"][B]Altıncı İşaret[/B][/COLOR]: Enbiya ve evliyaya Kur'an'ın târif ettiği tarzda muhabbetin neticesi: O enbiya ve evliyanın şefaatlarından berzahta, haşirde istifade etmekle beraber, gayet ulvî ve onlara lâyık makam ve füyûzattan o muhabbet vasıtasiyle istifaza etmektir. Evet اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ sırrınca; âdi bir adam, en yüksek bir makama, muhabbet ettiği âlî-makam bir zatın tebaiyyetiyle girebilir.[/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Gençlik Rehberi
Gençlik rehberi 18- (Otuzikinci Sözün Üçüncü Mevkıfından)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst