İlim-irfan
Well-known member
Elli yıldan beri, kanaatim maalesef değişmedi: Bizim Alevilerimiz de, Sünnilerimiz de Hz. Ali Efendimizi ve onun mübarek Ehl-i Beytini yeteri kadar bilmiyorlar. Türkiye’mizde bir Alevi-Sünni gerginliği varsa, sebebi cehaletimizdendir.
Bazı yazılarım dolayısıyla öyle mektuplar alıyorum ki donup kalıyorum. Mesela bir yazımda demiştim ki: Hacı Bektaş Veli, İslâmiyeti Şeriat-Tarikat-Marifet-Hakikat kapılarına bağlanarak açıklıyor. Ayrıca her kapının on makamını da dikkatimize sunuyor.
O yazımdan sonra, 27 yaşında olduğunu yazan bir Alevi gencimiz, beni aklınca küçümsüyor şöyle diyordu: “Bu yazdıklarınız Hacı Bektaş Veli’nin değil, Hacı Bâkilerin uydurmalarıdır.” Kendisine, Hacı Bektaş Veli’nin MAKALAT isimli eserinin fotokopisini çekerek gönderdim. Terbiyesini takınarak cevap verdi: “Bilmiyormuşum! Öğrendim!” dedi...
Geçen yazımda da demiştim ki: Hz. Ali Efendimizin üç oğlunun ismi: Ebubekir, Ömer ve Osman’dır. Hz. Ömer, aynı zamanda Hz. Ali’nin damadıdır.
Bu defa İlyas Coşkun isimli okuyucumuz beni şaşkına çevirdi. Diyor ki: “Hz. Ali’nin iki oğlu var. Bunların isimleri: Hasan ve Hüseyin’dir. Hz. Ömer de Hz. Ali’nin damadı değildir. Bu hatanızı düzeltirseniz sevinirim.” Görülüyor ki İlyas Coşkun da, çok büyük yanlışlar içinde. Kendisine ve onun gibi düşünenlere, Ahmet Cevdet Paşa’nın o çok meşhur Kısas-ı Enbiya isimli eserini okumalarını tavsiye ederim. Ahmet Cevdet Paşa’nın otuz civarında ilmî eseri var. Ayrıca Bursa ve Haleb valiliklerinde bulundu. Maarif, Adliye, Dahiliye, Nafia Nazırı (Bakanı) olarak çalıştı. Ahmet Cevdet Paşa, altı ciltlik Kısas-ı Enbiya eserinin 2. cildinin 160-161. sayfalarında şöyle yazıyor:
“Resul-i Ekrem, en sevgili kızı olan Hz. Fatıma’yı, Hz. Ali’ye verdi. Ondan: Hasan ve Hüseyin ile Muhassin adındaki oğulları ile Büyük Zeynep, Büyük Ümmü Gülsüm, adındaki kızları oldu. Muhassin küçükken vefat etti. Büyük Ümmü Gülsüm, Hz. Peygamberin vefatından biraz evvel dünyaya gelmişti. Hz. Ömer, halife iken onunla evlenmek istedi. Hz. Ali: “Altı-yedi yaşındadır!” diye özür dilediyse de Hz. Ömer: “Maksadım, ancak peygamber sülalesine intisab etmektir” diyerek ısrar edince, Hz. Ömer’le evlendirildi. Ve sonra, Rukiye adındaki kızı ile Zeyd adındaki oğlu oldu.
Hz. Ali, Fatıma’nın üstüne başka kadın almadı. Fakat onun vefatından sonra, başka kadınlar ve cariyeler aldı. Onlardan da, öteki evlatları olmuştur. Erkek çocukların isimleri şunlardır: Büyük Muhammed, Abbas, Osman, Cafer Abdullah, Ortanca Muhammed, Yahya, Avn, Büyük Ömer, Küçük Muhammed, Ubeydullah, Ebubekir.
Rukiye, Ümmül Hasen, Büyük Remle, Ümmül Hani, Meymune, Küçük Zeynep, Küçük Remle, Küçük Ümmü Gülsüm, Fatıma, Ümmül Kıram, Ümmü Seleme, Ümmü Cafer, Cemane, İmame, Nefise.
Hz. Ali’nin zürriyeti Hasan-Hüseyin-Muhammed İbn-i Hanife Abbas ve Ömer’den yayılmıştır. Öteki evlatlarının nesli devam etmemiştir!
İlyas Coşkun, büyük hatasını düzeltebilir mi acaba? Hz. Ali’nin Hz. Ebubekir’e, Hz. Ömer’e, Hz. Osman’a hiçbir kırgınlığı yoktu. Aksine büyük sevgisi, saygısı vardı.
Y. Bülent Bakiler - Türkiye
10/01/2010
Bazı yazılarım dolayısıyla öyle mektuplar alıyorum ki donup kalıyorum. Mesela bir yazımda demiştim ki: Hacı Bektaş Veli, İslâmiyeti Şeriat-Tarikat-Marifet-Hakikat kapılarına bağlanarak açıklıyor. Ayrıca her kapının on makamını da dikkatimize sunuyor.
O yazımdan sonra, 27 yaşında olduğunu yazan bir Alevi gencimiz, beni aklınca küçümsüyor şöyle diyordu: “Bu yazdıklarınız Hacı Bektaş Veli’nin değil, Hacı Bâkilerin uydurmalarıdır.” Kendisine, Hacı Bektaş Veli’nin MAKALAT isimli eserinin fotokopisini çekerek gönderdim. Terbiyesini takınarak cevap verdi: “Bilmiyormuşum! Öğrendim!” dedi...
Geçen yazımda da demiştim ki: Hz. Ali Efendimizin üç oğlunun ismi: Ebubekir, Ömer ve Osman’dır. Hz. Ömer, aynı zamanda Hz. Ali’nin damadıdır.
Bu defa İlyas Coşkun isimli okuyucumuz beni şaşkına çevirdi. Diyor ki: “Hz. Ali’nin iki oğlu var. Bunların isimleri: Hasan ve Hüseyin’dir. Hz. Ömer de Hz. Ali’nin damadı değildir. Bu hatanızı düzeltirseniz sevinirim.” Görülüyor ki İlyas Coşkun da, çok büyük yanlışlar içinde. Kendisine ve onun gibi düşünenlere, Ahmet Cevdet Paşa’nın o çok meşhur Kısas-ı Enbiya isimli eserini okumalarını tavsiye ederim. Ahmet Cevdet Paşa’nın otuz civarında ilmî eseri var. Ayrıca Bursa ve Haleb valiliklerinde bulundu. Maarif, Adliye, Dahiliye, Nafia Nazırı (Bakanı) olarak çalıştı. Ahmet Cevdet Paşa, altı ciltlik Kısas-ı Enbiya eserinin 2. cildinin 160-161. sayfalarında şöyle yazıyor:
“Resul-i Ekrem, en sevgili kızı olan Hz. Fatıma’yı, Hz. Ali’ye verdi. Ondan: Hasan ve Hüseyin ile Muhassin adındaki oğulları ile Büyük Zeynep, Büyük Ümmü Gülsüm, adındaki kızları oldu. Muhassin küçükken vefat etti. Büyük Ümmü Gülsüm, Hz. Peygamberin vefatından biraz evvel dünyaya gelmişti. Hz. Ömer, halife iken onunla evlenmek istedi. Hz. Ali: “Altı-yedi yaşındadır!” diye özür dilediyse de Hz. Ömer: “Maksadım, ancak peygamber sülalesine intisab etmektir” diyerek ısrar edince, Hz. Ömer’le evlendirildi. Ve sonra, Rukiye adındaki kızı ile Zeyd adındaki oğlu oldu.
Hz. Ali, Fatıma’nın üstüne başka kadın almadı. Fakat onun vefatından sonra, başka kadınlar ve cariyeler aldı. Onlardan da, öteki evlatları olmuştur. Erkek çocukların isimleri şunlardır: Büyük Muhammed, Abbas, Osman, Cafer Abdullah, Ortanca Muhammed, Yahya, Avn, Büyük Ömer, Küçük Muhammed, Ubeydullah, Ebubekir.
Rukiye, Ümmül Hasen, Büyük Remle, Ümmül Hani, Meymune, Küçük Zeynep, Küçük Remle, Küçük Ümmü Gülsüm, Fatıma, Ümmül Kıram, Ümmü Seleme, Ümmü Cafer, Cemane, İmame, Nefise.
Hz. Ali’nin zürriyeti Hasan-Hüseyin-Muhammed İbn-i Hanife Abbas ve Ömer’den yayılmıştır. Öteki evlatlarının nesli devam etmemiştir!
İlyas Coşkun, büyük hatasını düzeltebilir mi acaba? Hz. Ali’nin Hz. Ebubekir’e, Hz. Ömer’e, Hz. Osman’a hiçbir kırgınlığı yoktu. Aksine büyük sevgisi, saygısı vardı.
Y. Bülent Bakiler - Türkiye
10/01/2010