Elbette bîçare insanların ebedperest kalbini ve aşk-ı bekaya meftun olan ruhunu güldürecek, sevindirecek, meşru dairesinde ve müteşekkirane, huzurkârane, gafletsiz, masumane eğlencelerdir ve sevab cihetiyle bâki kalan sevinçlerdir. Bunun içindir ki, bayramlarda gaflet istilâ edip, gayr-ı meşru daireye sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha ve şükre çok azîm tergibat vardır. Tâ ki; bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idame ve ziyadeleştirsin. Çünki şükür, nimeti ziyadeleştirir, gafleti kaçırır.
(Bediüzzaman Said Nursi – 28. Lem’adan)
Lügatler
Aşk-ı beka :sonsuzluk aşkı, ebedi yaşama tutkusu
Azim :büyük, yüce, çok ileri
Bâki : devamlı, kalıcı, ölümsüz
Bîçare: çaresiz
Cihet :yön, taraf
Ebedperest :sonsuzluğa düşkün
Gaflet :dikkatsizlik, vurdumduymazlık, en mühim vazifeyi düşünmeyip kıymetsiz işlerle uğraşmak
Gayr-ı meşru : helâl olmayan, dine aykırı
Huzurkârane :huzur verici olarak
İdame :devam ettirme
İstila :kaplamak, yayılmak, ele geçirmek, işgal etmek
Lem’a :parıltı, parlamak
Masumane :suçsuz şekilde, günahsız olarak
Meftun : düşkün, tutkun, bağımlı
Meşru :şeriata uygun, doğru, hak, haram ve yanlış olmayan
Müteşekkirane :şükrederek, şükretmek suretiyle
Nimet :iyilik, lütuf, ihsan, yiyecek içecek faydalı şeyler
Rivayet :hikâye edilen hadise veya söz
Sürur : sevinç, mutluluk
Şükür :Allah’a teşekkür
Tergibat :rağbetlendirmeler,şevklendirmeler
Zikrullah :Allah’ı anmak
Ziyade : fazla, daha çok, fazlasıyla
İnsan, nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde; sermayesi hiç hükmünde... Hem nihayetsiz musibetlere maruz olduğu halde; iktidarı, hiç hükmünde bir şey... Adeta sermaye ve iktidarının dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belaları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir. Bu derece aciz ve zaif, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere ibadet, tevekkül, tevhid, teslim; ne kadar azim bir kar, bir saadet, bir nimet olduğunu, bütün bütün kör olmayan görür, derk eder.
(Bediüzzaman Said Nursi - 3. Söz'den)
Lügatler
Âciz :güçsüz, zayıf
Azim :büyük, yüce, çok ileri
Bela :âfet, sıkıntı, musibet, imtihan
Derk :anlamak, düşünmek
Elem :keder, üzüntü, acı
Emel : arzu, istek
İbadet :Allah’ın emirlerini yapmak, sevaplı ve ihlâslı iş yapmak
İktidar :güç, takat, kudret
maruz : tesiri altında kalmak
Musibet :bela, felaket, afet, dert
Nihayetsiz: sonsuz
Nimet :iyilik, lütuf, ihsan, yiyecek içecek faydalı şeyler
Ruh-u beşer :insan ruhu
Saadet : mutluluk, mes’ud oluş
Sermaye :ana mal, esas para
Tevekkül :sebebleri işledikten sonra işi başkasına bırakmak, Allah’a güvenme ve Onu vekil kabul etme
Tevhid :birleme, Allah’ın bir olduğuna inanma
Zaif : zayıf, dayanıksız