Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı
kayayı yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Tanrıya yakarır keşke güneş
olsaydım diye.
"Ol" der Tanrı.
Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi,
hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister.
"Ol" der Tanrı.
Bulut olur.
Rüzgar alır götürür bulutu,
rüzgarın oyuncağı olur.
Rüzgar olmak ister bu kez.
Ona da "Ol" der Tanrı.
Rüzgar her yere egemen olur,
fırtına olur, kasırga olur.
Herşey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir
kayaya rastlar.
Ordan esen burdan eser, kaya
banamısın demez!
Bildiniz, Tanrı kaya olmasına da
izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır
artık dünyaya karşı...
Sırtında bir acı ile uyanır....
Bir ihtiyar taşçı kayayı
yontmaktadır. ..
kaderini sev ... belki seninki en
guzelidir ...
"Amor Fati - Nietzsche "
... bazı zamanlarda gider, bir taş
ustası bulur seyrederim.
Adam belki yüz kere vurur taşa.
Ama değil kırmak, küçücük bir
çatlak bile oluşturamaz.
Sonra birden, yüz birinci vuruşta
taş ikiye ayrılıverir.
İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye
bölen o son vuruş değil, ondan
öncekilerdir. ( Jacob Riis)