Gerçek Hürriyet

müdavim

Üye Sorumlusu
3330583137_f958b9436a.jpg

“İnsanlar Hür oldular ama yine Abdullah’tır.”
Bediüzzaman Said Nursi
Hürriyet, insan için çok önemli bir husustur. Özelliklede hakaik-i insaniyenin künhüne vakıf olmuş, Asr-ı saadette yaşanan medeniyet-i hakikiyeyi öğrenmiş, onun güzellikleri ve mükemmelliğini ilm-el yakîn bilen insan, hürriyetinde önemini ve değerini çok iyi kavramış olmalıdır.
Gerçek hürriyet; Allah’a, yalnızca O’nu yaratan, bütün kainatı ve her şeyi yaratan Allah’a kul olmaktır.
Allah’a abd olmayanlar ise, bir çok şeyin kulu, kölesi haline geldiği gibi gerçek hürriyet’ini de kaybeder. Nefsani ve süfli heva, arzu, istek ve emellerini kaybetmekten, onların elinden alınmasından, ödü patlarcasına korkar. Sahip olduklarını kaybetmeme uğruna, her türlü zillete, minnete, horlanmaya, aşağılanmaya, istismara, istiskale, rezilliğe ve dalkavukluğa razı olur. Bağımlısı olduğu o sefih yaşantı için, her şeyi fedaya hazır adi bir derekeye düşer, sukut eder.
Allah’a kul olan insan ise O’ndan, yani Yaradan’ın dan başka hiçbir şeyden korkmaz. Çünkü iman, ayni zamanda cesaretin kaynağıdır.
Hakiki imanı elde eden adam, Şeytanın ve nefsinin esiri olmaz, bu fani dünyada kaybetmekten çekindiği hiçbir şey olmadığı için, İnsi şeytanların oluşturduğu putlardan da ürkmez, eyvallah etmez. Gerektiğinde bütün kainata meydan okuyabilir. Şeytanını dahi, “Eyne’l-mefer” diye bağırtarak kaçırtır. O dessas ve aldatıcı putların yaymaya çalıştığı; korku, fitne, entirika, şantaj, komplo, tuzak ve tehditler karşısında dahi, hürriyetinden vazgeçmez.
Abdullah olan insan, bütün yaratılmışların rehberi, mürşidi, lideri, Kainatın Efendisi olan sevgili Peygamberinin (SAV) yolundan ve izinden giderek, Cenab-ı Hakkın rahmeti ve izniyle dünya; içinde ki bütün şa’şaa, debdebe ve cazibesiyle, kendini O’na kabul ettirmek istediğinde dahi, “Benden uzak dur” diyebilir. Şeytanın ve nefsinin, zehirli bir bal hükmünde ki teklif ve telkinlerini reddeder.
Büyük bir sabır, sebat, tevekkül, teslimiyet, sürur ve huzur içerisinde bir an-ı seyyale olan, bu misafirhane-i dünyadan terhis tezkeresini alma vaktini bekler. Çünkü o insan; ehl-i İman, mü’min ve ABDULLAH’ tır.
Abdullah olmaya hayır diyenler ise, Şeytan, nefis ve hevanın hükmetmesi, yönetmesi, yönlendirmesi ile meftun ve müptela olduğu; cazibedar, aldatıcı, şehevani ama zehirli onlarca, yüzlerce ve belki de binlerce süfli ve gayr-i meşru arzu, istek ve tutkularının -kısacası putlarının- peşinden koşar, onların esiri, kulu, kölesi haline gelip, hürriyetini de kaybeder.
Erdoğan Esenkal
 

Elif_Gibi

Well-known member
Abdullah olan insan, bütün yaratılmışların rehberi, mürşidi, lideri, Kainatın Efendisi olan sevgili Peygamberinin (SAV) yolundan ve izinden giderek, Cenab-ı Hakkın rahmeti ve izniyle dünya; içinde ki bütün şa’şaa, debdebe ve cazibesiyle, kendini O’na kabul ettirmek istediğinde dahi, “Benden uzak dur” diyebilir. Şeytanın ve nefsinin, zehirli bir bal hükmünde ki teklif ve telkinlerini reddeder.
Büyük bir sabır, sebat, tevekkül, teslimiyet, sürur ve huzur içerisinde bir an-ı seyyale olan, bu misafirhane-i dünyadan terhis tezkeresini alma vaktini bekler. Çünkü o insan; ehl-i İman, mü’min ve ABDULLAH’ tır.

Allah cc razı olsun...
 
Üst