Gıybet konulu Menkibeler

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Halid Rebbi anlatıyor:

- Bir gün büyük bir mecliste idim. Yanımdakiler bir adamı çekiştirmeye başladılar. Kendilerine engel oldum. Bunun üzerine o adamı bırakıp başka bir adamı dillerine dolamaya başladılar. Bir süre sonra da ilk adama döndüklerinde bir konuda ben de onların dedikodularına katıldım.

O gece yatınca şöyle bir rüya gördüm. Uzun boylu ve kara yüzlü bir adam yanıma geldi. Elindeki bir tabakta bir parça domuz eti vardı.

Bana “bunu ye” dedi.

Kendisine “ domuz eti mi yiyeceğim? Vallahi, yemem onu” dedim.

Bunun üzerine adam beni ağır bir dille azarlayarak “ama bundan daha kötüsünü yedin” dedi ve arkasından o domuz etini ağzıma tıkamaya başladı. O arada uyanıverdim.

Vallahi, otuz veya kırk güne kadar ağzıma koyduğum her lokmada o etin pis kokusunu duymuştum.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Cüneyd-i bağdadi hazretlerine, camide iken bir genç gelip:

- Allah rızası için bana yardım edin. Ben yardıma muhtaç bir kimseyim, der.

- Cüneyd-i bağdadi hazretleri bakar ki, genç sapa-sağlam bir insan, bu genç bu haliyle dilencilik yapmaya utanmaz mı? Niye çalışıp kazanmaz da dilencilikle kendini küçük duruma düşürür. Diye düşünür.

O gece Cüneyd-i Bağdadi hazretleri bir rüya görür. Rüyasında:

camide gördüğü gencin vücudu bir kebap yapılıp bir tepsiye konmuş önüne getirilir. Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine:

- Bunu yiyeceksin derler.

Hazret “o insan etidir, yenir mi?” diye karşılı verdiğinde:

- Ya dün camide nasıl yiyordun... yine öyle yiyeceksin!.. derler.

Daha sonrasını hazret şöyle anlatıyor:

- Meğer gıybet etmişim. Hemen korku ile uyandım. Abdest alıp iki rekat namaz kıldım. Tevbe istiğfar ettim. Sabah olunca..

O hakkında konuştuğum genci aramak için dışarı çıktım. Aradım aradım, nihayet genci, Dicle nehri kıyılarında buldum ki, önüne tere koymuş onları yiyor.

Genç benim geldiğimi görünce başını kaldırarak:

- Ey Cüneyd! Camide benim hakkımda kötü düşündüğün için tövbe edip pişmanlık duydun mu? Diye sordu.

- Evet dedim...

Genç bana:

- O halde üzülme git! Dedi

ve şu ayeti kerimeyi okuyarak kayboldu..

Ve O Zattır ki kullarından tövbeyi kabul eder, günahlarını afv eder ve ne yaptıklarını bilir.
 

mübtela1

Well-known member
Allah razı olsun çok önemli bir konu, malesef yeteri kadar önem göstermiyoruz ...

* - Hz. Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."

* - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, sana Safiyye'deki şu şu hal yeter!" demiştim. (Bundan memnun kalmadı ve: "Öyle bir kelime sarfettin ki, eğer o denize karıştırılsaydı (denizin suyuna galebe çalıp) ifsad edecekti" buyurdu. Hz. Aişe ilaveten der ki: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir insanın (tahkir maksadıyla) taklidini yapmıştım. Bana hemen şunu söyledi: "Ben bir başkasını (kusuru sebebiyle söz veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, şu şu kadar (pek çok dünyalık) verilse bile!"

* - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini (ve göğüslerini) tırmalıyorlardı. "Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye sordum. "Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını (şereflerini) payimal edenlerdir."

[FONT=arial,helvetica,sans-serif]* - Müstevrid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir müslüman(ı gıybet ve şerefini payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini cehennemden tattıracaktır. Kime de müslüman bir kimse(ye yaptığı iftira, gıybet gibi bir) sebeple (mükafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teâla Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de (malı, makamı olan büyüklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada salâh ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak için riyakarlıklara girer)se Allah Teâla Hazretleri Kıyamet günü onu mürâiler makamına oturtarak (rezil eder ve mürailere münasib az azndırır.)"[/FONT]
[FONT=arial,helvetica,sans-serif] [/FONT]
* - Sa'id İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ribânın en kötüsü, haksız yere müslümanın ırzını (manevi şahsiyetini) rencide etmektir."

* - Muaz İbnu Esed el-Cüheni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bir mü'mini bir münafığa (gıybetçiye) karşı himaye ederse, Allah da onun için, Kıyamet günü, etini cehennem ateşinden koruyacak bir melek gönderir. Kim de müslümana kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından paklanıp) çıkıncaya kadar hapseder."

* - Hz. Cabir ve Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ne fâsık ne de mücâhir (günahı açıktan işleyen) kimse için söylenen gıybet sayılmaz. Mücâhir olan hariç, bütün ümmetim affa mazhar olmuştur."

* - Hz. Huzeyfe raadıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kattat (söz taşıyan) cennete girmeyecektir." Müslim'in rivayetinde "nemmâm cennete girmeyecektir" şeklinde gelmiştir.
* - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bana kimse, ashabımın birinden (ı sıkacak bir) şey getirmesin. Zira ben, sizin karşınıza, içimde hiç bir şey olmadığı halde çıkmak istiyorum."

* Bir gün boyu kısa bir kadın bazı meseleler sormak üzere peygamberimize gelir. Müşkillerini öğrenerek çıkıp gittikten sonra Hz. Aişe:
-Ne kısa boylu bir kadın! Diye söylenir.
Bunun üzerine efendimiz:
Gıybet ettin ya Aişe der.

* Yine Allah Resulü(s.a.v) buyururlar:

Gıybetten sakının ! çünkü onda üç afet vardır:

1. Gıybet edenin duası kabul olunmaz.

2. Yaptığı hayrat kabul edilmez.

3. Gıybet edenin üzerinde günahlar birikir.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
KÖPEĞİN BİLE GIYBETİ YASAKSA






Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinden Vanlı Molla Hamit anlatıyor:




"Birgün caminin hücre kapısını unutarak açık bırakmıştık Talebe arkadaşların küpte kavurmaları vardı İçeri giren bir köpek, küpe kafasını sokup kavurmaları yemiş, sonra da kafasını çıkaramayınca küpü kırıp kaçmış ..




Talebe arkadaşların canı çok sıkılmıştı Bir tertiple köpeği tekrar celbedip, sopa ile döveceklerdi Üstad Bediüzzaman vaziyeti öğrenince onları vazgeçirmek istedi ..



Molla Resul: "Şeyda, biraz kıymamız vardı Biz kıyamıyorduk ki yiyelim Halbuki bir köpek gelerek hem kıymayı yemiş, hem de küpü kırmış Bize zarar verdi Nasıl biz onu dövmeyelim?" dedi



Üstad: "Molla Resul, senden soruyorum, vicdanen söyle, sen aç kalsan, paran da olmasa, bir şey almaya gücün de olmasa, nihayet açık bir yerde bir et bulsan, yer misin, yemez misin? Halbuki aklın var, idrak ediyorsun ki bu etin sahibi var" diye konuştu




Molla Resul, Üstad'ın bu konuşması üzerine bir müddet konuşmayarak sustu Sonra cevaben:



"Evet yerim Şeyda!" dedi



Üstad tekrar buyurdu ki; "Bu hayvandır, aklı yoktur Haramı, helâli bilmiyor Hayır ve şerri tanımıyor Sahibinin kendisini döveceğini de bilmiyor Elbette açık kapıdan girip, kıymalarınızı yemiş Bundan dolayı cezaya müstahak mıdır? Sizden soruyorum, elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin"



Sonra Molla Resul ve arkadaşları köpekte kabahat yoktur, diye kabul ettiler



Üstad; "Madem öyledir bu hayvanın gıybetini yapmayın ve helâl edin" dedi




Molla Resul, Üstad Hazretleriyle biraz samimî konuşurdu, hem de Üstad'dan birkaç yaş büyüktü Gülerek Üstad'a hitaben:



"Şeyda, içimizden gelmiyor ki, helâl edeyim Fakat siz helâlleşmeye bizi ikna ettiniz" dedi




Ben "Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi?" (Hucurat, 49/12) mealindeki âyete göre sadece insanların gıybetinin yapılmaması gerektiğini zannediyordum, halbuki Üstad çok daha hassas Hayvanların gıybetini yaptırmayan bir zat, her hâlde İnsanların gıybetini hiç yaptırmaz
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Gıybet yapanı susturun!

Allah dostlarından Muhammed bin İsmâil rahmetullahi aleyh hazretlerine, bazı gençler;

Efendim, bize nasihat eder misiniz,dediler.

Mübarek zat;

Gıybet yapanı dinlemeyin! Hattâ susturun! Çünkü (Gıybet günahı)(Zinâ günahından)daha büyüktür.buyurdu.

Şaşırdılar: Zina’dan mı büyük efendim?

Evet.

Peki, nasıl susturacağız

Açıkça (Sus! Gıybet yapma!) diyeceksiniz.

Bu, çok zor efendim.

Evet zor.Ama mükâfatı çok büyük.Zira böyle yapan müslümana (Yüz şehid sevabı) verilecek.

Öyle mi hocam?

Evet.Peygamber Efendimiz sallü aleyhi ve sellem öyle buyuruyor.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
YÜZ ŞEHİT SEVABI


Ahmed Yesevi “rahime-hullahü teâlâ”a Bir gün de talebesinden biri;


- Hocam, şehit sevabı nasıl kazanılır? diye sordu.


Cevaben;


- Sana ben, bir değil, “yüz” şehit sevabı kazandıran bir amel söyleyeyim. Gıybet eden birini görürsen, konuşturma, sustur hemen! buyurdu.


- Nasıl susturayım hocam?


- Açıkça Sus! diyeceksin.


Nitekim Peygamberimiz “aleyhissalâtü vesselâm” bir hadis-i şeriflerinde; “Gıybet edene Sus! diyene, yüz şehit sevabı verilir” buyuruyor.
.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Gıybet Dinledim Orucum Bozuldu
Allah dostlarının orucu akşama kadar sadece aç kalmak de­ğildir. Onlar orucu kendini değil haram ve mekruhlara onlar kendini şüpheli olan şeylere karşı bile kendini kapatmaktır. Onla­rın derdi sadece akşama kadar aç kalmak değil, tuttukları oruçla Rıza-i ilahiye kavuşmaktır. Onlar için yılın her ayı ramazan ayı gibi yaşıyorlardı. Sürekli oruç tutardı.
Bir gün oruçlu iken yanın­da Hindistan sultanı çekiştirilip, gıybeti yapılınca;
Dıhlevi hazretleri;
“Eyvah orucum bozuldu” dedi.
Yanındakiler; “ama efendim gıybet yapan siz değildiniz” de­yince;
“Gıybeti yapan da dinleyende ortaktır.” hadisi şerifi ile karşı­lık verdi.
 
Üst