internette bu konu bazı kesimler tarafından çirkince başka yönlere çekilmiş..
birinci dünya savaşında bizimle savaşmış da olsa, bir hristiyan ölmüşse şehit sayılır , ahirette mükafatı vardır.” (kastamonu lahikası,s.45) yukarıdaki cümle büyük ihtimalle sonradan bazı muarrızlar tarafından risaleye dahil edilmeye çalışılmasının ürünüdür diyebilir miyiz.. bunu nasıl anlamalıyız.. ??
Değerli Kardeşimiz;
Kastamonu lahikasında geçen yeri aynen aşağıya alıyoruz.
O musibet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfât-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.
On beşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş.
Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ'nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa'ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir.
Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ı Erhamürrâhîmine hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten teselli buldum.
kırmızı renkle ifade edilen kısımda da ifade edildiği üzere belli şartlara bağlı olarak şehadet mertebesi ifadesi kullanılıyor.
daha fazla bilgi için
www.sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=show_qna&id=12779
birinci dünya savaşında bizimle savaşmış da olsa, bir hristiyan ölmüşse şehit sayılır , ahirette mükafatı vardır.” (kastamonu lahikası,s.45) yukarıdaki cümle büyük ihtimalle sonradan bazı muarrızlar tarafından risaleye dahil edilmeye çalışılmasının ürünüdür diyebilir miyiz.. bunu nasıl anlamalıyız.. ??
Değerli Kardeşimiz;
Kastamonu lahikasında geçen yeri aynen aşağıya alıyoruz.
O musibet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfât-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.
On beşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş.
Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ'nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa'ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir.
Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ı Erhamürrâhîmine hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten teselli buldum.
kırmızı renkle ifade edilen kısımda da ifade edildiği üzere belli şartlara bağlı olarak şehadet mertebesi ifadesi kullanılıyor.
daha fazla bilgi için
www.sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=show_qna&id=12779