topraktoprak
Well-known member
Kendisini doğrudan alakadar etsin ya da etmesin, dünyada cereyan eden hadiseler karşısında bütün mü'minlere bazı vazifeler düşmektedir.
İçinde bir nebze mü’min hassasiyeti taşıyan herkes, kötülüklere engel olma hususunda elinden gelen gayreti gösterme sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Resûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in beyanları içerisinde bu vazife, dinin çirkin saydığı bir şeyi mümkünse elle defedivermek, şayet fiilî müdahale imkanı yoksa, yumuşak söz ve nasihatla yani dil ile o kötülüğün önüne geçmek; dil ile önlemeye de imkan ve vasat müsait değilse, en azından yapılan kötülükleri hoş karşılamamak ve ona kalben taraftar olmamak gibi farklı şekillerde ve üç değişik seviyede eda edilmelidir.
1- Elle müdahale
a- Haksızlıklara karşı elle müdahale etme ve kuvveti, hakkı tutup kaldırmada kullanma meselesi ancak devletlerin yapabileceği bir iştir.
b- Gücümüzün yettiği kadarıyla muhtaçların imdadına koşmak ve onların ihtiyaçlarını karşılamak da el ile ıslah demektir. Mesela, çok yakın bir zamanda gönüllü kuruluşlar aracılığıyla vefalı milletimiz tarafından Pakistan’a ve Açe'ye gönderilen yardımlar hem bölge halkının bir ölçüde de olsa yaralarının sarılmasını sağlamış hem de onların gönüllerini bir kere daha fethetmiştir.
c- Fiilî yardımın bir diğer yanı da şudur: Değişik felaketlere maruz kalan ülkelerde çoluk çocuk ortada kalıyor. O çaresiz çocuklara yardım adına fiilen yapılabilecek her ne varsa, onu mutlaka yapmalı; o çocuklar ülkemizde okutulacaksa okutmalı; kendi ülkelerinde okullar açıp en güzel şekilde yetişmelerini sağlamak mümkün olacaksa, o imkânı temin etmeli; ama muhakkak darda kalmış insanlara sahip çıkmalıyız.
2- Dil ile müdahale
a- Şayet, gücünüz bir yere kadar yetti ve imkânlarınız tükendi ise, bu defa da, hiç olmazsa dilinizle kötülüğe ve zulme mani olmaya çalışmalısınız. Bazen bir televizyon ekranında, kimi zaman bir gazete köşesinde, bir başka sefer de bir internet sayfasında duygularınızı, düşüncelerinizi aktarmalı ve fırsatını yakaladığınız her platformda hakikati dile getirmelisiniz.
b- Böyle bir ikazı hem devlet yetkilileri, hem sivil toplum örgütleri hem de toplumun bütün fertleri yapabilir ve yapmalıdır da.
3- Ve imanın en zayıf mertebesi Hadis-i şerifte, “kötülüğe karşı kalben tepki duymak”, kötülüğü defetmenin üçüncü yolu ve imanın en zayıf mertebesi olarak nazara verilmektedir. Ne var ki, bunu, insanlara düşmanlık beslemek ve onlardan nefret etmek şeklinde anlamamak gerekir. Çünkü bir insana kin gütmek onu içine düştüğü fenalıktan vazgeçirmek için faydalı bir yol değildir. Öyleyse, bu sözden anlaşılması gereken husus, kötülüğe taraftar olmamak, ona karşı tavır belirlemek ve hem zulmedeni hem de zulme maruz kalanı ondan kurtarmaya çalışmaktır.
(ALINTI)
İçinde bir nebze mü’min hassasiyeti taşıyan herkes, kötülüklere engel olma hususunda elinden gelen gayreti gösterme sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Resûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in beyanları içerisinde bu vazife, dinin çirkin saydığı bir şeyi mümkünse elle defedivermek, şayet fiilî müdahale imkanı yoksa, yumuşak söz ve nasihatla yani dil ile o kötülüğün önüne geçmek; dil ile önlemeye de imkan ve vasat müsait değilse, en azından yapılan kötülükleri hoş karşılamamak ve ona kalben taraftar olmamak gibi farklı şekillerde ve üç değişik seviyede eda edilmelidir.
1- Elle müdahale
a- Haksızlıklara karşı elle müdahale etme ve kuvveti, hakkı tutup kaldırmada kullanma meselesi ancak devletlerin yapabileceği bir iştir.
b- Gücümüzün yettiği kadarıyla muhtaçların imdadına koşmak ve onların ihtiyaçlarını karşılamak da el ile ıslah demektir. Mesela, çok yakın bir zamanda gönüllü kuruluşlar aracılığıyla vefalı milletimiz tarafından Pakistan’a ve Açe'ye gönderilen yardımlar hem bölge halkının bir ölçüde de olsa yaralarının sarılmasını sağlamış hem de onların gönüllerini bir kere daha fethetmiştir.
c- Fiilî yardımın bir diğer yanı da şudur: Değişik felaketlere maruz kalan ülkelerde çoluk çocuk ortada kalıyor. O çaresiz çocuklara yardım adına fiilen yapılabilecek her ne varsa, onu mutlaka yapmalı; o çocuklar ülkemizde okutulacaksa okutmalı; kendi ülkelerinde okullar açıp en güzel şekilde yetişmelerini sağlamak mümkün olacaksa, o imkânı temin etmeli; ama muhakkak darda kalmış insanlara sahip çıkmalıyız.
2- Dil ile müdahale
a- Şayet, gücünüz bir yere kadar yetti ve imkânlarınız tükendi ise, bu defa da, hiç olmazsa dilinizle kötülüğe ve zulme mani olmaya çalışmalısınız. Bazen bir televizyon ekranında, kimi zaman bir gazete köşesinde, bir başka sefer de bir internet sayfasında duygularınızı, düşüncelerinizi aktarmalı ve fırsatını yakaladığınız her platformda hakikati dile getirmelisiniz.
b- Böyle bir ikazı hem devlet yetkilileri, hem sivil toplum örgütleri hem de toplumun bütün fertleri yapabilir ve yapmalıdır da.
3- Ve imanın en zayıf mertebesi Hadis-i şerifte, “kötülüğe karşı kalben tepki duymak”, kötülüğü defetmenin üçüncü yolu ve imanın en zayıf mertebesi olarak nazara verilmektedir. Ne var ki, bunu, insanlara düşmanlık beslemek ve onlardan nefret etmek şeklinde anlamamak gerekir. Çünkü bir insana kin gütmek onu içine düştüğü fenalıktan vazgeçirmek için faydalı bir yol değildir. Öyleyse, bu sözden anlaşılması gereken husus, kötülüğe taraftar olmamak, ona karşı tavır belirlemek ve hem zulmedeni hem de zulme maruz kalanı ondan kurtarmaya çalışmaktır.
(ALINTI)