Hads-ı sadık ve hissi kablel vuku arasında nasıl bir fark vardır?

müdavim

Üye Sorumlusu
Letaifler ile mülahaza

Hadsı Sadık: Aklın başlıca iki seyri vardır: Fikir ve hads.

Fikir, tedricidir; hedefe adım adım gidilir. Hads ise, şimşek gibi bir sür’at-i intikaldir; hedefe birden ulaşma söz konusudur.
Mesela, yeni bir ilmi keşfe imza atacak bir zat, önce fikir ile yol alır. Araştırdığı sahada fikren derinleşir. Günler, aylar geçer, henüz sonuca varamaz. Fakat bir gün, birden içine bir fikir doğar ve onunla sonuca ulaşır.

Güneş ışınlarına tutulan merceğin bir kâğıda odaklanmasıyla önceleri o kâğıt yanmaz. Fakat bir müddet sonra birden alev alır. İşte, ısınma süreci fikre, birden alev alması hads’e misaldir.

Vicdan, bir hads ile şu âlemin bir Yaratıcısı oluğuna hükmeder. Bu hüküm için vicdanın uzun delillere, kıyaslara ihtiyacı yoktur.

Hiss-i kable’l-vuku, bir şeyi daha olmadan sezme duygusudur. Buna kısaca önsezi denir.

Yapılan araştırmalar, hayvan ve insanlarda önsezi olduğunu ortaya koymaktadır. Mesela, deprem öncesi vahşi hayvanlar garip sesler çıkarır, sağa sola kaçışırlar.

Bir felaket öncesi, pek çok insan, ruhunda bir daralma hisseder. Bu durum, bazen rüyaya yansır. İnsan, yarın karşılaşacağı dehşetli bir felaketi gece rüyasında görür. Bunun pek çok örnekleri vardır.

Önsezi, Allah’ın veli kullarında başkalarına oranla çok daha hassastır ve ileri seviyededir. Bu zatlar, aylar ve yıllar öncesinden bir felaketin veya müjdeli bir olayın ön habercilerini kalplerinde duyabilirler yahut sadık rüyalarla haber alırlar.

Sorularla Risale
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Letaifler ile mülahaza

Meleke, kuvve, duygu kavramları arasındaki farklar nelerdir?

Meleke: Tekrar tekrar yapılan bir iş veya tecrübeden sonra hasıl olan bilgi ve maharet; o şey üstünde elde edilen üstün kabiliyet ve uzmanlık demektir.

Kuvve: Eyleme ve amele müsait olduğu halde, yerinde duran kabiliyet ve yetenek demektir. Şimdiki tabirle tatbike dökülmemiş potansiyel kabiliyetler manasına geliyor.

Duygu: İnsanın manevi ve maddi duygularının genel adıdır. İnsanın mahiyetinde bildiğimiz bilmediğimiz ne kadar manevi duyguları varsa, bunların ortak ve genel adıdır diyebiliriz. Kalp, ruh, vicdan, sırlar bunlara örnek olarak verilebilir.

Meleke, kabiliyetin kuvveden çıkıp keskinlik ve uzmanlık kazanmış şeklidir. Kuvve ise, kabiliyetin yatmış ve gelişmemiş ham şeklidir. Duygu ise, bu kabiliyet ve melekelerden başka insanın sahip olduğu hissiyatların genel bir ismidir.

Sorularla Risale
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Letaifler ile mülahaza

Letaif ile Havas Kavramlarını İzah Eder misiniz, Farkları Nelerdir?

Letaif: İnce ve latif duyguların genel bir adıdır. Daha ziyade manevi ve hafi duygular için kullanılan bir terimdir. Yani, zahir ve kesif duyguları değil batini ve latif duyguları ifade eden bir terimdir.

Havas: Bütün zahiri ve batini, kesif veya latif duyguların ortak bir ismidir. Letaiften farkı zahiri ve kesif duyguları da kapsıyor olmasıdır. Ama örfi anlamda bu tabir zahir ve kesif duyguları temsil eder hale gelmiştir.

Latif ve batini duygulara misal olarak, kalbe bağlı beş duygu olan Hiss-i müşterek (hayâl kuvveti), müdrike (akıl), vehim (vâhime), hâfıza, mutasarrıfa (meydana getirici hayal kuvveti) verebiliriz.

Havas ve zahiri duygulara ise zâhirî beş duygu olan tatmak, görmek, işitmek, koklamak, dokunup ve duymak örnek verilebilir.

sorularlarisale
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Letaifler ile mülahaza

Ucb ve Gurur Arasındaki Fark Nedir?

Mesnevi-i Nuriye adlı eserde bu fark çok güzel ifade edilmiştir. Aşağıda da ifade edildiği üzere, ucbun gururdan farkı, kişinin iyilik adına yaptığı amellerine güvenmektir, onunla büyüklenmektir. Gurur, kendini başkasından üstün tutmak iken, ucb ise bir kısım ameline güvenmektir.

"İkinci hastalık: “Ucb”dur."

"Arkadaş! Ye’se düşen adam, azaptan kurtulmak için, istinad edecek bir noktayı aramaya başlar. Bakar ki, bir miktar hasenat ve kemâlâtı var. Hemen o kemâlâtına bel bağlar. Güvenerek der ki: “Bu kemâlât beni kurtarır, yeter” diye bir derece rahat eder. Halbuki, a’mâle güvenmek ucubdur, insanı dalâlete atar. Çünkü, insanın yaptığı kemâlât ve iyiliklerde hakkı yoktur. Mülkü değildir; onlara güvenemez."

"Üçüncü hastalık: “Gurur”dur."

"Evet, gurur ile, insan maddî ve mânevî kemâlât ve mehasinden mahrum kalır. Eğer gurur saikasıyla başkaların kemâlâtına tenezzül etmeyip kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır. Böyle insanlar, malûmat ve keşfiyatlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izâmın irşadat ve keşfiyatlarından mahrum kalırlar. Ve evhama mâruz kalarak, bütün bütün çizgiden çıkarlar. Halbuki, eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyatı, bunlar kırk senede bulamazlar."(1)

(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Katre.

sorularlarisale
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Letaifler ile mülahaza

Latife, istidat ve kuvve kavramlarını izah eder misiniz, farkları nelerdir?

Latife: İnsanın manevi ve latif duygularının genel adıdır. Bir nevi cihaz tabirinin zıddı gibidir. İnsanın mahiyetini bildiği bilmediği ne kadar manevi duyguları varsa, bunların ortak ve genel adıdır diyebiliriz. Kalp, ruh, vicdan, sırlar bunlara örnek olarak verilebilir.

İstidat: Bir şeyin kabulüne ve kazanılmasına olan fıtrî meyil ve potansiyel kabiliyet demektir. Allah Teâlâ Hazretlerinin (C.C.), insanlara ve sâir mahluklara tevdi buyurduğu kabiliyet kuvvelerinin genel bir ismidir. Kabiliyetler insan fıtratında nüve yani tohum şeklinde bulunurlar, şart ve mecrasını buldular mı fiili aleme intikal ederler ve gelişirler.

Mesela resim çizmeye kabiliyetli bir çocuk, resim eğitimi aldığı zaman o kabiliyet gelişip büyür ve en sonunda o nüve ağaç şekline dönüşür. Bütün tohumlar ve nüvelerin içindeki ince plan ve programlara istidat denilebilir. Mesela kaysı çekirdeğinin içindeki kayısı ağacının ince programına bir cihetle kayısı istidadı denilebilir.

Kuvve: Bir şeyin potansiyel olma haline denir. Çekirdeğin içinde program şeklinde duran yazının fiili alana intikal etmemiş şekline potansiyel veya kuvve denir.

Mesela kayısı çekirdeği potansiyel olarak kayısı ağacıdır; lakin ağaç gibi inbisat etmediği için ona kaysı ağacı değil kayısı çekirdeği deniliyor. İşte kayısının bu açılmamış şekline kuvve veya potansiyel denir. İstidat, kuvveden daha geniş bir tabirdir.

sorularlarisale
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Üstad, insanda, akıldan ziyade kalp, ruh, heva, heves ve sır gibi hislerin bulunduğunu süylüyor. Burdaki "sır"dan kasıt nedir?

Soru

Üstad, insanda, akıldan ziyade kalp, ruh, heva, heves ve sır gibi hislerin bulunduğunu süylüyor. Burdaki "sır"dan kasıt nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;
Sır ve Latife: İnsanın manevi ve latif duygularının genel adıdır. Bir nevi cihaz tabirinin zıddı gibidir. İnsanın mahiyetini bildiği bilmediği ne kadar manevi duyguları varsa bunların ortak ve genel adıdır, diyebiliriz. Kalp, ruh, vicdan, bunlara örnek olarak verilebilir.

Tasavvufta sır, insanda ilahi hakikatleri idrak ve müşahede eden manevi melekelrden biridir.

Sır kelimesi daha çok insanlığın yaşadığı ve duyduğu, ama daha tam keşfedemediği latifelerin genel bir ifade şeklidir. Var olup da ismi ve şekli bilinmeyen duygularda denilebilir.


Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör
 
Üst