durmuþ göktekin
Active member
GÜLER YÜZLÜ, TATLI DİLLİ OLMALIYIZ!
Toplumsal yaralarımız var. Yaralar ihmal edilirse kangrene çevirir. Bazen parmak yerine el, el yerine kol gidebilir. Bağlanılmayacaklara bağlanmamalıyız. İsyan eden şakırlarda, türkülerde eriyip gitmemeliyiz. Hak diyen, ümit diyen, ilahi duyguları canlı tutan sözlerle dolu şarkılara türkülere kulak vermeliyiz. (Hayvan ağızdan, insan kulağından beslenir) diyen Mevlanaları, Bediüzzamanları dinlemeliyiz. Allah duyularımızı güzellikler için yaratmış. Gözümüz, kulağımız, ağzımız, burnumuz, Latife-i Rabbani’ yenin ihsan ettiği güzellikleri algılamamız için verilmiş. Dilimizle sözün güzelini söylemek, kulağımızla hak sözleri dinlemek, ilahi nağmeleri duymak olmalıdır. Gözümüzle, yaratılmışların güzelliklerini görmek. O’nun adına güzellikleri tadat edip seyretmek olmalıdır. Burnumuzla; gönlümüze ve kalbimize sürur veren güzel kokulara bağlanmalıyız. Organlarımızı bunlarla bütünleştirene şükranlarımızı sunmalıyız. Hayatımızın bağlı olduğu, çiçekten güneşe kadar her şeye hayret nazarları ile bakmalıyız. Dolayısıyla bakışımız ibadet, yatışımız ibadet, sözümüz ibadet, özümüz ibadet olsun.
Ağızdan alınan gıdalar bedeni beslediği gibi kulaktan alınan gıdalar, yani güzel sözler de kalbi, ruhu ve gönlü besler. Onun için müzik ruhun gıdası denmiş olabilir. Ama nefse ve hevese hitap eden sözler nefsi besler kalınlaştırır, sahibini zor duruma sokar. Hak ve güzel sözlerden yapılmış müzik ruhu besler ve inkişaf ettirir. Sivrisineğin tantanası, balarısının demdemesi, ağustos böceğinin sesi, su şırıltısı ve gök gürültüsü gibi sesler, Allah’ın birer ayeti olduğundan ilahi sesler ve sözlerdir. Beden kulağının ötesinde bir de kalb kulağı vardır. Kalb kulağı açık olan sözün hak olanını duyar. Kötü sözler kalbi köreltir, güzel sözleri duymasını engeller.
Kur’an nağmesiyle ve manasıyla konuşurken, gökyüzü ihtişamıyla, yeryüzü intizamıyla, çiçekler güzellikleri ve kokularıyla, meyveler lezzetleriyle konuşur. Sular şırıldarken, rüzgâr nefes verir. Yıldızlar parlarken, yapraklar fısıldaşır. İnsanın aklı fen ilimleriyle aydınlanır, inkişaf eder. Kalbi din ilimleriyle nurlanır, serfiraz eder. Gönlü ve ruhu huzur bulur, semaya yükselir. Bedenin beslenmesi kadar ruhun da beslenmesine önem vermeliyiz. Ruh beslenmezse vicdan ziyasız kalır, hakka karşı körleşir. Hakkı görmeyenin kalb gözü görmez olur. Beden sağlığımızla birlikte ruh sağlığımız da önemlidir. Bedenen beslenirken damak tadımızı önemseriz. Manevi latifelerimizi güzel sözlerden ve güzellerin sözlerinden beslemeliyiz. Güzelleri takip etmeliyiz.
Sözün güzelini söylemek Kur’ani bir emirdir. Güzel söz söyleyeni önce Hak, sonra halk sever. Tebessüm, müminin sadakasıdır. Tebessümlü yüzler insana sıcaklık verir. Somurtkan, asık yüzler insanı üşütür. Tebessümlü yüzde latif İlkbahar havası eserken, somurtkan, asık yüzlerde kışın şiddetli soğuk havaları esmektedir. Hangisini tercih etmeliyiz? Tercih ettiklerimizi yapmalıyız. Candan cana yol bulmalıyız. Canımız o yolda olmalı, kalbimiz sevgiyle dolmalı, güler yüzlü, tatlı dilli olmalıyız. Kendini seven, sayan başkasını da sever ve sayar. Sevgi yolunuz açık olsun.
20. 02. 2013
Durmuş Göktekin
Toplumsal yaralarımız var. Yaralar ihmal edilirse kangrene çevirir. Bazen parmak yerine el, el yerine kol gidebilir. Bağlanılmayacaklara bağlanmamalıyız. İsyan eden şakırlarda, türkülerde eriyip gitmemeliyiz. Hak diyen, ümit diyen, ilahi duyguları canlı tutan sözlerle dolu şarkılara türkülere kulak vermeliyiz. (Hayvan ağızdan, insan kulağından beslenir) diyen Mevlanaları, Bediüzzamanları dinlemeliyiz. Allah duyularımızı güzellikler için yaratmış. Gözümüz, kulağımız, ağzımız, burnumuz, Latife-i Rabbani’ yenin ihsan ettiği güzellikleri algılamamız için verilmiş. Dilimizle sözün güzelini söylemek, kulağımızla hak sözleri dinlemek, ilahi nağmeleri duymak olmalıdır. Gözümüzle, yaratılmışların güzelliklerini görmek. O’nun adına güzellikleri tadat edip seyretmek olmalıdır. Burnumuzla; gönlümüze ve kalbimize sürur veren güzel kokulara bağlanmalıyız. Organlarımızı bunlarla bütünleştirene şükranlarımızı sunmalıyız. Hayatımızın bağlı olduğu, çiçekten güneşe kadar her şeye hayret nazarları ile bakmalıyız. Dolayısıyla bakışımız ibadet, yatışımız ibadet, sözümüz ibadet, özümüz ibadet olsun.
Ağızdan alınan gıdalar bedeni beslediği gibi kulaktan alınan gıdalar, yani güzel sözler de kalbi, ruhu ve gönlü besler. Onun için müzik ruhun gıdası denmiş olabilir. Ama nefse ve hevese hitap eden sözler nefsi besler kalınlaştırır, sahibini zor duruma sokar. Hak ve güzel sözlerden yapılmış müzik ruhu besler ve inkişaf ettirir. Sivrisineğin tantanası, balarısının demdemesi, ağustos böceğinin sesi, su şırıltısı ve gök gürültüsü gibi sesler, Allah’ın birer ayeti olduğundan ilahi sesler ve sözlerdir. Beden kulağının ötesinde bir de kalb kulağı vardır. Kalb kulağı açık olan sözün hak olanını duyar. Kötü sözler kalbi köreltir, güzel sözleri duymasını engeller.
Kur’an nağmesiyle ve manasıyla konuşurken, gökyüzü ihtişamıyla, yeryüzü intizamıyla, çiçekler güzellikleri ve kokularıyla, meyveler lezzetleriyle konuşur. Sular şırıldarken, rüzgâr nefes verir. Yıldızlar parlarken, yapraklar fısıldaşır. İnsanın aklı fen ilimleriyle aydınlanır, inkişaf eder. Kalbi din ilimleriyle nurlanır, serfiraz eder. Gönlü ve ruhu huzur bulur, semaya yükselir. Bedenin beslenmesi kadar ruhun da beslenmesine önem vermeliyiz. Ruh beslenmezse vicdan ziyasız kalır, hakka karşı körleşir. Hakkı görmeyenin kalb gözü görmez olur. Beden sağlığımızla birlikte ruh sağlığımız da önemlidir. Bedenen beslenirken damak tadımızı önemseriz. Manevi latifelerimizi güzel sözlerden ve güzellerin sözlerinden beslemeliyiz. Güzelleri takip etmeliyiz.
Sözün güzelini söylemek Kur’ani bir emirdir. Güzel söz söyleyeni önce Hak, sonra halk sever. Tebessüm, müminin sadakasıdır. Tebessümlü yüzler insana sıcaklık verir. Somurtkan, asık yüzler insanı üşütür. Tebessümlü yüzde latif İlkbahar havası eserken, somurtkan, asık yüzlerde kışın şiddetli soğuk havaları esmektedir. Hangisini tercih etmeliyiz? Tercih ettiklerimizi yapmalıyız. Candan cana yol bulmalıyız. Canımız o yolda olmalı, kalbimiz sevgiyle dolmalı, güler yüzlü, tatlı dilli olmalıyız. Kendini seven, sayan başkasını da sever ve sayar. Sevgi yolunuz açık olsun.
20. 02. 2013
Durmuş Göktekin