İlim-irfan
Well-known member
Şartlarına uygun olarak tövbe edince, küfür, inkâr dahil bütün günâhlar muhakkak affolur. Şartlarına uygun olarak ve ihlâs ile yapılan hacca, Hacc-ı mebrûr denir. Hacc-ı mebrûr, kazâya kalmış yani vaktinde edâ edilememiş farzlardan, ibâdetlerden ve kul haklarından başka bütün günâhların affına sebep olur. Kul haklarının ve vaktinde yapılamayan ibâdetlerin affolması için, vaktinde edâ edilmeyen ibâdetlerin kazâ edilmesi ve kul haklarının da ödenmesi lâzımdır. Kabul olmuş hac ile, farzı, ibâdeti yapmamanın günâhı affedilmez ise de, vaktinde yapmamanın, vaktinden sonraya bırakmanın günâhı affedilir. Kabul olan hacdan sonra, vaktinde yapılmayan farzlar, ibâdetler kazâ etmeye hemen başlanmazsa, geciktirme günâhı tekrâr başlar ve zamânla kat kat artar. İslâm âlimleri;
(Hacc-ı mebrûr yapanın günâhları affolur. Dünyâya yeni gelmiş gibi olur) hadîs-i şerîfinin, kazâya kalan ibâdetler ve kul hakkından başka günâhların affolacağını göstermektedir diye açıklamışlardır.
Kazâya kalan ibâdetlerin ve kul haklarının da, affa dâhil olduğunu bildiren âlimler var ise de, bunlar, tövbe edip de kazâdan ve ödemekten âciz olanlar için olduğu bildirilmiştir. Hûd sûresinin 115. âyet-i kerîmesinde meâlen;
(Hasenât, günâhları yok eder) buyuruldu.
Müfessirler, bu âyet-i kerîmeyi de, vaktinde yapılamayan ibâdetlerin kazâsı yapılınca, affolurlar diye açıklamışlardır.
“HEPİNİZ TÖVBE EDİNİZ!
”
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Kıymetli ömrümüz, günâh işlemekle, kusûr, kabâhat yapmakla, yanılmakla, faydasız, lüzûmsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tövbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, 31. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Ey mü’minler! Hepiniz, Allahü teâlâya tövbe ediniz! Tövbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. Günâhlarına tövbe etmek, herkese farz-ı ayındır. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin hepsi tövbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhisselâm buyuruyor ki; (Kalbimde envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kerre istiğfâr ediyorum.)
Yapılan günâhta, kul hakkı bulunmayıp, zinâ yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, yabancı kadınlara bakmak, Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günâhlara tövbe etmek, pişmân olmakla, istiğfâr okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise, tövbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lâzımdır.
KUL HAKKI OLAN GÜNAH!
Günâhta kul hakkı da varsa, buna tövbe için, kul hakkını hemen ödemek, hak sahibi ile helâllaşmak, ona iyilik ve duâ etmek de lâzımdır. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona duâ, istiğfâr edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, malı, parayı fakîrlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine niyyet etmelidir. Resûlullah efendimiz; (Günâh işleyen biri, pişmân olur, abdest alıp namâz kılar ve günâhı için istiğfâr ederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette affeder. Çünkü Allahü teâlâ, Nisâ sûresi 109. âyetinde; ‘Biri günâh işler veyâ kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya istiğfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli, af ve mağfiret edici bulur’ buyurmaktadır) buyurdu. Lokman Hakîm hazretleri oğluna nasîhat ederek; ‘Oğlum, tövbeyi yarına bırakma! Çünkü ölüm ânsızın gelip yakalar’ buyurmuştur. İmâm-ı Mücâhid hazretleri de; ‘Her sabâh ve akşam tövbe etmeyen kimse, kendine zulmeder’ buyurmuştur.”
Netice olarak, işlenen her günâhın affı için, kalb ile tövbe etmek, dil ile istiğfâr etmek ve vaktinde yapılamayan ibâdetleri kazâ etmek, ayrıca sadaka verip iyilik etmek lâzımdır. Atâ-i Horasânî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Hep iyilik yapın. Zîrâ yapılan iyilikler, işlenen kötülükleri yok eder.”
Gönül Pınarı
Osman Ünlü - Türkiye Gazetesi
22 Şubat 2010 Pazartesi
(Hacc-ı mebrûr yapanın günâhları affolur. Dünyâya yeni gelmiş gibi olur) hadîs-i şerîfinin, kazâya kalan ibâdetler ve kul hakkından başka günâhların affolacağını göstermektedir diye açıklamışlardır.
Kazâya kalan ibâdetlerin ve kul haklarının da, affa dâhil olduğunu bildiren âlimler var ise de, bunlar, tövbe edip de kazâdan ve ödemekten âciz olanlar için olduğu bildirilmiştir. Hûd sûresinin 115. âyet-i kerîmesinde meâlen;
(Hasenât, günâhları yok eder) buyuruldu.
Müfessirler, bu âyet-i kerîmeyi de, vaktinde yapılamayan ibâdetlerin kazâsı yapılınca, affolurlar diye açıklamışlardır.
“HEPİNİZ TÖVBE EDİNİZ!
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Kıymetli ömrümüz, günâh işlemekle, kusûr, kabâhat yapmakla, yanılmakla, faydasız, lüzûmsuz konuşmakla geçip gidiyor. Bunun için; tövbeden, Allahü teâlâya boyun bükmekten söyleşmemiz, konuşmamız hoş olur. Nûr sûresi, 31. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Ey mü’minler! Hepiniz, Allahü teâlâya tövbe ediniz! Tövbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. Günâhlarına tövbe etmek, herkese farz-ı ayındır. Hiç kimse tövbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin hepsi tövbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhisselâm buyuruyor ki; (Kalbimde envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kerre istiğfâr ediyorum.)
Yapılan günâhta, kul hakkı bulunmayıp, zinâ yapmak, alkollü içki içmek, çalgı dinlemek, yabancı kadınlara bakmak, Kur’ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak ve yanlış inanışlara saplanmak gibi, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle günâhlara tövbe etmek, pişmân olmakla, istiğfâr okumakla, Allahü teâlâdan utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti ise, tövbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lâzımdır.
KUL HAKKI OLAN GÜNAH!
Günâhta kul hakkı da varsa, buna tövbe için, kul hakkını hemen ödemek, hak sahibi ile helâllaşmak, ona iyilik ve duâ etmek de lâzımdır. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona duâ, istiğfâr edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, malı, parayı fakîrlere sadaka verip, sevâbını hak sâhibine niyyet etmelidir. Resûlullah efendimiz; (Günâh işleyen biri, pişmân olur, abdest alıp namâz kılar ve günâhı için istiğfâr ederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette affeder. Çünkü Allahü teâlâ, Nisâ sûresi 109. âyetinde; ‘Biri günâh işler veyâ kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya istiğfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli, af ve mağfiret edici bulur’ buyurmaktadır) buyurdu. Lokman Hakîm hazretleri oğluna nasîhat ederek; ‘Oğlum, tövbeyi yarına bırakma! Çünkü ölüm ânsızın gelip yakalar’ buyurmuştur. İmâm-ı Mücâhid hazretleri de; ‘Her sabâh ve akşam tövbe etmeyen kimse, kendine zulmeder’ buyurmuştur.”
Netice olarak, işlenen her günâhın affı için, kalb ile tövbe etmek, dil ile istiğfâr etmek ve vaktinde yapılamayan ibâdetleri kazâ etmek, ayrıca sadaka verip iyilik etmek lâzımdır. Atâ-i Horasânî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Hep iyilik yapın. Zîrâ yapılan iyilikler, işlenen kötülükleri yok eder.”
Gönül Pınarı
Osman Ünlü - Türkiye Gazetesi
22 Şubat 2010 Pazartesi